Dünya kamuoyunun Filistinliler ve Filistin davası lehine değiştiği ve büyük güçlerin liderleri üzerinde baskı kurmaya başladığı yönündeki söyleme katılıyorum. Ancak Hamas liderlerinin kabul etmediği şey, Filistin halkının davasına ilişkin bu yeni anlayış ve yeni bakışta Hamas’ın hiçbir payı olmadığıdır. Aksine bunda sadece Netanyahu ve hükümetinin vahşetinin payı vardır. Kamuoyundaki değişim 7 Ekim'den sonra değil, 27 Ekim'den, yani Gazze'nin işgalinden ve İsrail ordusunun gerçekleştirdiği katliamdan sonra başladı.
Geçtiğimiz on yıllar boyunca İsrail'i destekleyen ancak aniden sadece İsrail'i değil, İsrail'in Batılı müttefiklerini bile şok edecek şekilde diğer tarafa kayan Batılı halkların tutumundaki bu dramatik değişimi kimse görmezden gelemez. İsrail ve müttefikleri, kendilerini Filistin halkına yönelik bu gerçek destek selini durduramaz bir halde buldular. Üniversitelerde, basın toplantılarında, sokaklarda ve her meydanda, özgür Filistin için pankart açan ve işgalin sona ermesini talep eden binlerce kişi var.
Hiç kimse bu dönüşümde Hamas’ın payı olduğunu düşünmesin. Aksine mesele Hamas’ın 7 Ekim'de formüle ettiği sahne ile ibaret kalsaydı, Filistinlilere karşı küresel bir uluslararası tepki doğacaktı. Ancak Allah, aşırılık yanlısı İsrail hükümetinin aptallığının sahneye hakim olmasını diledi ve vahşetini gözler önüne serdi. Çaresiz ve mazlum İsrailli kurban imajını bitirdi ve bunun tam aksini gösterdi.
Anahtarları Batılı güçlerin elinde olan, onlarca yıldır ve nesiller boyunca gerçeklerin akışını engelleyen tüm geleneksel engellere ve bariyerlere rağmen, gerçekler dışarı sızdı. Burada soru şu; bu on yıllar boyunca İsrail'i koruyan yumuşak güçleri yenme şerefi kime ait? Gerçekler nasıl bir anda ortaya çıkıp Batı kamuoyunu şekillendiren yumuşak güçlerin tüm engellerini aştı ve bu kez nasıl gerçekleri engellemeyi başaramadılar? Medyanın sunduğu basmakalıp “İsrailli kurban ve Filistinli (terörist)” fotoğrafının değişiminde kimin payı var?
Elbette Arap medyasının bir payı yok. Keza Hamas'ın ve aldığı risklerin de bir payı yok. Bunda payı olanlar, üzerinde kanalların logolarının bulunduğu mikrofonlar taşımayan bilinmeyen kişilerdir. Ne yüzleri tanıdık savaş muhabirlerinin, ne savaşçıların, ne de silah taşıyanların bunda bir payı vardır. Peki asıl pay sahipleri ve mutlak kahramanlar kimlerdir? Medyanın tanımadığı kişilerdir. Telefonlarıyla cehennemin içinden canlı yayın yapanlardır. Dünyanın patlamayı o anda görmesi, cesetlerin bulundukları yerden nasıl çıkarıldıklarını, ceset parçalarının nasıl torbalara doldurulduğunu izlemesi için ilk elden yayın yapan genç erkekler, kızlar ve çocuklardır. Çocuklar ağlarken, kadınlar çığlık atarken, hastaneler bombalanırken canlı yayın yapanlardır. Bunların hepsi canlı yayında gerçekleşti, bombalar atıldı ve ölümün kokusu, çoğunun ismini bile bilmediğimiz kişilerin telefonlarının Gazze’den aktardıkları canlı sahneleri açıp telefonlarından izleyen herkesin burnuna ulaştı.
Daha sonra yayınlanan ve ekranda iki pencerenin görüldüğü videolarda Batı'nın şaşkınlığına tanık olduk. Bunların ilkinde ölüm sahneleri, diğerinde ise insanlığın ölümüne acı içinde ağlayan Batılılar vardı. Gerçeği filme alanlar hikayemizin kahramanlarıydı. Yani İsrail ordusunun gerçek vahşetini aktaranlar, tabiri caizse partinin yıldızlarıydı.
Filistin halkının bu güçlü ve etkili desteği almasını sağlayanlar gençler, yardım çalışanları ve çocuklardır. Bu değişim, tanınmış aktörlerden sporculara ve milyonlarca kişinin takip ettiği hesap sahiplerine kadar pek çok etkili ismi bu kervana katılmaya zorladı. Bu kervana katılmayanlar hakkında halklar tarafından sistematik olmayan boykot kararları alındı. Filistin halkının davası nasıl böyle bir güç kazandı?
Hepimiz susmalı ve daha önce hiç görmediğimiz bu asker topluluğuna şapka çıkarmalıyız. Bu, geleceğin Arap medyasıdır.
Tanınmış bir isim, belirli bir kamera veya logo yerine, kimliği bilinmeyen kişiler tarafından canlı olarak yayınlanan görüntüler ile karşı karşıyayız ve bunların bir kısmını, bizzat sahibi Hakkın rahmetine kavuşmadan önce yayınlıyor. Bütün bunlar, bir yandan Netanyahu'nun ve onun aşırılık yanlısı hükümetinin vahşeti, diğer yandan da olayları aktaran isimsiz kahramanlar sayesinde gerçekleşti. Dünya İsrail işgalinin gerçekliğini böyle gördü.
Bu nedenle Hamas susmalı ve Filistinlilere verilen küresel destekte kendisine bir pay çıkarmamalı.