Uluslararası kanunlara ve sistemlere göre siyasi, ekonomik ve askeri dokunulmazların ve yasakların çiğnenmesi ve garantiler ile teminatların ihlal edilmesi hususunda iki mesele endişe uyandırıyor.
Birincisi Ukrayna ile ilgili. Rusya 30 tane biyolojik laboratuvar bulduğunu duyurdu!
İkincisi ise İngiltere ve ABD, bankalarında Ruslara ait mal ve paralara yargı kararı olmadan el koyma hakkı olduğunu açıkladı!
Birinci meseleyle başlarsak, ABD’nin 1925 yılında biyolojik silahların yayılmasının önlenmesine ilişkin Cenevre Sözleşmesi’ni onaylayan ülkelerden biri olduğunu herkes biliyor. Hatta ABD bu sözleşmenin uygulanmasını denetleyen ülkelerden biridir ve kendisine ‘depoziter’ ülke deniyor. Bu da söz konusu sözleşmeyi imzalayan ülkelerin belgelerinin kendisine tevdi edilmesi demektir. Bu sözleşmenin 14. Maddesi şöyle diyor:
1- Bu Sözleşme, tüm devletlerin imzasına açık olacaktır. Bu maddenin 3. paragrafı uyarınca yürürlüğe girmeden önce Sözleşmeyi imzalamayan herhangi bir devlet, herhangi bir zamanda sözleşmeye katılabilir.
2- Bu Sözleşme, imza atan devletlerin onayına tabidir. Onay belgeleri ve katılım belgeleri, bu sözleşme uyarınca Depoziter Hükümetler olarak belirlenen Büyük Britanya ve Kuzey İrlanda Birleşik Krallığı, Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği ve ABD hükümetlerine tevdi edilecektir.
3- Bu Sözleşme, Sözleşmenin Depoziterleri olarak tayin edilen Hükümetler de dahil olmak üzere 22 Hükümet tarafından onay belgelerinin tevdi edilmesinden sonra yürürlüğe girecektir.
4- Bu Sözleşmenin yürürlüğe girmesinden sonra onay veya katılma belgelerini tevdi eden devletler için, Sözleşme, onay veya katılma belgelerinin tevdi edildiği tarihte yürürlüğe girecektir.
5- Depoziter Hükümetler, her imza tarihini, her onay veya katılma belgesinin tevdi tarihini ve bu Sözleşmenin yürürlüğe giriş tarihini ve diğer bildirimlerin alındığını tüm imzacı ve katılımcı devletlere derhal bildireceklerdir.
6- Bu Sözleşme, Birleşmiş Milletler Şartı'nın 102. Maddesi uyarınca Depoziter Hükümetler tarafından tescil edilecektir.
Rusya’nın açıkladığı ve ABD’den konuyla ilgili bir açıklama yapmasını talep ettiği bilgilere göre Pentagon, Ukrayna’da 30 tane biyolojik laboratuvarı finanse etti. ABD bu iddiayı yalanlamadı hatta bunun bilimsel kullanım için olduğunu söyledi!
Rusya bu gerekçeden işkillendi çünkü bu laboratuvarların ve araştırma merkezlerinin finansmanı askeri birimden geliyor. Genel olarak bu suçlamalar yeni değil. Öyle ki, Nisan 2020'de Ukrayna'daki ABD Büyükelçiliği bu konudaki suçlamalardan ötürü bir Ukrayna-ABD işbirliği olduğunu itiraf etmek zorunda kalmıştı. Büyükelçilik tarafından yapılan açıklamada şu ifadelere yer verilmişti:
“ABD Savunma Bakanlığı'nın Biyolojik Tehditleri Azaltma Programı, barışçıl araştırma ve aşı geliştirmeye izin vermekle birlikte, Ukrayna hükümeti tesislerinde güvenlikle ilgili önemli patojenleri ve toksinleri birleştirmek ve güvence altına almak için Ukrayna hükümetiyle birlikte çalışıyor. Ayrıca, Ukrayna'nın tehlikeli patojenlerin neden olduğu salgınları güvenlik veya istikrar yönünden bir tehdit oluşturmadan önce tespit edip bildirebilmesini sağlamak için Ukraynalı ortaklarımızla birlikte çalışıyoruz.”
Dahası ABD Dışişleri Bakanlığı Siyasi İşlerden Sorumlu Müsteşarı Victoria Nuland, Ukrayna'daki bazı ‘biyolojik araştırma merkezlerinin’ Rus güçlerinin eline geçebileceği konusunda uyarıda bulundu. Geçen hafta pazartesi günü ABD Kongresi’ndeki bir oturum sırasında Ukrayna'da kimyasal veya biyolojik silah olup olmadığı sorusuna ‘Ukrayna biyolojik araştırma tesislerine sahip ve bunların Rus güçlerinin eline geçmesinden endişeliyiz’ şeklinde cevap verdi.
ABD, Rusya sınırındaki biyolojik araştırma merkezlerini barışçıl amaçlarla finanse ettiğine bizi ikna etmek mi istiyor?
İkinci mesele ise SWIFT (Society for Worldwide Interbank Financial Telecommunication-Dünya Bankalar Arası Finansal Telekomünikasyon Derneği) gibi ekonomik bir aracın siyasi bir silaha dönüştürülmesi ile ilgili. SWIFT sistemini kuran ABD ve Avrupa bankaları böyle bir şeyden kaçınılması hususunda hemfikirlerdi. Çünkü tek bir kurumun finansal sistemi kontrol etmemesini ve tekelcilik yapmamasını istiyorlardı. Sistem şu anda 2 binden fazla banka ve finans kuruluşunun ortak malı ve ABD Merkez Bankası (FED) ve İngiltere Merkez Bankası da dahil olmak üzere dünyanın dört bir yanındaki büyük merkez bankalarının katılımıyla birlikte Belçika Ulusal Bankası (BNB) tarafından denetleniyor. ABD, tıpkı İngiltere ile birlikte Rus iş insanlarının paralarına ve mülklerine yargı izni olmadan el koyma hakkını kendilerinde bularak yaptıkları gibi, bu garantiyi bozdu! ABD ve İngiltere’nin bu hamlesi bu iki ülkede yatırım yapan, para yatıran veya satın alan herkes için uyarı çanlarını çalmış oldu. Çünkü malları, mülkleri normalde olduğu gibi uluslararası sözleşmeler ve anlaşmalar bağlamında garanti altında değil. Hatta sahip oldukları şeyler, tamamen siyasi nedenlerle yargı izni olmaksızın el konulma tehdidi altında!
Bu örnekler şunu kesin olarak gösteriyor ki, bu devletler başkalarına haram kıldıklarını kendilerine hak olarak görüyorlar. Sistemlerini devletlerin kurduğu ve antlaşmalarına ve taahhütlerine saygı gösterilmesi çağrısında bulundukları medeni oluşum, haydut devletler tarafından değil, onu korumaya çalıştıklarını iddia eden büyük devletler tarafından çiğnenebiliyor!