Abdurrahman Raşid
Suudi Arabistan’lı gazeteci. Şarku’l Avsat’ın eski genel yayın yönetmeni
TT

Netanyahu, Gazze'den zorla göç ettirilecekler için bir toprak bulamadı

ABD Başkanı Donald Trump bile İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'ya karşı sabredemeyip bir tavsiyede bulundu. Netanyahu'ya şöyle dedi: “Zamanla kamuoyunu kaybediyorsun ve Gazze'deki görevini rehinelerin durumuna aldırmaman gerekse bile tamamlamalısın”.

Netanyahu 1 milyon Gazzeliyi gönderebileceği alternatif ülkeler arıyor. Suriye, Somali, Somaliland, Güney Sudan ve Endonezya'nın bunlar arasında olduğu söylendi. Elbette Netanyahu Gazzelilerin coğrafi olarak yakın olmasını istemiyor ve orada karşı güç haline gelebilecekleri korkusuyla Kanada veya Avrupa'ya bakmaya bile çalışmadı.

Netanyahu bir şeyi açıkça biliyor; Gazze'yi çok yavaş bir şekilde yıkmak, lakin Gazze savaşı sonrası için henüz bir çözüme ulaşamadı. Görünüşe göre, Gazze Şeridi nüfusunun büyük bir kısmını zorla göç ettirmeyi amaçlayan bir program ile savaşı durdurmak istiyor ve uygun sığınma yerleri temin etmeyi başaramamış gibi görünüyor.

Filistinlileri Suriye gibi İsrail'in güvenlik çemberine yerleştirmek istediği doğru değil, çünkü onları Suriye’ye yerleştirmek, Lübnan'da olduğu gibi gelecekte bir tehdit kaynağı olabilir. Diğer ülkelerden hiçbiriyle de, göç ettirmek istediği sayılar konusunda anlaşamamış gibi görünüyor!

Gazze savaşında Netanyahu, 50 binden fazla insanın ölümüne ve onlarca İsrailli rehinenin ölümüne yol açan geniş çaplı suçlar işledi. Bu durum Netanyahu'yu endişelendirmiyor veya uykusuz bırakmıyor gibi görünüyor. Ateşkese “hayır” yanıtını vermeye devam ediyor. Trump'ın temsilcileri tarafından hazırlananlar da dahil olmak üzere çeşitli ateşkes önerilerinin hiçbirini kabul etmedi.

 İçeriğinden ve kendisini kontrol edenden şüphe duyduğu iddiasıyla az miktarda yiyecek ve tıbbi yardım girmesine izin veriyor, ama bu, daha en başından kendisine çözüm bulunabilecek bir şüphe.

Netanyahu Mısır’a bağlı sınır kapısından geçenler veya hava yoluyla atılan yardımların içeriği hakkında şüphe duyuyorsa, başka çözümler de var. Yardımları bizzat İsrail üzerinden ve İsrailli yetkililerin gözetimi altında Gazze’ye sokabilirdi. İsrail'in Aşdod Limanı, Gazze'ye sadece 40 kilometre uzaklıkta. Yardımlar, karadan sadece 70 kilometre uzaklıktaki Tel Aviv'deki Ben Gurion Havalimanı üzerinden hava yoluyla da gönderilebilir.

Rehinelere gelince, Netanyahu'nun listesinde son sıralarda yer alıyorlar ve savaşın hedeflerini belirlemede kendisiyle ortak çalışan etkili askeri liderlik de kendisini bunda destekliyor. Hamas'ın rehineleri elinde tutmaya devam etmesiyse, İsrail'in savaşı dünyaya meşrulaştırmasını kolaylaştırdı.

 Gerçek şu ki, Netanyahu yıllardır Hamas'ı üç propaganda programında kendi amaçlarına hizmet edecek şekilde kullanıyor. Birincisi, Filistin saflarını bölmek, ikincisi siyasi çözümü engellemek ve üçüncüsü de Filistinlileri, Hamas yüzünden Batı için tehlikeli silahlı İslamcı örgütler olarak yaftalamak. Hamas, iki yıl önce 7 Ekim 2023'te büyük çaplı saldırısını düzenlediğinde, Netanyahu’ya bölgenin kapılarını sonuna kadar açtı ve ona tüm düşman silahlı güçleri yok etme yetkisi verdi.

Gazze'ye yönelik askeri harekatın başlangıcından itibaren Hamas, Gazze Şeridi'nden çekilmeli ve Netanyahu'nun Gazze'yi yok etmesini ve tüm bu iğrenç katliamları yapmasını engellemeliydi. Yaser Arafat, Şaron’un güçleri 1982'de Beyrut'u kuşattığında, adamlarıyla birlikte çekilmeye karar vererek tam olarak bunu yapmıştı.

Tüm bu katliamlara Hamas neden oldu ve her turda boyun eğmeye ve artık Netanyahu için yeterli olmayan yeni tavizler sunmaya başladı. Eğer tepeden tırnağa silahlanmış İran, çatışmayı daha fazla sürdürmekten kaçınıp kayıplarını kabul ettiyse, dev milis gücü Hizbullah ateşkes anlaşması imzaladıysa ve liderlik, üye ve kabiliyet açısından ağır kayıplara katlandıysa, Hamas kim oluyor da inatçılığını sürdürüp İsrail'e kalanları da yok etmesi için gerekçe veriyor?

Hamas'ı savunan az sayıda kişi, makalenin başında zikrettiğim Trump'ın sözüne atıfta bulunup, Netanyahu'nun kamuoyunu kaybettiğini söyleyebilir. Kamuoyunu bir kazanç ve zafer olarak görüyorlar, ancak bunlar insanların çabucak unuttuğu belirsiz zaferler ve medya balonlarıdır.

Netanyahu 20 yıl önce medyayı kaybetti ve bu onu pek rahatsız etmiyor. Başkan Trump bu nedenle kendi seçimlerinin geleceği konusunda endişeleniyor ve İsrail'i cezalandırmak için müdahale etmek veya Güvenlik Konseyi üyelerini harekete geçirmek zorunda olduğunu hissediyorsa, bu önemli olabilir. Ama bunların hiçbiri olmadı ve olmayacak.

İsrail'in medyada ve siyasi açıdan zor durumda olması, Netanyahu için sadece bir moda sözcük. Bu, ona dünyaya karşı İsraillileri koruyan bir lider imajı ve daha fazla destek ve hayranlık kazandırıyor. Gazze'deki kazanımlarına, Amerikan üniversitelerine karşı verdiği mücadelede elde ettiği zafer, göstericilerin yenilmesi ve Gazze yanlısı gruplara yönelik baskı da ekleniyor. Peki Hamas ve Filistin davası bu savaşta propaganda açısından ne kazandı? Propaganda açısından büyük bir coşku, ama pratikte, sahada korkunç kayıplar.