Cibril Ubeydi
Libyalı araştırmacı yazar
TT

Libya'da çalan savaş davullarına lanet olsun!

Bu günlerde, savaş davulları duyulmaya başladıktan sonra, Libya'nın Trablus şehri kızgın bir tabakanın üzerinde yaşıyor. Davulcunun dansçılara ve bir koroya ihtiyacı vardır. Peki, dans zamanı geldi mi? Şimdi Trablus'ta savaş bahisleriyle mi karşı karşıyayız?

Trablus'taki çatışmalar ne yeni ne de şaşırtıcı. 2011'den beri Trablus paralı milislerin çatıştığı bir yer oldu. Ancak bu sefer farklı, çünkü karşı tarafa boyun eğdirme ve bir irade dayatma savaşı.

Zaten krizde olan Libya siyasi sahnesi, çeşitli yerlerde silahlı çatışmalar, iç çekişmeler ve “devlet otoritesini” sağlamak bahanesiyle silahlara başvurulmasıyla bir belirsizlik ve sis içinde. Bu aslında devlet otoritesini sağlama bahanesinin arkasına saklanmış bir milis grubunu diğerine dayatma, Trablus'taki milis grupların kontrol coğrafyasını yeniden çizme girişimi. Bu meselenin, 2011 savaşından beri Trablus'ta olmayan devletin otoritesini sağlamakla hiçbir ilgisi yok.

Bir tarafın diğerine üstünlük sağlayacağı herhangi bir iç savaşa bahis oynandığına inanmıyorum. Çünkü bu savaşta herkes kaybedecektir. Savaş davulcusunun da tek başına davul çalmaya devam edeceğine, diyalog ve müzakere dışında krizden çıkış yolu olmadığına, Libya içine karşı sağır olma uygulamalarının sonlandırılacağına inanıyorum. Çözüm diyalogdur. Bir kez başarısız olsa bile, ikincisinde başarısız olmayacaktır. Diyalog, tüm tarafların bir adım geri çekilmesi koşuluyla ciddi, uyarlanabilir ve koşulsuz ise sonuç verecektir.

Diyalog ve daha fazla diyalog, aksi takdirde bir iç savaşa sürükleneceğiz çünkü Trablus ve çevresindeki silahlı tugaylar kaçınılmaz olarak bir tarafı veya diğerini destekleyerek savaşa dahil olacaklardır. Asıl felaket ise, hepsinin bölgesel temeller üzerine kurulmuş olmaları ve gerçek anlamda ulusal bir ordu olmamaları. Bu nedenle, herhangi bir tugayın kaydettiği herhangi bir ilerleme tam anlamıyla bir bölgesel hareket olarak değerlendirilecek ve diğer taraf için bir savaş ilanına eşdeğer olacaktır.

Eski Libya tarihinde bu ülkede bir iç savaşın patlak verdiği hiç zikredilmez. Ancak bugün, alışılmadık, kabul edilemez ve bir tanımlamaya ihtiyaç duyan silahlı çatışmalara sahne oluyor. Bu, aynı aileden kardeşler arasında herhangi bir ülkede meydana gelebilecek bir çatışma veya anlaşmazlık mıdır? Yoksa bizi, farklı bölgelerdeki sakinler arasındaki çatışmalar nedeniyle ülkenin bir iç savaş olasılığıyla karşı karşıya kaldığı karanlık bir tünele mi sürükleyecek?

Şubat 2011 ayaklanmasının ve savaşın patlak vermesinin başında, hiç kimse Libya’daki durumu bir iç savaş olarak tanımlayamadı, çünkü iç savaş kriterlerinden biri olan “tek bir devlet içinde, sakinleri arasında meydana gelen silahlı çatışmalar” kriteri geçerli değildi.

2011 olayları olarak bilinen gelişmede, çatışma Libyalı kabileler, bölgeler veya şehirler arasında değildi.

Ancak, bugün Libya siyasi sahnesi siyasi çatışmalara, meşruiyet eksikliğine rağmen iktidara tutunmaya, silahlı milislere ve silah kullanımına bel bağlamaya sahne oluyor. Bu, ülkeyi istenmeyen sonuçlara sürükleyebilir ve potansiyel olarak “iç savaşa” yol açabilecek karanlık bir tünele inebilir.

Nüfusun farklı gruplarının dahil olduğu “iç savaş” tanımına geri dönüş, başkent Trablus'ta kabilesel ve bölgesel bağlantıları olan milisler arasındaki çatışmayı yeniden gözden geçirmeye itiyor. Beni Velid, Varşafana ve Meşaşiye şehirlerinde, çölde Tebu ve Tuareg kabileleri arasında olup biteni ve olmaya devam edeni bu şekilde tanımlamayı reddetme ısrarımızı yeniden düşünmeye sevk ediyor. Aynı anavatanda yaşayan kardeşler arasında yaşanan çatışmalara başka ne ad vereceğiz? Bu, iktidar ve kontrol için hizipçi ve partizan hırsların neden olduğu bir iç savaştır.

Libya'da bazı taraflar, ulusal iradelerini dış güçlere ipotek ettirerek içeride kartları karıştırmaya ve manipüle etmeye çalıştılar. Bu kartlar, anavatanı bölüp parçalamayı, milsi grupların yönetimine tabi kılmayı, Libya’yı Lübnanlaştırmayı içeriyor. Dış güçler tarafından desteklenen milisler dışında sahada gerçek bir temsiliyeti olmayan hayalet parti liderlikleri öne çıkıyor. Bazılarının amaçladığı gibi tüm Libyalılar için vatandaşlık haklarını garanti eden, herhangi dış desteğe güvenmenin kabul edilmediği bir sivil devlet yerine, orduyu felç eden paralel oluşumlar ortaya çıkıyor. Bazıları hem içeride hem de dışarıda onu bölmeye ve onu yıkıma götürmeye çalışırken, birleşik, bölünmemiş bir Libya ortaya çıkarmak için kendimizi herhangi bir kabilesel veya partizan fanatizmden kurtarmamız gerekiyor.

Libya, bu noktada kalmaya, etrafındaki dünya büyüyüp gelişirken daha fazla çökmeye katlanamaz