Osman Mirgani
Şarku'l Avsat'ın eski editörü
TT

Darfur, diaspora Arapları ve ayrılık bahsi

Hızlı Destek Kuvvetleri'nin (HDK) Hartum'da yenilgiye uğratılması ve oradan çıkarılmasıyla, yönetimi ve Sudan'ı ele geçirme planları yıkıcı bir darbe aldı. Ancak bu, ülkeye yönelik komploların sona erdiği veya son bulacağı anlamına gelmiyor. Bir sonraki büyük savaş turu şimdi Darfur ve Kordofan'a taşındı. Sudan'ın birliği, toprak bütünlüğü ve kendisine karşı yürütülen bazı proje ve oyunların başarısızlığa uğraması ile ilgili pek çok husus bu savaşa bağlı olacak.

Önceki gün bir arkadaşım, Afrikalı Diaspora Arapları Devleti projesinin teorisyenlerinden birinin ses kaydını bana gönderdi. Kayıtta, kendi deyimiyle “Sudanlı olmayan Arapların Sudan’a yerleştirilmesi” planının varlığını teyit ediyor ve bunun, HDK'nin ortaya çıkışından bile önceye dayanan eski bir proje olduğunu söylüyor.

Daha önce bu konuşmacının, Afrika'nın çeşitli ülkelerine dağılmış Araplarla ilgili milliyetçi projesi ve onları kapsayacak bir devlette birleştirme fırsatı hakkında coşkuyla konuştuğu diğer kayıtlarını da dinlemiştim. Kendisi bu fırsatı Sudan'da çıkan savaşla bağdaştırıyor ve HDK’ye olan desteğini gizlemiyor. Onun için maddi bağış toplamak amacıyla bir fon kurulması ve zafere ulaşması için saflarında savaşacak genç erkeklerin toplanması için seferberlik kampanyası başlatılması çağrısında da bulunuyor. Hatta kendisini kaptırarak, Çad Araplarını, Sudan'daki HDK projesinin başarısızlığa uğramasının, Afrika'daki Arap diasporasının devlet kurma hayalinin sonu anlamına geleceği konusunda uyaracak kadar ileri gidiyor. Bu başarısızlığın sonuçlarını daha da korkutucu göstermek için Çad'daki Arap unsurlara karşı misilleme amacıyla katliamlar yapılacağını, HDK’nin yanında yer alan kabilelerin yok edileceğini iddia ediyor.

Gönderilen son kayıtta dikkatimi çeken husus, konuşmacının bu kez Büyük Çöl Araplarının yerleştirilmesi projesinin HDK ile bağlantılı olmadığını, aksine onun öncesine, 2006 yılına uzandığını vurgulamasıydı. Önceki ses kayıtlarından farklı olarak bu kez konuyu Ulusal Kongre Partisi'ne bağlamaya çalışan yeni bir anlatı sunuyordu. Kendisinin (partinin) Sudanlı olmayan Arapların Sudan'da yerleştirilmesine ilişkin “gizli” bir düşüncesi olduğunu, eski Sudan Devlet Başkanı Ömer el-Beşir ile eski Çad Devlet Başkanı İdris Debi arasında, Çadlı Arapların Sudan'a yerleşmesini, Sudan'daki Arap olmayan Afrikalıların da Çad'a yerleşmesini kolaylaştıracak “gizli, yazılı olmayan” bir anlaşmaya varıldığını söylüyor. Bu tür hikayelerin sorunu, doğrudan taraflardan biri bunu teyit etmeye gönüllü olmadıkça- ki olmadı- doğrulanması zor olan “yazılı olmayan gizli bir anlaşma” veya “gizli ve açıklanmayan bir düşünce” gibi şeylere dayanmasıdır. Ayrıca, konuşmacının bu kez sorumluluğu Ulusal Kongre'ye yüklemeye gayret etmesine rağmen, daha önce bu konuya değinmemiş olması, kendisi ve amaçları hakkında soru işaretleri oluşmasına yol açtı.

Bunun bir anlatıdan mı ibaret olduğu, yoksa Sudan ordusu ile aynı safta savaşan ortak güçler arasında ihtilaf çıkarmak ve nifak sokmak için mi yapıldığını bilmiyorum. Savaşın gidişatını etkilemek amacıyla taraflar arasında güveni sarsmaya ve sorun çıkarmaya çalışan tarafların olduğu bir sır değil.

Her halükârda, HDK öncelikle Darfur'un demografik yapısını değiştirmeye yönelik girişimlerin öncüsü olmaya devam ediyor ve devlet üzerinde kontrol sağlamayı başarırsa diğer bölgelerde de aynı şeyi yapacak. Komşu ülkelerden, özellikle Afrika'daki Arap diasporasından kendi saflarında savaşmaları için savaşçı toplamaya devam ettiği de bir sır değil. Sennar'dan Cezire ve Hartum'a kadar üst üste aldığı yenilgilerden sonra, HDK Komutanı Muhammed Hamdan Daklu (Hamideti) ve kardeşi, yardımcısı Abdurrahim'in, güçlerine 1 milyon kişi katmakla tehdit ettiklerini duyduk. Bu açıklamalar moral yükseltme çabası olabilir ancak aynı zamanda bu iki adamın sınır ötesinden, Çad, Orta Afrika Cumhuriyeti, Nijer veya Mali'deki Arap diasporasının sosyal kuluçka merkezlerinden savaşçı toplamayı düşündüklerini de ortaya koyuyor. Özellikle son aylarda üst üste aldıkları yenilgiler sonrasında, taktik nedenlerle bilinen kuluçka merkezleri arasında olmayan başka silahlı hareketlerle ittifak yaptıkları doğru, ancak onlar her zaman destek için diaspora Araplarına yöneldiler.

İktidarı ele geçirme hayalinin suya düşmesiyle birlikte HDK ve destekçileri Darfur savaşına odaklandı. Bu durum, bu mücadeleyi yalnızca bu güçler açısından değil, aynı zamanda Sudan'ın birliği açısından da her bakımdan kritik hale getiriyor.

Ordu, Hartum'u geri aldıktan sonra savaşmaya devam etmeyeceğine ya da HDK’nin yayıldığı bölgelerden geri çekilmesi karşılığında, Darfur'un Sudan’dan ayrılıp HDK’ye bırakılması yönünde bir anlaşmaya varıldığına dair söylentileri yayanlara yanıt olarak, son sınır noktasına kadar savaşacağını ve Darfur ile Kordofan'ı kurtaracağını defalarca deklare etti.

Darfur, Sudan'ın önemli bir parçası ve onun ayrılmasının bir çözüm ve Sudan'da istikrara giden kapı olacağına inanan herkes kendini kandırmaktadır. Bütün farklılıklarıyla Güney Sudan dersi gözlerimizin önünde ve yeni bir ayrılık Sudan ve geleceği açısından daha maliyetli ve daha tehlikeli olacaktır.