Abdurrahman Raşid
Suudi Arabistan’lı gazeteci. Şarku’l Avsat’ın eski genel yayın yönetmeni
TT

ABD seçimleri: Ekonomi, din ve petrol

Yaklaşık 180 milyon Amerikalı 6 gün sonra oy vermek için sıraya girecek. Çoğu kürtaj, vergiler ya da göçmenler gibi konulardaki tutumlarına göre Donald Trump ya da Kamala Harris'e oy verecek. Kararlarını öncelikli olarak iç meselelerdeki, ikinci olarak Gazze, Çin veya Ukrayna gibi dış meselelerdeki tutumları belirleyecek.

Amerikalılar neye oy veriyor?

Adayların ilgisi çoğunlukla göçmenlik ve vergiler gibi iç meseleler üzerinde yoğunlaşıyor.

Seçmenler elbette vergilerin artırılmasından nefret ederler. Harris'in liderliğindeki Demokratlar tarihsel olarak artan oranlı vergi sistemini desteklediler, ancak Harris vergiler dayatma niyetinde olduğunu reddetti. Bunun yerine gelir eşitsizliklerini azaltma ve sosyal programları finanse etme gerekçesi ile zenginlere ve şirketlere uygulanan vergilerin artırılmasından bahsetti. Rakibi milyarder Trump'ı elde ettiği büyük kârlara rağmen vergi kaçırmakla suçladı. Trump vergileri azaltacağını söyleyerek seçmenleri cezbediyor ama bu, artan hükümet borcu göz önüne alındığında uzak bir ihtimal.

Harris, sosyal yardım konusunda hükümetin sağlık, eğitim, altyapı geliştirme ve çevreyi korumaya yönelik harcamalarını artırma, çalışanlar için asgari ücreti saat başına 15 dolara çıkararak işsizlik tazminatını yükseltme sözü veriyor. Buna karşılık Cumhuriyetçiler seçmenleri, Harris'in harcamaları artırmak için vergileri artıracağını ve bu tür artışların, hükümet harcamalarının vatandaşın cebinden ve onun alın teriyle karşılanacağı konusunda uyarıyorlar.

Yasadışı göçmenler meselesini Trump kampanyasının en önemli meselesi ve sınır güvenliğini de ilk vaadi haline getirdi. “Amerikan egemenliğini korumak için” sınır polislerinin sayısının artırılmasını ve milyonlarca yasadışı göçmenin sınır dışı edilmesi için sıkı yaptırımların uygulanmasını vaat etti.

Harris, göçmenlik sisteminde reform yapılması ve yasadışı göçmenlere vatandaşlık verilmesinin kolaylaştırılması çağrısında bulunuyor ve bunların Amerikan ekonomisi için önemli olduğunu düşünüyor.

Cumhuriyetçilerin programı “liyakate dayalı bir göç sistemine geçiş” çağrısı yapıyor. Bu programa göre “göçmenler, aile bağları veya insani ihtiyaçlardan ziyade beceri ve ekonomiye katkılarına göre” kabul edilmeliler.

Din ve politikaya gelince, ABD’de okullarda dua ve ibadet etme hakkı, kutsal kitapların ders olarak okutulması konusundaki tartışmalar eskidir. Trump “öğrenciler için din özgürlüğünü” destekliyor. Bu, çoğunlukla orta ve kırsal eyaletlerdeki muhafazakâr seçmenler için önemli bir konu. Amerikan sistemi, devlet okullarının dini öğretme veya organize grup ibadetleri düzenleme hakkına sahip olmadığını söylüyor. Hıristiyanlıkta ibadet dua okumak şeklinde olsa da öğrencilerin sınıf içinde değil, bireysel olarak ibadet etmelerine izin veriliyor.

