Sudan arenasında son iki haftada özellikle askeri düzeyde önemli gelişmeler yaşandı. Ordu kuvvetleri, el-Cezire ve Hartum eyaletlerinde Hızlı Destek Kuvvetleri'ne (HDK) karşı önemli zaferler elde ederek askeri güç dengelerini değiştirdi. Ordu kuvvetleri ile Ebu Akile Kikel liderliğindeki “Sudan Kalkanı” kuvvetleri, İslami Harekete bağlı “el-Bera bin Malik Tugayları” ve Darfurlu silahlı hareketlere bağlı ortak kuvvetlerin bazı taburları da dahil olmak üzere müttefik gruplar, Cezire eyaletinin başkenti olan stratejik Vad Medeni şehrini geri almak için birkaç koldan büyük çaplı bir saldırı başlattı. Yaklaşık bir yıl önce HDK'nin şehre girişine benzer şekilde, buraya rahatlıkla girebildiler.
Vad Medeni dahil ordunun kontrolü yeniden ele geçirdiği tüm bölgelerde olduğu gibi, ordu kuvvetleri ulaşmadan önce HDK’nin gerilemesi ve geri çekilmesi tekrarlanan bir temaydı. Öyle ki, ordu kuvvetleri şehre doğru ilerlediğinde sadece dış cephelerde büyük muharebeler yaşandı. Kuvvetler şehre ulaştığında ise hiçbir direnişle karşılaşmadan hızla girdiler. Bu tekrarlanan geri çekilme, ordu kuvvetlerinin zaferinin önemini azaltmadığı gibi, HDK’nin uğradığı yenilginin de önemini azaltmaz. Zira geri çekilme gönüllü bir eylem olmayıp, ordu güçlerinin çok yönlü taarruzunun baskısı ve beklenen yenilginin kesinliği sayesinde gerçekleşti.
Aynı senaryo Hartum Eyaleti'nin bazı bölgelerinde de tekrarlandı; ordu, Hartum Bahri bölgesinin merkezinde önemli zaferler elde etti. Şehrin kuzeyinden giriş yapan kuvvetler, savaşın başından beri Mavi Nil kıyısındaki kışlalarında meczilenmiş olan kuvvetlerle buluşarak, Silahlı Kuvvetler Genel Komutanlığı binası ile Hartum’un merkezine doğru ilerleyişe geçtiler. Şu anda Hartum'un Bahri bölgesi merkezinin tamamının, ayrıca Hartum'un merkez bölgesinin bazı kısımlarının silahlı kuvvetlerin eline geçtiğini söyleyebiliriz. HDK’nin elinde uzun süre muhafaza edemeyeceği belirli alanlar ve bölgeler kaldı. Peki, HDK'nin bu hızlı çöküşünün ardındaki sır nedir?
Bunun başlıca nedeni, HDK’nin geniş çaplı yayılma hatasına düşmesidir, böylece işgal ettiği alanları güvence altına alamadı. Nisan 2023'te savaşın başlamasından bu yana güvendiği ana taktik, ordunun hızlı hareket edebilen piyade kuvvetlerine sahip olmaması ve hızlı, hafif araçlarla şehir içi savaşlara girişmekti. Bu araçları yavaş hareket eden tanklara ve zırhlı araçlara saldırmak için kullanıyordu. Bu üstünlüğün sonucunda HDK, birkaç gün içinde sınırlı sayıda askeri nokta dışında Hartum eyaletinin tamamının kontrolünü ele geçirmişti. Daha sonra Darfur'un tamamını (el-Faşir şehri hariç) ve Kordofan eyaletinin bazı kısımlarını kontrol ettiği gibi Cezire eyaletini de kontrol altına aldı.
Bundan sonraki dönemde ordu binlerce savaşçıyı bünyesine kattı, çok sayıda teçhizat ve silah elde etti. Dost ülkelerden elde ettiği modern uçaklar ile hava gücünü kullanması ona önemli bir üstünlük kazandırdı. Hava gücü üstünlüğü, HDK'nin kapasitesinin yok edilmesinde ve piyade birliklerinin birçok cephede ilerleyişinin önünün açılmasında büyük rol oynadı.
Şu anki durum, ordu güçlerinin Omdurman'ın güneydeki Cebel Evliya'ya kadar olan kısmı hariç, çoğu yerleşim yerinde kontrolü yeniden ele geçirdiğini gösteriyor. Aynı durum, yalnızca doğu Nil bölgesinin kaldığı Bahri bölgesi için de geçerli. Ordu güçlerinin Hartum'un merkezindeki kontrolünü genişletmesi için birkaç güne ihtiyacı var, güneydeki mahalleler ise halen HDK’nin kontrolünde.
Gerçek şu ki, HDK'nin Hartum ve Cezire eyaletlerinin bazı bölgelerinde varlığını sürdürmesi, yeni gruplar konuşlandırarak bu alanları takviye etmediği sürece artık mümkün değil ve bunu yapması, yani yeni gruplar göndermesi ise şu anda mümkün görünmüyor. Bu nedenle, odak noktası Darfur bölgesi ve Kordofan eyaletlerinin bazı bölgeleri üzerinde kalmaya devam edecek. Bu durum, her iki tarafın güçlerinin belirli bölgelerde yoğunlaşacağı ve HDK’ye sadık bir hükümet kurulsun ya da kurulmasın, Sudan'ın bölünmüşlüğü gerçeğinin devam edeceği yönünde önceki beklentilerle tutarlı görünüyor.
Sahadaki bu askeri zaferler, savaşı sona erdirecek siyasi bir çözüme ulaşma olasılığını göz ardı etmiyor. Özellikle de Donald Trump'ın ABD başkanlığına gelmesi ve tüm savaşları durdurmak için çalışacağını duyurması ve Gazze savaşıyla başlamasından sonra. Savaşın sona ermesi için savaşan taraflar ile savaşı destekleyen ve finanse eden ülkeler de dahil olmak üzere tüm taraflara yönelik, önümüzdeki aşamada büyük bir Amerikan baskısı olması bekleniyor. İşte bu nedenle son askeri hamleler ve zaferler, güç dengelerinin revize edilmesi ve müzakere pozisyonlarının iyileştirilmesi açısından önemli görünüyor. Kısa bir süre içerisinde Cidde Forumu kapsamında müzakere turlarının başladığını veya yeni forumların kurulduğunu görebiliriz. Zira savaşın başlattığını siyaset tamamlar.