İki hafta önce bölgedeki savaşlar ve “biz kazandık” deme çabası hakkında yazmıştım. “Çatışmanın taraflarından hiçbiri devlet kavramı için zafer kazanmak, kan dökülmesini önlemek, vatanın ve vatandaşlığın değerini yükseltmek ya da barışa ulaşmak istemiyor. Tam aksine hepsi de bölgeye veya ilgili ülkelere ilerlemek için gereken faydayı sağlamayacak anlık bir zafer arayışı içindeler” demiştim.
Bugün “yenilgi” hakkında yazıyorum ve belki de bu yazı yayınlandığında Lübnan'da ateşkes anlaşmasına varılmış ve elbette sözde zaferi öven propaganda makinesi ülkeler, partiler ve milisler tarafından işletilmeye başlanmış olacaktır. Bunlar tekrarlanan, ancak yeni bir teknolojiyle tekrarlanan kampanyalar olacaktır.
Peki yenilgi nedir? Şu veya bu tarafın mağlup olduğunu nasıl söyleyebiliriz? Lübnan açısından burada anlaşmanın detaylarından, İsrail’in veya Lübnan ya da hiçbir şey başaramadığına ve güney sınırından silah zoruyla çekildiğine dair tüm göstergelere rağmen Hizbullah’ın anlaşmadan neler kazandığından bahsetmeyeceğiz.
Mesele ve özellikle de yenilgi bahsi farklıdır ve büyük resimle ilgilidir. Ateşkes sağlanır ve Hizbullah'ın silahı içeri yönelirse bu, Lübnan devleti, İsrail ve uluslararası arabulucular için bir yenilgi olacaktır.
Lübnan ve politikacıları ders almaz ve devlet her şeyin üstünde olmazsa, savaş ve barış kararları onun elinde olmaz ve topraklarının koruyucusu ordu olmazsa, bu, Lübnan için ezici bir yenilgidir. Lübnanlılar, bölgedeki herkesin fiilen ateşkes için çabaladığını unutmamalıdır.
Ancak sadece Hizbullah yanıltıcı ve anlamsız bir “arenalar birliği” savaşına girişmeye karar verdiği için, 2006'daki yeniden inşanın ardından bir yeniden inşa konusunda herkes isteksiz, çünkü devletler bir hayır kurumu değildir. Bu da yine Lübnan için yeni bir yenilgidir.
Gazze'ye gelince, eğer ateşkes yalnızca rehinelerin serbest bırakılması karşılığında hayatta kalan Hamas liderlerinin güvenliğini garanti altına almaktan ibaret kalacaksa, Filistin davası ile yaşayan ve ölen Gazze halkı için acı bir yenilgi olacaktır.
Gazze savaşı, Filistin Otoritesi’nin yeniden Gazze’de yönetime dönmesiyle sona ermezse, bu, Filistin devleti kavramı ve onun geleceği açısından bir yenilgi olacaktır. Bir Filistin devleti kurmaya ve bu çatışmayı bitirmeye yönelik tüm samimi çabalar için de bir yenilgidir.
İsrail'e gelince, Netanyahu, esas itibarıyla ve doğrudan bir ifadeyle düşmanlarının, özellikle de Hizbullah'ın karşılık verme hakkından vazgeçerek, daha önce güney sınırında mutabakata varılan noktanın çok ötesine çekilerek teslim olması anlamına gelen şartlar taşıyan bir anlaşma elde etse bile, bu da bir yenilgidir.
Bir yenilgi çünkü amaç Hizbullah’ın Lübnan-İsrail sınırından 7 kilometre, 20 kilometre uzaklaşması değil, istikrar ve barıştır ve gerçek bir barış projesi değil de bir “ateşkes anlaşması” ya da sadece bir “ara” olduğu sürece bu bir yenilgidir.
Gazze'de de aynı şey geçerli. Hamas teslim olsa dahi bu çatışmayı bitirecek bir barış projesi olmadığı sürece elde edilecek her şey, başta İsrail olmak üzere tüm taraflar için yenilgi olacaktır.
Büyük resim budur ve gerisi sadece detaydır.