Peki, ya Müslümanlar? Şu anda çoğu okulda, istisnaya ihtiyaç duyan devlet okulu öğrencilerine Mekke-i Mükerreme’deki Kabe’ye yönelerek namaz kılma izni veriliyor. Aynı şekilde dindar Yahudi öğrencilerin günde üç defa Kudüs'e yönelerek dua etmelerine izin veriliyor. Budistlere, Hindulara ve diğer dinlerin mensuplarına da ders dışında ibadet etmeleri için kısa bir süre verilebiliyor veya ders programı, onlara dua etme zamanı tanıyacak şekilde değiştirilebiliyor. Eğitim sistemi okullarda imamların, rahiplerin veya kolektif örgütlenmelerin varlığını yasaklıyor. Trump, devleti laik ve dini kişisel bir mesele olarak gören Harris ve Demokratların aksine seçmenlere, okullarda toplu ibadetlerin düzenlenmesine ve kutsal kitapların öğretilmesine izin verme sözü veriyor.

Evlilik ve eşcinsellik; Cumhuriyetçiler, bir erkeğin bir kadın ile evliliğinin kutsal olduğuna inanıyorlar. Harris eşcinselliği destekliyor, ancak son seçimlerden farklı olarak yaygın muhalefet nedeniyle bu konudan daha az bahsediyor.

Biyolojik cinsiyet konusunda Trump şu sözü veriyor: “Erkekleri kadın sporlarından uzak tutacağız ve cinsiyet değiştirme ameliyatlarının vergi mükelleflerinin parasıyla finanse edilmesini yasaklayacağız.” Harris'in ele almaktan kaçındığı biyolojik olarak erkek olan ve spor müsabakalarında kadınlar ile rekabet eden transseksüeller gibi meseleler de var.

Kürtaj, Trump'ın yenilgisine neden olabilecek en önemli konulardan biri. Cumhuriyetçi Parti, feminist topluluğun karşı çıktığı kürtajın yasaklanması ajandasını destekliyor. Trump bu konudaki anlaşmazlığı, her eyaletin kendisi için uygun olana karar verebileceğini söyleyerek daraltmayı başardı ve bu da Harris'in kürtaj konusundaki kazanımlarının marjını azalttı.

Petrol ve çevre; Harris ayrıca Trump'ın kendi çevre yasalarının petrol ürünleri fiyatlarının ve enflasyonun yükselmesine neden olacağı konusunda seçmenleri korkutmasından da endişe duyuyor. Harris gerçekte iklim koruma programını, temiz enerjiye yatırımı ve petrol yatırımlarına kısıtlamaları destekliyor.

Buna karşılık Trump, yatırımcıların ve petrol şirketlerinin daha fazla petrol ve kaya gazı aramalarının, Amerikan ekonomisini geliştirmek ve petrol fiyatlarını küresel olarak kontrol etmek için daha büyük miktarlarda üretmelerinin önünü açma sözü verdi.

Bu noktada Harris, Körfez ülkeleri gibi petrol fiyatlarında iyileşme görmek isteyenler için en iyi seçenek gibi görünüyor. Çevre ve petrol politikalarıyla ile birlikte Trump'ın kazanması ise hem ABD’deki tüketiciler hem de Çin ve Hindistan gibi ülkeler için güzel bir haber olacak, zira ABD'nin günlük kaya petrolü üretimine 3 milyon varil daha ekleme sözü verdi.

Dış politikada Trump “Önce ABD” sloganını benimsiyor. Kolektif taahhütler yerine ulusal egemenliğe ve Amerikan gücüne öncelik veriyor. NATO'ya pek sıcak bakmadığını da biliyoruz ve bu yaklaşımı, partisinin yaklaşımından farklı. Cumhuriyetçiler genellikle küresel askeri üstünlüğe, artan savunma harcamalarına öncelik verirler ve ulusal çıkarları korumak için gerektiğinde askeri güç kullanılması gerektiğine inanırlar.

Bunun aksine, Obama'nın öğrencisi Harris'in, çatışmaları çözmek konusunda diplomatik çabadan yana olduğunu görüyoruz ve bu nedenle İran ile uzlaşıyı yeniden tesis edebilir.