Tarık Alhomayed
Suudi yazar. Şarku'l Avsat eski genel yayın yönetmeni
TT

İran ve aşikâr sır

Iran International ve ABD merkezli Semafor tarafından yapılan gazetecilik araştırması, İran’ın, Tahran’a bağlı bir grup analist ile ABD’deki bazı düşünce kuruluşlarına ve siyasi karar alma merkezlerine nasıl sızdığını ortaya çıkardı.

Bu analistler, Batı’da yaşayan ikinci nesil İranlı göçmenler olarak biliniyorlar. Bu kişiler önemli mevkilere ulaşmayı başardıktan sonra Tahran’ın öncülüğünde şu anda ‘İran Uzmanlar Girişimi’ ya da ‘Gençlik Ağı’ olarak bilinen bir ekibe dönüştüler.

İran’ın planını ve ABD’nin, özellikle de Demokratların toleransını gösteren bu önemli gazetecilik araştırması, nükleer müzakerelerin başladığı dönemde bu analistlerin ABD ve İran arasındaki iletişim noktasını oluşturduklarını ortaya çıkardı. Görevleri İran’ın imajını iyileştirmek ve Washington’daki eleştirmenlerin kafasını karıştırmaktı.

‘Aşikâr sır’ dememin basit bir sebebi var. Başkan Obama döneminden bu yana herkes ‘İran lobisinin’ Washington’da gerçekten var olduğunun farkındaydı, sadece ayrıntıları ve kanıtlarını kimse bilmiyordu.

Bugün ise, yapılan araştırma binlerce e-postaya ulaşarak ‘İran Uzmanlar Girişimi’nin mahiyetini ve ‘Gençlik Ağı’nın İran rejiminin bakış açısını benimseyerek kamuoyunu yanıltmadaki rolünü ortaya çıkardı.

2014 yılının başında ‘Gençlik Ağı’ fikrini ortaya atan kişi Said Hatipzade idi. O dönemde Berlin’deki Tahran Büyükelçiliği’nde çalışan Hatipzade, “ABD ve Avrupa merkezli ​​araştırma merkezlerinde” çalışan İranlı analistlerden oluşan bir ağ oluşturulmasını önererek onların “siyasi desteğiyle” İran’ın uluslararası konumunu güçlendirebileceğini belirtti.

Hatipzade, eski Dışişleri Bakanı Cevad Zarif’in danışmanı Mustafa Zehrani’ye yazarak ‘Gençlik Ağı’nın analistlerinin çalışmalarının bazılarını yorumladı ve “Bazı arkadaşların yaptığı önemli çalışmaların bir kısmı incelemeniz için gönderiliyor” ifadelerini kullandı.

Hatipzade “Sürekli iletişim halinde kaldık. Günün her saati ciddi ve ısrarlı bir şekilde çalıştık. Bazı arkadaşlar başlı başına birer medya aracıydılar” şeklinde sözlerini sürdürdü. Gelgelelim, onlar sadece “başlı başına birer medya aracı” değil, aynı zamanda gerçek bir İran lobisiydi.

Analistlerden bazıları şimdi bunu inkar ediyor. Ancak bahaneleri, gazetecilik araştırmasının yayınlanmasının ardından Washington’da bir kar topuna dönüşen olayın ciddiyeti karşısında zayıf kalıyor. Zira İran lobisinin çabaları ayan beyan görülüyor.

Şimdi soru şu; bu ‘Gençlik Ağı’ ya da diğer adıyla ‘İran Uzmanlar Girişimi’ gerçekten ABD ya da Avrupa’daki ilgili tarafların bazılarını aldatmayı başardı mı? Şüpheliyim. Bence Demokratlar, özellikle de Obamacılar bunu istiyordu.

‘Gençlik Ağı’ üyesi olan bu analistlerden bazıları, ABD’nin İran Özel Elçisi Robert Malley ile birlikte çalışıyorlardı. Bu konuda şu anda Washington’da bir soruşturma yapılıyor ve bu soruşturmanın sebepleri hala belli değil.

Gazetecilik araştırmasının da gösterdiği gibi, bazı Avrupalı taraflarla da çalışıyorlardı. Obama döneminden bu yana ABD medyasını takip eden ya da o zamandan beri Washington’u ziyaret eden, hatta İran kökenli bazı ABD’li uzmanlarla konuşan herkes Washington’daki İran lobisinin gerçek olduğunun farkında.

Sadece bu da değil, bunu görmezden gelip destekleyenler de var. Dolayısıyla bilinen bir sırla karşı karşıyayız. Ancak artık detaylar üzerinde düşünmeliyiz. Ne derler bilirsiniz, şeytan ayrıntıda gizlidir. Meselenin daha kapsamlı ve daha tehlikeli olduğunu tahmin ediyorum.