Uzun zamandır burada bildiğimiz Suriye'nin bittiğini yazıyorum. Şimdiyse sahadaki gerçeklere uygun olarak, çöküşün özelliklerinden ve dolayısıyla bölgemizdeki çöküşlerin verdiği en önemli derslerden bahsedeceğiz.
Daha iyi bir Suriye, vatandaşlık temelinde bir Suriye ve istikrarlı bir Suriye için bu derslerin şimdi hatırlanması gerekiyor. Çöküşün verdiği dersler çoktur ve onları öğrenmeyen delidir. Bölgemizde bu derslerden ilki gidenin dönmediğidir. Örnekleri çok olan bu derse, Somali güzel bir örnektir.
Çöküş dersleri bize, bölgemizde kötüye kullanma, hatalar ya da bir grup hayalperestin hayalleri sonucunda devrilenlerden sonra, eskisinden daha şiddetli bir aşırılığın yönetime geldiğini öğretti. Bunun da gerek İran gerekse Irak ve Libya gibi pek çok örneği var.
Yanlış bir şekilde Arap Baharı olarak bilinen (ve gerçek devrimi Suriye devrimi olan) olaylardan beri herkes Mısır'ın Tunus, Libya veya Yemen gibi olmadığını biliyor. Her ülkenin farklı bağlamları, dokuları ve riskleri bulunuyor.
Örneğin Mısır, Mısır bileşenini koruyan güçlü ve etkili bir askeri kurumun varlığıyla öne çıktı. Bu nedenle Müslüman Kardeşler'in devleti rehin aldığı ve cumhurbaşkanlarının kararlarını anayasal olarak korumaya yönelik bir girişimde bulundukları anda tüm Mısırlılar kurtarıcı olarak askeri kuruma yöneldiler.
Libyalılar ya da Yemenliler için böyle bir şey geçerli değildi. Tunuslular içinse farklı bir düzeyde geçerliydi. Şimdi Suriyeliler için de bu durum söz konusu değil. Suriye, Amerikan işgalinden sonra ordusunu dağıtılan Irak gibi de değil. Aksine, Suriye ve rejimi, silahlı eylemlerin sonucu olarak bir çöküş anı yaşıyor.
“Silahlı” diyorum çünkü bu bir darbe değil, yıllarca süren silahlı çatışmaların sonucu. 2011'den itibaren rejim, bir duvara “Sıra sende Doktor” yazan küçük erkek çocukların bu davranışının tetiklediği toplumsal taleplere karşı koymak için dış güçlerden yardım aldı. Küçük çocukların neden olduğu kriz kolayca çözülebilirdi ama rejim görüşünde diretti ve büyüklendi.
Rejimin çöküşü, ülkeyi ve vatandaşı yok saymasından ve tüm bölgede komplocu bir rol oynamasından kaynaklanıyordu. Esed rejimi kadar yanlışlar yapıp düşmanlarına fırsatlar veren bir rejim hatırlamıyorum. Ama bunlar o dönemde zaten yazılıp çizildi.
Bölgemizdeki çöküşlerin verdiği en önemli derslerden biri, sonra gelenin her zaman daha iyi olmadığı, reform ve inşaya giden yolun uzun olduğudur. Bu, gerçek dost sayısının sınırlı olduğu, daha çok hayale benzeyen bir yoldur, zira siyaset dünyasında herkes kendi çıkarını düşünür.
Bölgede tarihi projesini kaybeden bir İran var. İkmal hatlarını kaybetmiş milisler var. O bölgede şu ana kadar kendisine güvenilemeyecek ve korkulacak bir İsrail var. Ruslar ve Akdeniz ve ötesindeki çıkarları var.
Dolayısıyla şimdi Suriyelilerin sahip olduğu en önemli şey, devlet kurumları olmayan Suriyelilerin kendisidir. Onların tek kurumu, herkes için ve azınlık olsun olmasın herkesi kapsayan bir devlet arzulayan eğitimli ve kültürlü Suriyeli beyinlerdir.
Bu, ideolojilerden uzakta, akıl sahibi, istikrar savunucusu, vatandaşlığa inanan her insanın özlediği bir kalkınma ve teknoloji devletidir. Bu devlet kurulduğunda Suriyeliler kendilerini eskisinden daha önemli bulacaklar, zira genel olarak Körfez ve Maşrık ile Türkiye arasında bağlantı noktası olabilirler ve bu Avrupa'ya kadar uzanabilir.
Arap Körfezi'nde de ekonomik, sosyal ve kültürel açıdan kendilerine gerçek ortaklar bulacaklar ve bunların başında tartışmasız Suudi Arabistan geliyor. Dolayısıyla çöküşten alınması gereken en önemli ders, şimdi Suriye'nin en önemli kurumu olan beyinleri korumaktır.