27 Ağustos Çarşamba günü Washington'da gerçekleşen gizemli toplantı hakkında, üzerinden bir hafta geçtikten sonra yazdığım için beni mazur görün. Sır saklamanın zor olduğu ABD başkentinde düzenlenen ve dilini tutamayan ABD Başkanı Donald Trump’ın başkanlık ettiği, Arap-İsrail çatışmasına ve özellikle de beşinci Gazze Savaşı'nın patlak vermesiyle Filistin-İsrail çatışmasına dahil olan bir grubun katıldığı, gizli tutulan- ya da bir hafta önce öyle görünen- bu toplantıda neler yaşandığını değerli okuyucunun öğrenmiş olması muhtemel. Aslında karmaşık olan ve fiili olarak Başkan Trump ama aslında dünyanın geleceği için hayati önem taşıyan birçok çetrefilli uluslararası çatışmada Beyaz Saray temsilcisi olarak görev yapan Steve Witkoff toplantıya başkanlık ettiğinde daha da karmaşıklaşan bir konu hakkında yazma riskini aldığım için bir kez daha beni mazur görün. Toplantıya Trump’ın ilk başkanlık döneminde başkanlık ailesinden danışmanlara dahil olan kızı Ivanka'nın eşi olan ve o da Beyaz Saray'da danışman olarak görev yapan Jared Kushner de katıldı.
Tony Blair, İngiltere’nin eski başbakanı ama Amerika Birleşik Devletleri, Rusya, Avrupa Birliği ve Birleşmiş Milletler'i içeren ve 2002 yılında Ortadoğu'da barışı pekiştirmek amacıyla kurulan Dörtlü'nün Başkanı olarak toplantıya katıldı. Bu tür oluşumlarda her zaman olduğu gibi, söz konusu oluşum da 23 yıldır var olmasına ve barışı sağlayamamasına veya sayısız savaşı önleyememesine rağmen varlığını sürdürüyor.
Yine de toplantı önemini koruyor çünkü hazırlıkları Başkan Trump'a yakışır ve dikkat çekici bir şekilde başladı. Toplantı, İsrail'in Gazze Şeridi'ne yeni bir saldırı başlattığı dönemde gerçekleşti. Bu saldırı, Gazze şehrindeki Filistinlileri Gazze Şeridi’nin merkezine ve güneyine zorla göç ettirmeyi amaçlıyor. Saldırıya ayrıca büyük bir açlık, hedef alma ile halkını Gazze’nin dışına sürme gayreti eşlik ediyor. Bu kanlı duruma rağmen Başkan, savaşın iki hafta içinde bitireceğini açıkladı. Bu şüphesiz iyimser ve Gazze Şeridi'ndeki kanlı gerçekle çelişen bir açıklama. Nitekim Batı Şeria’nın bölünmeye çalışıldığını gizlemeyen yerleşim yerleri ile kamufle edilmiş, Batı Şeria'daki Ramallah ve Nablus şehirlerine yönelik büyük bir İsrail saldırısı da Gazze’deki bu kanlı koşullara eşlik ediyor. Trump’ın açıklaması birçok umut uyandırdı, ancak uluslararası medyada kendisine uzun süre yer bulamadı ve aniden buharlaştı. Zira ardından Witkoff’un savaşın durmasının veya sadece bir ateşkesin yıl sonuna kadar uzayacağı açıklaması geldi. Seksen yıldır süren bir çatışmada, birkaç ay umutları korur ve umutsuzluğa yol açmaz. Witkoff’un açıklaması daha gerçekçiydi ve hemen ertesi gün Trump'ın açıklaması, Gazze veya Ukrayna'daki savaşı sona erdirme konusunda karşılıksız verdiği seçim kampanyası dönemindeki birçok vaadi ile birlikte uçtu gitti.
Başkanın önerisi ile danışmanının önerisi arasındaki temel fark, her ikisinin konumlarından kaynaklanıyor. Başkan Trump, savaşı önleyen ve tek bir anlaşmayla barışı sağlayan, bedelini de tek başına ABD'nin veya dost müttefiklerin sunduğu ödüllerle ödeyen büyük fikirleri olan bir adam. Kısa süre içinde birçok çatışmayı ve yangınlarını tanır hale gelen Witkoff ise ateşkes, rehine ve tutuklu takası ve Gazze'de açlık çekenlere yiyecek sağlanmasıyla yetiniyor. Görev, acıyı en aza indirmek ve daha ileri bir turu değerlendirip müzakere etmek için 60 gün gibi kısa vadeli anlaşmalar sunmak. Witkoff, bu düşüncesinde Henry Kissinger'ın 1970'lerdeki, çözümün adım adım ilerlemesi gerektiği düşüncesine dayanıyor.
Gizemli toplantıdan önceki son saatlerde kendisine katılan konuklar iki bakış açısına sahipti; birincisi, Washington, Moskova, BM ve Araplar, Arap olmayanlar ve Yahudiler de dahil olmak üzere Ortadoğu'yu ilgilendiren uluslararası durumu dile getirme misyonuyla yola çıkan Tony Blair tarafından sunulan geniş bakış açısıydı. Blair'in yeni girişimdeki payının, ABD İsrail'e önemli bir baskı uygulayıp, Araplar Hamas'ı Filistin meselelerinin tamamından uzaklaştırmanın bir yolunu bulmadığı sürece, barışı imkânsız kılan engelleri ve karmaşıklıkları vurgulamakla sınırlı kalması muhtemel. İkincisi, Trump'ın ilk döneminde ortaya çıkan dar kapsamlı bakış açısıdır ve çatışmanın özünün ekonomik olduğunu düşünmektedir. Buna dayanan Jared Kushner'ın çabaları, o dönemde Manama'da iş birliği, istikrar ve refah arayışı yoluyla barışa ulaşmanın bir yolu olarak ekonomik iş birliği üzerine bir toplantının düzenlenmesi ile sonuçlanmıştı. Yakın zamanda da Kushner, böyle bir lüks içinde yaşayamayacak olan halkının yerinden edilmesinin ardından, Gazze'nin bir Riviera olması fikrini Başkan Trump'ın aklına sokmuştu. Bu durumda böyle bir toplantının sonuçları ne olabilir?!