Gazze Şeridi’nin yönetimi için üç aday var: Birinci aday, hayatta kalma mücadelesi veren Hamas hareketi. İkinci aday, Gazze’yi daha önce de yöneten veya Hamas’la anlaşarak ya da uluslararası ve bölgesel bir arzuyla dönecek olan Filistin Yönetimi. Üçüncü aday ise bizzat İsrail. Nitekim bu sefer, Hamas ayrılsa dahi çıkmaya niyeti olmadığını, daha önce yaptığı gibi Gazze Şeridi’ni tekrar işgal edip yöneteceğini duyurdu. Esasında savaşın nasıl biteceğine en büyük silaha sahip olan karar verecek.
Resmî olarak Arap Birliği ve üyeleri, ‘ertesi gün’ hakkında yüksek sesle konuşmayı pek uygun bulmuyor ve bunu İsrail’in taleplerine bir boyun eğme olarak görüyor. Bu, bir ölçüde doğru. Ama İsrail’in savaşını bitirmesini beklemek, daha kötü bir seçenek. Bir çözümün müzakere edilmemesi, İsraillileri daha fazla yıkım için serbest bırakacak. Nitekim alternatif bir siyasi proje yok. Gazze Şeridi’nin büyük bir kısmını kontrol altına aldıklarında da Gazze’nin kaderini artık onlar belirleyecek.
‘Ertesi gün’ üzerine ‘önceki gün’ müzakereden kaçınmak, durumu şimdiye kadar olduğundan daha karmaşık hale getirecektir. Sürenin uzaması; kan, acı ve yıkım demektir. Bu, Gazze’nin ötesini riske atarak krizi meçhule ertelemek anlamına geliyor. Sonuçta siyasi açıdan volkanik bir bölgede yaşıyoruz ve lavları kimin nereye püskürteceğini bilmiyoruz. Batı Şeria’da zamanla artabilecek bir huzursuzluk ve çatışma ortamı mevcut. İsrail, Lübnan sınırında 100 bin asker konuşlandırdığını söyleyerek, Beyrut’u Gazze’ye benzetmekle tehdit ediyor. Irak'ta, İran'a bağlı asi milisleri kontrol etmeye ve Amerikan üslerinin bombalanmasını durdurmaya çalışan kuvvetler, ülkenin doğu sınırlarına konuşlandırıldı. Kuşatılmış haldeki Hamas, düşmanını tüketmek için savaş cephesinin genişlemesinden yararlanıyor. Aynı şekilde İsrail de bölgesel olarak İranlı gruplara karşı bu genişlemeden fayda sağlıyor ve iki kamp, yani İran’a dost olanlar ile düşman olanlar arasındaki savaşı harekete geçirmek istiyor.
İsrail, uluslararası kamuoyunu çeşitli düzenlemelere hazırlıyor. Bunlardan en önemlisi, 2024 yılında Gazze’nin Hamas’sız hale getirilmesi ve ateşkes çağrılarının reddedilmesidir. Şimdilik geriye kalan rehinelerin serbest bırakılması ve ilaç ve insani yardım sunulması, sonra da Gazze’yi Batı Şeria gibi yapacak bir çözümün tartışılması gibi acil meselelerin çözümü için müzakere etmekle yetiniyor.
Savaşın her iki tarafının da büyük ihtimalle kabul etmeyeceği seçenek, Hamas’ın Filistin Yönetimi’nin bünyesine katılması ve böylece Filistin Yönetimi’nin Gazze’nin güvenliğinden, idaresinden ve mali işlerinden sorumlu tutulmasıdır. Birleşmeden elde edilecek kazanımlar; ileride Filistinliler arasında Gazze’nin idaresi konusunda yaşanabilecek çekişmeyi önler ve Gazze Şeridi’ndeki Hamas takipçilerinin Ramallah yönetiminin idaresine razı olmasını sağlar. Zira Fetih ile Hamas arasında derin bir düşmanlık var; Fetih, barışçıl çözüme inanan ulusal bir mücadele hareketi iken Hamas, askerî çözümden yana olan İhvancı (Müslüman Kardeşler) bir gruptur.
Pragmatik siyasetçiler olarak görülen İsmail Heniye ile Halid Meşal’in 2017’de uzaklaştırılmalarından bu yana mevcut radikal yönetimiyle Hamas’ın şansı düşük.
Filistin Yönetimi, Gazze’yi tek başına ya da Hamas’la ortaklaşa yönetebilir. Her ikisi de tercih edilir, zira Gazze’yi İsrail’in işgalinden ya da bir boşluktan ve bu boşluğun getirdiği tehlikeli kargaşadan uzak tutacaktır. Ayrıca İsrail’in Filistinlileri ya Mısır’a ya da Gazze içlerinde göç ettirme projesini de durduracaktır.
Bir diğer önemli şey ise İsrail'in Hamas'tan tamamen kurtulmaya çalışmasıdır. Bu durum, Hizbullah'ı endişelendirmektedir. Hizbullah bunun İsrail’i, bu Lübnanlı grubu da ortadan kaldırma konusunda cesaretlendirebileceğinin ve Netanyahu’nun tehdit ettiği gibi bölgenin haritasını değiştirebileceğinin farkında.
Kolay bir çözüm yok. İki tarafa da iki devletli çözüm için baskı yapmanın zamanı geldi. Dilsel bir tartışmadan ibaret olan ‘iki devletli çözüm’, aslında Filistin devleti meselesinin çözümüdür. İki tarafı da korkutan ve siyasetçilere faydacı düşünme özelliğini biraz olsun geri kazandıran mevcut krizden faydalanmak lazım.