Hamad Macid
TT

İsrail Hamas’a nasıl hizmet ediyor?

Birçok kimse Hamas hareketinin başlattığı Aksa Tufanı operasyonu ile Filistinlilerin İsrail'e yönelik kara, hava ve deniz saldırılarını 11 Eylül Saldırıları’na benzetiyor. Bu benzetme bir açıdan doğru, diğer açılardan ise yanlış. Depremin büyüklüğü, artçı şoklarının şiddeti, beklenen sonuçlar ve iki büyük olaydaki sürpriz unsurları açısından doğru. Ancak ABD’li yazarlardan birinin CNN'e verdiği son röportajda söylediği gibi Aksa Tufanı operasyonu ile 11 Eylül Saldırıları arasında temel bir fark var. O da 11 Eylül Saldırıları’nın hiç de tahmin edilmemiş olmasıdır. 11 Eylül Saldırıları’nda devasa sivil uçaklarının intihar bombalarına dönüştürülmesi planlanmıştı. İsrail'in 11 Eylül'ü ise bekleniyordu. Çünkü İsrail, azgın ve çalkantılı Gazze denizinden gelebilecek herhangi bir ‘tufanı’ önlemek için bir milyar dolar maliyetle Ayrım Duvarı’nı inşa etmişti. Dünyayı şoka sokan şey, yüksek teknolojiye sahip korkunç İsrail cephaneliğine kıyasla çok mütevazı askeri imkanlara sahip olan cesur direnişçilerin yeteneğidir. Onlar, bu koşullarda İsrail'in kara, hava ve deniz bariyerlerini aşmayı başardılar. Bunun üzerine komplo teorisyenleri, Hamas ile Netanyahu hükümeti arasında bir gecede koordinasyon planlandığını varsayacak kadar çılgın açıklamalar dile getirdi!

İnsani ve maddi kayıplar ne kadar ağır olursa olsun, gasp edilen haklarını geri kazanmanın yollarından biri olarak bu tür çatışmaları ateşleyerek, Filistin davasının canlı tutulmasını gerekli gören bir grup ile İsrail askeri servisinin şu an Gazze'de tüm acımasızlığı ve vahşetiyle yaptığı bu saldırıya karşı mücadele etmeyi, Filistinlilerin kendi elleriyle kendilerini tehlikeye atması olarak gören başka bir grup arasında alevlendirilen tartışmaya dahil olmadan şunu söyleyebiliriz: Kimsenin lehine olmayan sonuçlar ve sahadaki gerçekler, bu ‘tufanın’, Filistin meselesinin ağacını yeniden canlandıran bir su sağanağı haline geldiğini gösteriyor. Ayrıca bu sorunun çözümünde onurlu bir şekilde yaşamayı arzulayan her halk için asgari olan hakların Filistinlilere de verilmesi dışında bir çıkar yol olmadığı yönünde küresel bir kanaat tesis ediliyor. Bu ise ancak suyu, elektriği, telefon hatlarını, havayı, nefesi, denizi, içeri gireni ve dışarı çıkanı İsrail'in kontrol etmediği doğal bir devletin kurulmasıyla sağlanabilir. Aksi takdirde İsrail daha fazla sorun çıkmasını beklemek zorunda.

Sonuç olarak İsrail, kibri, ırkçılığı, adaletsizliği ve acımasız saldırılarıyla Filistinliler ve Hamas arasında bir husumet yarattığına ve böylece bu can sıkıcı örgütten kurtulduğuna inanıyor. Geçmişte böyle bir şey gerçekleşmedi ve gelecekte de gerçekleşmesi beklenmiyor. Aslında İsrail, Filistinli gençleri peşinen Hamas’ın kucağına itiyor. Söylenecek daha çok söz var…