Velid Haduri
Enerji konusunda uzman, Iraklı yazar
TT

Küresel nükleer ticarette Çin ve Rusya'nın hakimiyeti

Çin'in güneş enerjisi araçları ve elektrikli otomobil üretiminde dünyanın geri kalanını geride bıraktığı, Rusya'nın ise büyük kritik madenler rezervlerine sahip olduğu biliniyor. Ancak Amerikan Forbes dergisinin bu Haziran ayının 1'inde yayınlanan bir makalesine göre, Çin ve Rusya'nın gelişmekte olan ülkelerde imzaladıkları sözleşmeler aracılığıyla küresel nükleer ticarete de hakim oldukları artık aşikar. Nükleer enerjinin, düşük emisyon salınımı nedeniyle sıfır emisyon çağında enerji sepetinde yer almasına izin verilen enerji kaynaklarından biri olduğunu belirtmekte fayda var.

Örneğin Mayıs 2024'te Özbekistan, Rusya ve özellikle de Batı'nın boykot ettiği "Rusya Devlet Nükleer Enerji Kurumu" (Rostom) ile Orta Asya'nın ilk nükleer tesisini inşa ederek Özbekistan'a düşük emisyonlu elektrik enerjisi sunmak için bir anlaşma imzaladı.

Aynı zamanda Rostom, Kazakistan'da elektrik enerjisi üretmek üzere bir nükleer tesis inşası ihalesinde Çin, Güney Kore ve Fransa ile rekabet etti ve ihalenin sonuçlarının önümüzdeki sonbaharda açıklanması bekleniyor.

Forbes dergisi şuna işaret ediyor; “ABD'nin nükleer enerji alanındaki başarısız girişimleri göz önüne alındığında, Rusya'nın enerji rekabeti alanında Batı'dan üstün hale gelmesi beklendik bir durum. ABD'nin, asgari düzeyde emisyon salınımına rağmen, hatta nükleer enerji hakkındaki yaygın yanlış anlamaların aksine diğer enerjilerden daha güvenli olmasına rağmen, nükleer enerjinin iklim değişikliğiyle mücadele aracı olarak kullanılmasını göz ardı ettiği biliniyor. Dahası bu göz ardı etme, artık ABD ile rekabet eden ülkelerin nükleer enerji ticaretinde baskın rol oynamaları için jeostratejik bir fırsat sundu.

Nükleer ticaretin yanı sıra Rusya, Rostom aracılığıyla dünyada nükleer tesis inşasında bir numaralı ülkedir. Temmuz 2023'te yayınlanan “Küresel Stratejik Nükleer Enerji Raporu”na göre Rusya'nın 7 ülkede, Çin, Hindistan, Türkiye, Mısır, Bangladeş, İran ve Slovakya’da – ki bu ülkelerden ikisi, yani Türkiye ve Slovakya, NATO üyesidir- elektrik enerjisi üretmek üzere nükleer tesis inşa etme sözleşmesi bulunuyor. Ancak Washington bu tür hayati alanlarda ekonomik olarak Moskova'yı boykot etmeye çalışıyor. Ama aynı zamanda, ABD'nin başka ülkelerde elektrik üretmek amacıyla nükleer tesis inşa etme sözleşmesi olmadığı da görülüyor.

Rusya'nın nükleer hegemonyası tesis inşasının da ötesine uzanarak, en büyük küresel uranyum dönüştürme ve zenginleştirme endüstrilerini de içeriyor. Rusya bu iki endüstride küresel kapasitenin yüzde 38 ve 40'ına sahip. Bu endüstriyel kapasiteler, 2020 yılında Rusya'yı bu iki uzmanlık alanında da dünyanın en üst sıralarına taşıdı. Rusya, 2022-2024 döneminde halihazırda yaklaşık 3 milyar dolar değerinde nükleer enerji ürünü ihraç etti.

Rusya son zamanlarda Batı Afrika'daki faaliyetlerini artırdı ve buradaki eski Fransız uranyum rezervleri gibi önemli ekonomik kaynakların kontrolünü ele geçirdi. Bu da, Fransa'nın bilhassa devasa nükleer programını genişletme ihtiyaçlarını karşılamak için 2023'te Rus uranyum ithalatının ikiye katlanmasına neden oldu.

ABD, 2022'de Ukrayna savaşı patlak verdikten sonra bile Rusya'dan uranyum ithal etti. ABD, Mayıs 2024'e kadar Rusya'dan nükleer yakıt ithal etti. Yani, Forbes'a göre Ukrayna savaşının patlak vermesinden iki yıl sonrasına kadar Washington bu yakıtı boykot ettiğini açıkladığı aynı şirketlerden ithal etmeye devam etti.

Nükleer enerji alanında ABD'nin önüne geçen tek ülke Rusya değil; Çin de, Temmuz 2023'te 23 nükleer tesis inşası ile ABD'yi geride bıraktı. Çin'deki bu büyük nükleer tesis inşasının ardındaki neden, Çin ekonomisinin yüksek ve hızlı büyümesi için düşük emisyonlu yakıta dayalı kapsamlı elektrik enerjisi üretmeye yönelik acil ihtiyacıdır.

Aynı dönemde ABD’de yalnızca bir nükleer tesis inşası vardı. ABD’deki bu son nükleer tesis inşaatı da, gerekli lisansların alınması ve takip edilmesi gereken çevre düzenlemelerindeki karmaşıklıklar nedeniyle planlanan tarihten yaklaşık 7 yıl daha gecikti ve onaylanan bütçeden 17 milyar dolar daha fazla bir maliyete mal oldu.