Allah’ın insanlara hem bu dünyada hem de ahirette huzur bulmaları için göndermiş olduğu din, yanlış yaklaşımlar ve istismarlar yüzünden neredeyse insanların kaçıp uzaklaşmak istediği bir alan haline geldi. Dinin bu hale gelmesinde en büyük pay dinin siyaset tarafından istismar edilmesidir. İster iktidar isterse muhalefet işe yarayacağına inandığı alanlarda inancı ve dini değerleri kullanmaktan ve onları kendi çıkarlarına alet etmekten çekinmemektedir. Böylece dini bir takım değer ve ilkeleri sloganlaştırmakta, siyasete alet etmekte ve içini boşaltmaktadırlar. Zira dini refere ederek yapılan siyaset büyük oranda dinin kendisine zarar vermektedir.
Siyasi aktörlerin din üzerinde oluşturabilecekleri en olumsuz etkilerden birisi de “dini kendi anladıkları şekilde dayatmaları, başka anlayışlara hoş görüyle bakmaya izin vermemeleridir.” Tek parti döneminin bir zamanlar Diyanet üzerinden yaptığı budur. Modern dönemdeki partilerin de bundan ders aldıklarını söylemek zordur. İşlerine geldiği için mızrakların uçlarına ayet takanlarla ayetleri işlerine geldiği şekilde kullananlar arasında pek bir fark yoktur. Netice itibariyle her iki tarafın gayesi ayetler sayesinde hedeflediklerini elde etmektir.
Dindar birinin dini kimliğiyle siyaset yapması belki dini siyasete alet etmek sayılmayabilir. Siyasete atılmadan önce de ibadetlerini yapan, dinin emir ve yasaklarına elinden geldiğince riayet eden bir mümin, dine ve millete faydalı olacağını düşünerek siyasete girdikten sonra ibadetlerine ve hayat tarzına eskiden olduğu gibi devam ederse dini istismar ettiği söylenemez. Ama aynı şahıs belli bir eylem veya söylemini siyasi menfaat temini için ortaya koyarsa o da dini istismar ve siyasete alet etmiş olur.[1]
Rakiplerini dini siyasete alet etmekle itham edenlerin ve hayatlarında dini hassasiyetleri olmayanların dini siyasete alet etmeleri ise daha bir garip olmaktadır. Çünkü benimsemedikleri bir şeyi sırf oy kaygısı ile benimsiyor hatta savunuyor görünmek kelimenin tam anlamıyla bir iki yüzlülüktür. Tarih sahnesine çıktığın andan itibaren dini değerleri görmezden geleceksin, bu değerleri benimseyenleri yer yer aşağılayacaksın ama iş oya gelince onları yönetimine alacaksın hatta danışmanın yapacaksın! Ya da dini değerleri savunur görüneceksin. İşte bu dini siyasete alet etmenin en aşağılık şekillerinden biridir.
İster iktidar mensupları olsun isterse muhalefet olsun işlerine geldiğinde dini değerleri kendi çıkarları için kullanmaktan çekinmemektedirler. Bu dünyanın her yerinde maalesef sık sık görülen bir durumdur. Oysa herkes dini kendi çıkarları için kullanmak yerine ona uymak ve ona hizmet etmekle yükümlüdür. Dine hizmet ediyoruz deyip de dine kendi yorumlarına göre ayar vermeye kalkışanların unutmamaları gereken temel gerçek şudur: “Oysa onlara, tertemiz bir inançla bir tek Allah’a yönelerek O’nun hükmüne boyun eğerek yalnızca O’na kulluk etmeleri, namazı kılmaları ve zekâtı vermeleri emredilmişti; kurtuluşa iletecek dosdoğru din budur!”[2]
Fert olarak inancı konusunda asla şüphe etmediğimiz ve "Bir Müslüman, dinini hayatın şartlarına göre değil, hayatını inancının esaslarına göre uyarlamakla mükelleftir." diyenlerin de reel politik adına zinanın suç olmaktan çıkarılması ve nass diye ifade ettikleri faiz konusunda nelerden vaz geçtiklerini veya ne tavizler verdiklerini de göz ardı etmemek gerekir. İster az ister çok olsun pek çok siyasetçi dini kendi amaçlarına hizmet eden bir unsur olarak kullanmaktadırlar. Bunu kendileri kabul etmeseler de maalesef durum budur…
Siyasi aktörler, dine hizmet adına tesis edilen kurumlar ve bu kurumların başına getirilenlerin hepsi olsun hepsi dine hizmet etmekle yükümlüdür, tahakküm etmekle değil. Herkes din konusunda kitabına uydurarak istediğini ifade etmekle değil Kitab’a uyarak itaat etmekle mükelleftir.
Din konusunda siyasetçilere ve siyasete fetva taşıyan, dini onun aparatı haline getiren fetvacılara çağrımız ve onlardan ricamız şudur; “Gölge etmeyin başka ihsan istemiyoruz!” Lüten! İktidarıyla da muhalefetiyle de dinden elinizi çekin. Çünkü bu dinin sahibi siz değilsiniz! Dinin sahibi Allah’tır. Bütün insanlar, Allah’ın dinine hizmet etmek, onun temel düsturları olan tevhid, adalet, hakkaniyet, dürüstlük, liyakat ve israftan kaçmak gibi esasları uygulamakla değer kazanırlar, Allah’ın dinini istismar etmekle değil!
[1] https://www.yenisafak.com/yazarlar/hayrettin-karaman/dini-siyasete-let-etmek-2036137
[2] Beyyine 98/5