Hüda Huseyni
Lübnanlı gazeteci-yazar ve siyasi analist
TT

İran'ın İsrail intikamı bekleme odasında

İsrail'in İsmail Heniyye'ye suikast düzenlemesinin üzerinden neredeyse bir ay geçti ve “ağır bir ceza” sözü veren İran hiçbir şey yapmadı. İran'ın İsrail'e vaat ettiği misillemede gecikmesine ilişkin olası açıklamalar arasında İsrail'in güçlü hava savunma sistemleri, bölgede konuşlandırılan ve Amerikan askeri teçhizatıyla takviye edilen grup, devam eden ateşkes görüşmelerinin İsrail'in Gazze'deki savaşına etkisi ile ilgili endişeler yer alıyor. Hepsinden önemlisi de Tahran'ın söylemine uyacak ve İranlı muhafazakarları tatmin edecek kadar büyük bir saldırının, aynı zamanda İsrail ve belki de ABD'nin yıkıcı bir karşı yanıtını gerektirmeden nasıl gerçekleştirileceği zorluğu var.

İran Devrim Muhafızları Sözcüsü Ali Muhammed Naini, ‘zaman bizden yana ve bu yanıt için bekleme süresi uzun olabilir’ dedi. Peki, bu bekleyiş neden?

İran saldırıya neredeyse anında misilleme sözü verdi; Dini Lider Ali Hamaney, İsrail'in “sert bir ceza” ile cezalandırılacağını söyledi.

Dünya, misillemeye ve olası büyük bir bölgesel savaşa hazırlandı. Aralarında ABD, İngiltere, Fransa, Güney Kore ve Japonya'nın da bulunduğu pek çok ülke, vatandaşlarına yükselen tansiyon nedeniyle İsrail'e seyahat etmekten kaçınmaları ve Lübnan'ı terk etmeleri yönünde çağrıda bulundu. İran'ın İsrail'e saldırması beklentisiyle birçok havayolu şirketi Tel Aviv, Tahran, Beyrut ve bölgedeki diğer şehirlere uçuşları askıya aldı.

Amerikalı bir güvenlik kaynağı bana şunları söyledi: “Biraz şaşkınım ama diğer yandan İranlıların ve çeşitli vekillerinin İsrail'e karşı herhangi bir eylemi ertelemelerinin iyi nedenleri olduğunu düşünüyorum.” (Hizbullah operasyonunu geçen pazar günü şafak vakti gerçekleştirdi.) Muhatabım şunu ekliyor: “Gazze'de ateşkes için müzakereler sürüyor. Hem İranlılar hem de Hizbullah bir ateşkes görmeyi çok istiyor. İranlıların, bir ateşkes olduğunu ve bozmak istemediklerini, bu nedenle bir operasyon düzenlememeyi taahhüt ettiklerini söylemeleri mantıklı olacaktır. İkincisi, İsraillilerin İran'ı çeşitli şekillerde vurma konusunda İranlılara göre çok daha büyük yetenekleri var.” Muhatabım şöyle diyor: “İsraillilerin Heniyye suikastında yaptıkları, İsrail'in teknoloji, istihbarat ağı ve sadece ülkeye girmek için değil, aynı zamanda belirli bir kişiyi hedef almak için oldukça güvenli bir mekâna ulaşmak amacıyla İran'da aşılamaz bir güvenlik kalkanı gibi görünen şeye nüfuz etme gücü açısından sahip olduğu etkileyici yetenekleri gösteriyor. İranlılar büyük olasılıkla bu yeteneğe sahip değil. Bu nedenle, İsrail dışında bunu yapmaya çalışmadıkça belirli bir kişinin peşine düşemezler.”

Üstelik İran'ın silahları her ne kadar etkileyici, tehlikeli ve son derece tehditkâr olsa da İsrail silahlarının sahip olduğu hassaslıktan yoksun. Muhatabım bunu şöyle açıklıyor: “İranlılar, İsrail'deki bir hedefe bir dizi füze fırlattıklarında veya insansız hava aracı gönderdiklerinde, ikincil hasara ve can kayıplarına yol açmadan, gerçekten amaçlanan hedefi tam olarak vuracağından emin olamazlar. Eğer askeri bir üssü vurmak isterlerse elbette yapabilirler ama şimdi çok sayıda kurbandan bahsediyoruz. İranlılar sivil ölümlerine neden olmak istemiyorlar.” Muhatabım şu sonuca varıyor: “Bunlar İranlıların hızlı yanıt vermemesine karşı iki ana argümandır.”

Başka bir güvenlik kaynağı ise bana şunları söyledi: “Büyük olasılıkla İran ve vekilleri için asıl mesele “ne zaman saldıracağız” meselesinden daha azdır. Onlar için mesele öncelikle şu; bu krizin nasıl bitmesini istiyoruz? Bir sonraki olası soruları şu; İran saldırısının konvansiyonel bir savaşı alevlendirmeden iç ve dış hedeflerine ulaşacak kadar başarılı olması için gereken taktikler ve koşullar nelerdir? Son olarak, ABD ve İsrail'in mevcut bölgesel askeri yapılanması karşısında İran'ın vekilleri ne yapabilir?”

Güvenlik kaynağı şunu ekliyor: “Konvansiyonel savaş bazı radikal çevrelerde popüler ve arzu edilir olabilir. Ancak bölge liderliği, böyle bir çatışmanın kaçınılmaz olarak bunun stratejik iç siyasi ve ekonomik hedeflerini tehdit edeceği yönünde ortak bir görüşü paylaşıyor gibi görünüyor. Savaşlar, insani bedelin yanı sıra, doğrudan yabancı yatırımların yıllarca engellenmesi de dahil olmak üzere yıkıcı ekonomik hasar riski taşıyor.”

Hamas dışında bölgenin kilit aktörleri, stratejik düşünme ve yükselen tansiyon üzerindeki etkilerini kaybetmemelerini sağlamak için bir dereceye kadar kendine hâkim olma eğiliminde. Güvenlik kaynağı şöyle diyor: “İranlılar gerilimi kışkırtmak istemiyorlar. Bunu kesin olarak söyleyemem ama maksimum tırmandırma noktasına ulaşmış olabilirler. İsrailliler artık İran’ı kendilerine hedef olarak belirlemişler ve gerekli gördüklerinde hedef alıyorlar. İran'ın, kendisini ülkenin ekonomik koşullarını iyileştirmeye ve bazı sosyal sorunları çözmeye adamaya söz vermiş yeni bir cumhurbaşkanı var. İran liderliğinin popülaritesi şu anda ülkede en düşük seviyede ve liderlik bunu görmezden gelemez.”

Bu nedenle hem iç hem de dış birçok nedenden dolayı, İsrail veya İsrail ve ABD ve belki de diğerleriyle büyük bir çatışmayı kışkırtmak İran'ın çıkarına değil.

Endişelenmeleri gereken tek husus, sayıları az olmayan radikallerin coşkusudur.