Gazze'den Yemen'e kadar uzanan bu korkunç kargaşanın ortasında Suriye'nin sakin tutumu ile birlikte Rusya'nın abartılı ılımlılık, diplomasi ve aşırı yönetişim içeren tutumu şaşırtıcı görünüyor. Sergey Lavrov'un konuşmaları, Rusya’nın vetosu ve yüksek sesi nerede? Asıl soru budur ve asıl mesele budur.
Bunun en kolay yanıtı, Moskova'nın yorgun ve Ukrayna savaşıyla meşgul olduğu ve Suriye cephesinde daha fazla yük istemediği olabilir. Suriye de savaşta ve genişlemesini istemiyor.
Ancak bu açıklama, haklılığına rağmen ikna edici ancak yeterli değil. Rusya, düşmanlığını ifadede genellikle yüksek sesli ve sınırsız bir dil kullanır. Ama şimdi Kremlin'in Tel Aviv ile ilişkisinin değiştiği ve Putin ile Rus Yahudileri arasında organik bir ilişkinin bulunduğu açıkça ortaya çıktı.
Bu konunun Moskova'nın tutumunu etkileyip meşrulaştırdığı gibi, Şam'ın tutumunu da Hamas’a yönelik duyguları ve Müslüman Kardeşler ile arasındaki tarihsel düşmanlık meşrulaştırıyor. Hem rejim hem de kamuoyu olarak Suriyeliler Hamas'ın “devrim” yıllarında oynadığı rolü henüz unutamadı.
Bu değişen sahnede, en az yukarıdakiler kadar gizemli yeni bir unsur daha ortaya çıkıyor, o da bir dönem ortaklık ve ittifak düzeyine ulaşan Suriye-İran ilişkilerinde yaşandığı söylenen değişimdir. İlişkilerin şu anda bir sıkıntı yaşadığı ve Suriye'nin Araplar arasında kendisini kötüleşen bir izolasyona iten geçmiş politikaların çoğunu gözden geçirdiği aşikar.
Bu gelişmeler Gazze-Lübnan savaşı marjında değil, özünde yer alıyor. Arap dünyasındaki kamuoyu kendisi için önemli olmayabilir ama Kremlin, ABD ve Batı ile dolaylı olarak yürüttüğü geniş çaplı bir savaş içinde iken Rus kamuoyunu görmezden gelemez.
Gazze ve Lübnan'daki katliamlardan etkilenen dünya için Ukrayna savaşının Ruslar için ne kadar önemli olduğunu hayal etmek zor. Sovyetler Birliği, Rus ruhundan, edebiyatından ve tarihinden uzak, çoğu Asya, İslam ve Kafkasya kökenli 15 cumhuriyetten oluşuyordu. Sadece Ukrayna Rusya'nın kültürel, etnik ve ırksal ikizi konumundaydı. Savaş da bu ikize karşı yürütülüyor. Endişelerimiz ve felaketlerimiz nedeniyle Rusya'nın Kiev'deki savaşının bittiğini sanıyoruz ama büyük olasılıkla her gün yeniden başlıyor. Bu nedenle Lavrov'u artık ne basın toplantılarında ne de Hmeymim üssünde emin adımlarla, krallar gibi yürürken görmüyoruz.