Filistinliler, daha önce hiç bu kadar uluslararası sempati ve halk desteği görmemişti. Bu, ne Filistinlilerin ne de Arapların sahip olduklarıyla son seksen yılda elde etmeyi başaramadıkları bir pozisyon.
Keza İsrail de kuruluşundan bugüne kadar kendisine ve davranışlarına karşı bu kadar çok itiraz ve protestoyla karşılaşmamıştı. Bugüne kadar İsrail tamamen tahkim edilip korunmuştu, Batı, sanki Holokost'un kefaretini ödemeye çalışıyormuşçasına taraflı bir tavırla ve sınırsız desteğiyle, onu gölgeliyordu. Peki, göstergeler nasıl tersine döndü?
Bunun 7 Ekim, yani Hamas'ın yaptıkları sayesinde olduğunu söyleyen varsa, biz de bunun İsrail'in ve özellikle Netanyahu hükümetinin akılsızlığı sayesinde olduğunu söylüyoruz. Aynı şekilde bu, daha önce bu kadar yaygınlaşmamış olan ve medya üzerindeki kontrollü gölgelendirmenin aşılmasına katkıda bulunan medya kuruluşları (“X” platformu gibi) sayesinde oldu. Her ikisi de İsrail maskesinin düşmesine katkıda bulundu ve dünya İsrail'in daha önce gösterilmeyen başka bir yüzünü gördü. Netanyahu hükümetinin akılsızlığı olmasaydı, nesillerdir tanıtılan ve pazarlanan imajla çelişen bu yüz ortaya çıkmazdı ve insanlar da görmezdi.
Batı'nın on yıllarca İsrail'e verdiği destek, onu bir “kurban” olarak tasvir etmeye dayanıyordu. İsrail, ona karşı iş birliği yapan, onu avlamak ve denize atmak isteyen barbar Arap bedevi vahşiler ve ayaktakımı ile dolu bir ormanın ortasında barışsever, demokratik bir kuzu gibi tasvir ediliyordu. 7 Ekim bu imajı doğruladı ve belgeledi ve ilk günden itibaren tüm dünya İsrail ile dayanışma gösterdi ve ona destek verdi. İsrail karşılık vermeye karar verene kadar Hamas'ı haklı çıkaran sesler bastırıldı ve kendisine hiçbir çıkış yolu bulamadı. İsrail karşılık vermeye karar verdiğinde 1948'den bu yana tarihinin en büyük hatasını yaptı. Zira daha önce işlediği katliamların hiçbiri bu kadar vahşi değildi ve bunları yayınlayacak medya platformları da yoktu. Gazze katliamları bu sefer kendisini yayınlayacak platformlar buldu.
Eğer Netanyahu akıllı olsaydı, vahşileşmiş, ırkçı tabiatına yenik düşmeseydi, kendine hâkim olsaydı ve 7 Ekim'de İsrail’in elde ettiği imajı, yani kadın ve çocuklarıyla birlikte sakinlerinin huzur içinde kutlama yaptığı, ardından vahşilerin onlara saldırarak kadın ve çocukları öldürdüğü, çok sayıda sivili rehin aldığı halim selim kurban görüntüsünü korusaydı, İsrail'in gerçek yüzü gizli kalacaktı. Medya, kurban imajının öne çıkarılmasına katkıda bulunacak ve uluslararası sempati ve dayanışma İsrail'in lehine olacaktı.
Ama kader hasmın akılsız olmasını diledi ve o da kendi kendini ifşa etti. İsrail artık saldırıya uğrayan kurban değildi, kılık değiştirmiş canavar açığa çıktı. Zulmü ve acımasızlığı benzeri görülmemiş bir şekilde ortaya çıktı ve canlı olarak yayınlandı, gizlenmesine veya örtbas edilmesine fırsat bulunamadı. İnsanlar, ölü çocuk görüntülerini ve Filistinlilerin en korkunç filmlerde bile görmedikleri korkunç görüntülerini izlediler. Dünya, ayaktakımı, vahşi ve yabani olarak gösterilenlerin korkusunu ve kitlesel kaçışını gördü. Filistinliler kurban oldular (ki zaten öyleler), ancak Netanyahu ve hükümetinin akılsızlığı sayesinde ilk kez işgal altındaki şehirlerden birindeki gerçek durumun gerçek resmi aktarıldı. Bu atıcısı olmayan ve Allah'ın Filistinliler ve Araplar için hedefe ulaştırdığı bir oktu.
Tarih ilk kez yeniden formüle ediliyor ve Batı kamuoyu İsrail’in kuruluşunu araştırıyor, medyadaki haberlerle yetinmiyor. İlk defa partizan kurum ve akımların kontrolü dışında olan iki platformun, yani “X” ile “Tik Tok”’un katkılarıyla, Batı kamuoyu korkunç gerçeği keşfetti. Büyü, büyücünün aleyhine ve göstergeler tersine döndü. Uysal kuzu bir vahşiye dönüştü ve canavar bir kurbandan ibaret hale geldi.
Uluslararası sempati eşi benzeri görülmemiş bir düzeye ulaştı ve bu, Filistinlilerin koruması, heder etmemesi veya "değiştirmemesi”, kendisinden faydalanması gereken bir kazanç ve fırsat.
Batılı hükümetler üzerindeki bu uluslararası halk baskısını sürdürebilmek için mağdur kategorisinde kalmak acil bir zorunluluk. Bu, daha önce İsraillilere yardımcı olan önemli bir müzakere kartıydı, şimdi Filistinliler de bu kartı elde ettiler. Eğer Filistinliler Hamas'ın pervasızlığı yüzünden tekrar bu kartı kaybederlerse, bu kazanım yine kaybedilecek ve boşa gidecek.