Ne değişti de Hamas Doha'da yürütülen son müzakerelerde dikkate değer bir esneklik gösterir oldu? İsrail'in tutumundaki hangi yeni gelişmeler, birçok tarafın savaşın durdurulması olasılığı konusunda iyimser olduğunu ifade etmesine neden oldu?
Tüm dünya aylardır Gazze savaşının sona erdirilmesi konusunda hemfikir ve tarafları anlaşmaya varmaya zorluyor ancak Netanyahu ve Sinvar, çatışmayı durdurmanın kendilerinin sonu anlamına geldiğini biliyorlar. Peki karar hâlâ bu ikilinin elindeyken, maruz kaldıkları tüm baskılara rağmen oyalamalarını sürdürürken, her biri kendince sebeplerden ötürü sıkıntılar çıkarırken, savaş nasıl bitebilir?
Hamas, 7 Ekim'den bu yana son 10 aydır maruz kaldığı baskılara rağmen ateşkes ve rehinelerin serbest bırakılması konusundaki müzakerelerde katı davrandı. Gazze ile Refah sakinlerinin insani durumlarının kötüleşmesi, ölüm, hastalık, açlık, yerinden edilme ve yıkım, halkın hoşnutsuzluğunun artması ile somutlaşan bu baskılar, Hamas'ı, kendi yasaklama ve engelleme bariyerlerini aşan sesleri susturmak için baskı, gözdağı ve tehdit kullanmaya zorladı.
Hamas ve tugaylarının giderek artan yorgunluğu, cephane sıkıntısı, ölü sayısının artması ve mali kaynakların kıtlığı, üzerinde baskı oluşturuyordu ama yine de müzakerelerde katıydı ve herhangi bir esneklik göstermiyordu, peki şimdi ne değişti? İsrail-Lübnan cephesindeki gerilimde keskin bir tırmanış var gibi görünürken ne İsrail'in ne de İran'ın bu çatışmayı istemediği aşikar. Bu nedenle İran, Hamas ve Hizbullah için saygınlıklarını koruyarak savaşı durdurmanın yolu, müzakerelerde bir miktar esneklik göstererek Filistin cephesini soğutmaktır. Bu nedenle geçici hükümetin kurulması ve bazı rehinelerin ateşkesten önce serbest bırakılması tartışması dahil kabul edilemez olan şeyler birdenbire Hamas için kabul edilebilir hale geldi.
Öte yandan Netanyahu'nun üzerindeki hem yerel hem de uluslararası baskılar, son on ay boyunca onu da taviz vermeye zorlayamadı. İçeride sağın Netanyahu'ya manevra fırsatı bırakmayan savaşı sürdürme yönündeki baskısı artarken, Netanyahu hükümetini ve İsrail ordusunu kendilerini koruyamamaktan sorumlu tutan rehinelerin aileleri ile İsrail ordusunda öldürülenlerin ailelerinin baskısı artıyor. Siyasi seçkinler arasında, hatta hükümet içinde anlaşmazlıklar var ve bu durum, Netanyahu ile öncelikler konusundaki şiddetli anlaşmazlık nedeniyle kurulan olağanüstü hal hükümetinde Savunma Bakanı olan Ben Gantz'ın istifa etmesine yol açtı. Bunlara bir de İsrail'in kuzeyinden ve güneyinden sayıları 250 bini bulan yerinden edilmiş nüfusun baskıları ekleniyor. Wall Street Journal'a göre bunların yaklaşık yüzde 40'ı evlerine dönemedikleri için bugüne kadar 438 otel ve tahliye tesisinde barındırılıyorlar. İsrail Refah ve Turizm Bakanlığı verilerine göre bunun hükümetin bakanlıklarına maliyeti 6,4 milyar şekele (1,8 milyar dolar) ulaştı.
Savaşın üzerinden on ay geçti ve İsrail ekonomisi, neredeyse tam bir çöküş ve felç ile inşaat ve emlak sektörlerinde, sanayide, tarımda ve iç turizmde büyük kayıplarla birlikte bir dönüm noktasında duruyor. Buna ek olarak savaşın maliyeti sürekli yükseliyor ve bunun, gayri safi yurt içi hasılanın yüzde 6,6'sı oranında açık veren İsrail'in genel bütçesi üzerindeki yansımaları büyüyor.
Öte yandan, Haredimler gibi ultra-Ortodoks dini mezheplerin dini gerekçelerle zorunlu askerlikten kaçınmak için yaptıkları baskılar, diğer İsrailli gençler gibi gençlerini askerlik yapmaya zorlamayarak bu dini gruplara tanınan ayrıcalıktan şikayet edenler, İsrail'i bir iç karışıklık ile tehdit ediyor. Aynı zamanda radikaller Netanyahu'yu hükümeti dağıtmakla da tehdit ediyorlar çünkü onlarla ittifak yaparak çoğunluğu elde etme ve bir koalisyon hükümeti kurma olanağını kendisine verenler onlardı.
Netanyahu üzerinde ayrıca bir uluslararası ve Amerikan baskısı var. ABD, Biden yönetiminin seçim propagandasında kullanabilmesi için savaşın seçimlerden önce bitmesi için bastırıyor. Amerikan yönetimine baskı yapan, savaşa karşı muhalefetinin yoğunlaşarak İsrail devletine karşı bir muhalefete dönüştüğü bir Amerikan kamuoyu da var. Buna ilaveten, ABD, bir dizi silah anlaşmasına sınırlamalar getirerek ve silahların İsrail'e teslimatını erteleyerek İsrail’e baskı yapıyor.
Avrupa'da da durum aynı; İngiltere, Fransa ve Almanya hem Hamas'a hem de İsrail'e sunulan ve Gazze'deki çatışmaların durdurulması çağrısında bulunan Biden’ın girişimini kabul etti.
Tehdit, İran'ın gözden çıkaramayacağı ve dış yatırımlarının mücevheri olan Hasan Nasrallah'a ulaşana kadar, tüm bu baskılar ikisini de herhangi bir esneklik göstermeye sevk etmemişti. Hizbullah'ı kurtarmak Gazze halkının kurtuluşu olabilir ve savaş durabilir mi yoksa Doha'daki müzakereler bize daha önce neyin eksik olduğunu mu gösterecek?!