“İran hükümetinin terörizmi desteklemesi, arkasında masum kurbanlar bıraktı. ABD ve müttefiklerimiz için tehlikeli rejimleri destekleme girişimlerine, yasaların tüm gücüyle karşılık verilecek" diyen ABD Adalet Bakanlığı'nın bu açıklaması, sanki Trump yönetimi tarafından yayınlanmış gibi, ama aslında, Biden yönetimi tarafından ve 8 Aralık’ta, İran'dan Husilere gönderilen bir kaçak silah sevkiyatının ele geçirildiğinin duyurulmasından sonra yayınlandı.
Açıklamada, "FBI'ın, İran hükümetine yasadışı eylemlerinin hesabını sorma konusundaki kararlılığı devam ediyor. İran’ın yaptırımlarla ilgili ihlalleri hakkında bilgisi olan herkesi FBI ile iletişime geçmeye çağırıyoruz " denildi.
ABD'nin İran'a yönelik buna benzer sert açıklamaları birbirini takip ediyor. Washington'daki FBI bürosu çalışanı Ray Villanueva: “Adalet Bakanlığı tarafından bugün açıklanan bulgular, İran rejimi ve İslam Devrim Muhafızları'nın utanç verici suç faaliyetlerini engellemeye yönelik devam eden çabaların ulaştığı bir başka önemli zaferi temsil ediyor” dedi.
“Yurt içi ve dışında ortağımız olan kuruluşlar, İran'ın dünyanın neresinde olursa olsun yaptırımları ihlal etmeye ve tehlikeli oluşumları silahlandırmaya çalıştığını kanıtlıyor. FBI’ın girişimi, İran’ın faaliyetlerini kesintiye uğratmaya hazır” diye ekledi.
Bu, Biden yönetimi için yeni, İran'a ve Husilere karşı sert bir dil. Amerikan pozisyonunda bir dönüşüm mü yaşandı? Bu sürekli bir dönüşüm mü? Yoksa Viyana'daki müzakere masasına dönmesi için İran'ın kulağı mı bükülüyor?
Bu sorular iki unsur nedeniyle meşrudur; birincisi yeni bir ton taşıması, ikincisi ise İran'dan Husilere kaçak silah sevkiyatının devam etmesidir. Sevkiyatlardan birinin ele geçirilme zamanlaması bu soruların gündeme gelmesine imkan tanıyor. Silahların ele geçirildiğinin açıklanmasından sadece 4 gün önce ABD, Dışişleri Bakanı Blinken aracılığıyla; “Tahran müzakereleri yavaşlatarak nükleer programını geliştirmeye devam ederse, diğer seçeneklere yöneleceğiz” açıklamasını yapmıştı. Blinken; “İran, yeniden anlaşmaya uymak için yapması gerekenler konusunda ciddi görünmüyor. Viyana'daki son tur görüşmelerini bu nedenle sonlandırdık" diye ekledi. Sözlerini “ İran'ın önümüzdeki günlerde alması gereken çok önemli kararlar var” diye sürdürdü. Cuma günü Avrupalılar da İran'ın talepleri konusundaki "hayal kırıklığı ve endişelerini" dile getirdiler. Fransa, Almanya ve İngiltere'den üst düzey diplomatlar, “Tahran, Nisan ve Haziran arasındaki ilk tur müzakereler sırasında zorla ulaşılan tüm uzlaşmalardan geri adım atıyor" diyerek bu "geri adımı" kınadılar. Bu hafta sonunda başkentlerine dönen heyetler, "bu ihtilafların aşılıp aşılamayacağını görmek için" önümüzdeki hafta ortasında müzakerelere yeniden başlamak üzere Viyana’ya gelecekler. Avrupalı diplomatlar şunu da ekledi: “Gerçekçi bir zaman diliminde bu boşluğu kapatmanın nasıl mümkün olacağı belli değil.” (4 Aralık 2021- France 24)
Bu açıklamadan iki gün sonra Husi milisleri, iki balistik füze ile Riyad’ı hedef aldı. Washington, bu saldırıyı şiddetle kınayan bir açıklama yaptı. ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Ned Price “Washington terörist Husi saldırılarına karşı Suudi Arabistan'ın yanındadır. Riyad'a yapılan balistik füze saldırılarını şiddetle kınıyoruz" dedi.
Hemen iki gün sonra, 8 Aralık’ta, Husilere gönderilen büyük miktarlarda İran silahı ile Venezuela yolundaki bir İran petrol tankerine el konulduğu duyuruldu.
Adalet Bakanlığı Ulusal Güvenlik Bölümü'nden Bakan Yardımcısı Matthew Olsen;”ABD'nin bu iki vakadaki davranışı, İran hükümetine ve Devrim Muhafızları'nı destekleyen suç şebekelerine büyük bir darbe indirdi. Adalet Bakanlığı, terör örgütlerinin oluşturduğu tehditler, ABD ve müttefiklerine zarar vermeye çalışanlarla mücadele için mevcut tüm araçları kullanmaya devam edecektir” açıklamasını yaptı.
Columbia Bölge Savcısı Matthew M. Greaves,"Bu iki vaka, Devrim Muhafızları'nın operasyonlarını petrol gelirleri yoluyla finanse etme kabiliyetini engellemekle kalmayıp, bu tür satışlardan elde edilen geliri terörist vekillerini silahlandırmak ve yurt dışına terör ihraç etmek için kullanma becerisini de engelleyebileceğimizi gösteriyor” değerlendirmesinde bulundu.
İran'a ve bölgedeki terör faaliyetlerine yönelik bu güçlü darbe, İran'ın terör faaliyetlerini engellemenin, terör saldırılarını durdurmanın, bölgede güvenlik ve istikrarı sağlamanın -savaşsız- son derece olası olduğunu hiçbir şüpheye yer bırakmayacak şekilde kanıtlıyor. Elbette Arap ittifakı ile ABD arasında sürekli, gerçek ve etkin bir ciddiyet, bölgesel suların güvenliğinin sağlanmasından sorumlu tüm uluslararası güçler ve ilgili taraflarla iş birliği var olduğu sürece.
Önümüzdeki günler bu değişim ve dönüşümün ciddiyetinin ve sürekliliğinin boyutunu bize gösterecektir. Ya Husi'yi müzakere masasına oturmaya ve barışçıl çözümlere boyun eğmeye zorlayacak ya da İran'ı Viyana'daki müzakere masasına dönmeye zorlamayı amaçlayan bir baskı kartı ve kulak bükmesinden başka bir şey olmadığı ortaya çıkacaktır. Ardından denetim yeniden ölü uykusuna dönecek, deniz kuvvetleri ve uyduların gözü önünde ve bilgisi dahilinde kaçakçılık operasyonları devam edecektir. Çatışmayı sona erdirmek değil, yönetmek misyonu, yeniden duruma hakim olacaktır.
TT
ABD pozisyonu: Kulak bükme mi yoksa gerçek bir dönüşüm mü?
Daha fazla makale YAZARLAR
لم تشترك بعد
انشئ حساباً خاصاً بك لتحصل على أخبار مخصصة لك ولتتمتع بخاصية حفظ المقالات وتتلقى نشراتنا البريدية المتنوعة