Osman Mirgani
Şarku'l Avsat'ın eski editörü
TT

Sudan: Hızlı Destek Kuvvetlerini kim kontrol ediyor?

Son zamanlarda Sudan'daki Hızlı Destek Kuvvetleri’nin (HDK) bazı yetkilileri veya ona bağlı olanlar ile sempatizanları tarafından, HDK lideri Muhammed Hamdan Daklu’nun (Hamideti) artık daha önce olduğu gibi HDK üzerinde tam bir kontrole sahip olmadığı tekrarlanır oldu. Bu sözlerin, özellikle el-Cezire eyaletinde yayılmasından sonra, kendisine bağlı güçlerin işlediği yaygın ihlallerin sorumluluğundan kendisini kurtarmaya yönelik bir girişim bağlamında söylendiği doğru. Ancak bu çok tehlikeli bir söz olmaya devam ediyor, çünkü şu soruyu gündeme getiriyor; bu güçler gerçekten kontrolden mi çıktı, aralarında bir grup, sadece yağma ve talan için savaşıyor, intikam ve zevk için mi öldürüyor?

Hamideti'nin ortadan kaybolması, yaklaşık dört aydır ortalıkta görünmemesi ve Cezire eyaletinde yakın zamanda yaşanan yaygın ve tekrarlanan ihlalleri kınamaması, ki ihlallerin en korkuncu bu ay 100'den fazla kişinin hayatına mal olan Vad en-Nura köyündeki katliamdı, kısacası tüm bunlar Hamideti’nin durumu ve akıbetiyle ilgili soruları yeniden gündeme getiriyor. HDK liderliğini kimin kontrol ettiğine dair belirsizliği büyütüyor. Hamideti ya artık sahnede değil ve dolayısıyla varlığı ve güçleri arasındaki popülaritesi aracılığıyla dayattığı kontrol kaybedildi. Yahut komşu ülkelerden çok sayıda göçmen Arap’ın seferber olup HDK’ye katılmaları ya da paranın cazibesine kapılarak HDK’ye katılan ve sadece yağma için gelen paralı askerler ile sayının artması sebebiyle HDK liderliğinin kuvvetleri üzerindeki kontrolü zayıfladı veya kaybedildi.

Her halükârda mesele büyük bir sorun yaratmakta, durumun ciddiyetini, daha fazla ihlal ve katliam olasılığını artırmaktadır. Dahası bu durum, birçok uluslararası tarafın yeniden başlaması için baskı yaptığı Cidde Platformu müzakerelerinin başlaması halinde varılabilecek herhangi bir anlaşmanın uygulanma olasılığına ilişkin soruları da gündeme getiriyor. Birkaç gün önce kendisiyle yapılan bir röportajda Hamideti'nin danışmanlarından biri, ordu komutanı Korgeneral Abdulfettah el-Burhan'ı hedef alarak, savaşı durduramayacağını ve İslamcılara müzakerelere geri dönmeyi dayatamayacağını, buna karşılık HDK komutanının kendi kuvvetlerine sesleneceği bir ses kaydı ile savaşı anında durdurabileceğini söylüyordu. Burada soru şu; madem Hamideti bunu sadece bir ses kaydıyla yapabilir, neden çıkıp sivillere yönelik yağma, öldürme, tecavüz ve katliamları durdurmuyor? Savaşı durdurabilirken, tüm dünyanın gözü önünde kendi güçlerinin işlediği yaygın ihlalleri nasıl durduramıyor?

Ortada gerçekleri çarpıtmaya ve karartmaya çalışanlar var; bazen size soyguncuların, yağmacıların ve öldürenlerin HDK’den değil, ona yeni katılanlardan olduğunu söylüyorlar. Bazen HDK’yi suçlu gibi göstermek için onun üniformasın giyen ve suçlarını işlemek için çalkantılı güvenlik koşullarından yararlanan suçlular olduklarını söylüyor. Bazen de bunlar, HDK üniforması giyen, HDK’nin vatandaşlar ve dünya nezdindeki imajını bozmak amacıyla suçlar işleyen “eski rejimin kalıntıları” oluyorlar.

Bu argümanlar kendisini öne sürenlere şu soruyu sorduğunuzda geçerliliklerini yitiriyor; savaş aşamalarında HDK üniformaları ve savaş araçlarıyla öldürdüklerini, insanların mülklerini yağmalayıp yaktıklarını, insanların gördüğü ve tüm dünyanın tanık olduğu, bütün bunları sevinç ve gururla yayınladıkları videolarla bizzat kendileri belgeleyen bu kadar insan kimdi?

Gerçek şu ki bu ihlaller HDK’nin kuruluşundan bugüne kadar olan sicilinin özelliğidir. Darfur'da, Cezire'de ve Hartum'da katliamlar ve ihlaller yaşandı, vatandaşlar bunlara tanık oldu ve acılarını çekti. Uluslararası toplum tarafından kınandı ve belgelendi. Dolayısıyla katliam ve ihlallerin sorumluluğundan kaçmak amacıyla onları silmek veya dayanıksız argümanlar ile meşrulaştırmak zor. Bu ihlaller sistematik göründükleri için savaşın yarattığı kaos ortamından kaynaklanan “disiplinsizlikler” oldukları iddialarını da çürütüyorlar. Sosyal medyada HDK savaşçılarının yer alıp ihlallerinden birini belgeledikleri bir videonun yayınlanmadığı tek gün geçmez iken, bunlar nasıl sadece kaostan kaynaklanan disiplinsizlikler olabilir. Bu videolarda HDK savaşçıları ister sivil mahalleleri kasıtlı olarak bombalamak, ister esir alınanları tasfiye etmek, ister Hartum'dan veya Ceziere’den nakledilen ganimetleri göstermek, isterse sahipleri terk etmek zorunda kaldıktan sonra işgal ettikleri vatandaşların evlerini terk etmeyi reddettiklerini ima etmek olsun tüm ihlallerini videolar ile belgeliyorlar. En korkuncu da Darfur'daki Masalit kabilesi sakinlerinin başına geldiği gibi, insanların öldürüldüğü, linç edildiği ve diri diri gömüldüğü sahneler.

HDK’nin durumu ve geleceği, savaşın patlak vermesinden önce bile her zaman çetrefilli sorulardı. Bugün ise ihlal çemberinin genişlemesi ve halkın öfkesinin yanı sıra özellikle Hamideti'nin sıkça gözden kaybolmasının yarattığı kafa karışıklığı ile liderliğin kontrolü kaybedip kaybetmediğine ilişki yaşanan gelişmelerle birlikte durum daha da karmaşık bir hal aldı.