Mahmud Muhyiddin
Dünya Bankası eski Başkan Yardımcısı. İngiltereWarwickÜniversitesi'nden Finans Ekonomisi alanında doktora ve York Üniversitesi'nden yüksek lisans derecesine sahiptir.
TT

Büyük çalkantılar çağında Arap Dünyası

Çok değişken ve hızlı hareket eden dünyamız, belirsizlikler ve çalkantılara tanıklık etmesinin yanında, çevresel dalgalanmalardan ve iklim değişikliklerinden, kuraklık riskindeki artıştan, yerinden edilme dalgalarının artmasından, çatışmalar ve doğal afetlerden kaynaklanan zorunlu göçlerden muzdariptir.
Teknolojik dönüşümlerin hızı ‘büyük çalkantılar’ çağında daha da artmış, Arap ekonomisi ise 21. yüzyılın ikinci on yılından itibaren jeopolitik felaketler nedeniyle sarsılmıştır. Dünyanın dört bir yanındaki ekonomik bölgeler aşırı yoksulluk içinde yaşayan insanların oranını azaltmayı başarmış olsa da, 2018 yılına ait son rakamlara göre Arap bölgesindeki aşırı yoksulluk oranı, 2013-2015 yılları arasında yüzde 2,6’dan yüzde 5'e yükselerek iki katına çıkmıştır.
Gelir dağılımındaki eşitsizliğin en kötü olduğu yer Arap dünyasıdır. En varlıklı yüzde 10’luk nüfus, milli gelirin yüzde 61'ini alırken, Avrupa'da en varlıklı yüzde 10'luk nüfus yüzde 37'sini, Çin'de yüzde 41'ini Hindistan’da ise yüzde 55'ini almaktadır. 
30 yaş altı nüfusun toplam nüfusun yüzde 60'ını oluşturduğu Arap dünyası, dünyadaki en yüksek işsizlik oranına sahiptir. Zira bu oran yüzde 10,6’ya ulaşmıştır, küresel ortalama ise yüzde 5,7'dir. Bu da iki katı bir işsizlik oranına sahip olduğumuz anlamına gelmektedir. Genç Araplar arasında işsizlik oranı daha yoğun, kadınlar arasında ise erkeklerden daha fazladır.
Arap ekonomisinin işsizlik sorunuyla mücadele edebilmesi için her yıl 10 milyon yeni iş imkânı yaratması gerekiyor.
Geçtiğimiz Kasım ayında Arap Çevre ve Kalkınma Forumu'nun Beyrut'ta yayınlanan başarılı bir analitik çalışması, Arap ekonomilerinin sürdürülebilir kalkınma hedeflerine katkıda bulunabilmesi için yıllık olarak en az 230 milyar dolar finansman sağlaması gerektiğini gösteriyor. Ayrıca mali açığı olan ülkelerde finansman açığının yıllık 100 milyar dolara ulaştığı belirtiliyor.
Raporda, ayrıca bu on yılın başından beri yaşanan ekonomik kayıpların maliyetinin, savaşlar ve çatışmalar nedeniyle 900 milyar dolardan fazla olduğu ifade ediliyor.
Arap kalkınmasının finansmanı, 7 ana unsura dayanıyor;
Birincisi; İç kaynakların adaletli bir biçimde dağılımına ve kalkınma önceliklerine verimli bir şekilde harcanmasına dayanıyor. Arap kamu bütçeleri için milli gelirin ortalama yüzde 11'ini oluşturan vergi gelirlerinin iyileştirilmesine ihtiyaç duyulmaktadır. Zira tavsiye edilen ortalama oranının altındadır. Vergi gelirleri milli gelirin yüzde 15'inden az olmamalıdır. Bu, kurumsal ve yasal reformlar yapmayı, vergi yükünü üstlenmede adaletli olmayı, kamu harcamalarında disiplini, yönetimde şeffaflık ilkelerini uygulamayı, kanunları işletmeyi gerekli kılmaktadır.
Tahsil edilemeyen vergi oranlarını yükseltmek çözüm değildir. Başarılı kalkınma modelleri, yerel yönetim düzeyinde bütçe yönetiminin esnek ve ihtiyatlı bir şekilde yürütülmesinin önemini göstermektedir. Aksi halde reform çabalarının çoğu bir işe yaramayacaktır.
İkincisi; Kalkınma Finansmanı Eylem Planı’na geniş bir alan sağlamalıdır. Yerel özel sektör, yatırım amaçlarına bu şekilde daha rahat ulaşır. İddialı projeleri gerçekleştirmek için ülkelerin bütçeleri hiçbir zaman yeterli olmayacaktır. Özel sektörün rolü, gönüllülük esası üzerinden gerçekleşmez. Bu sektörün rolü, çeşitli büyük projelerde ortaya çıkmaktadır. İşgücünün en büyük işvereni olan bu sektör, istihdam fırsatları yaratmaktadır. Sözleşmeler taraflar arasında adil ve net bir şekilde tasarlanır, ani değişiklikler yapılmaz, taahhütler önceden belirlenir, finansman, yatırım ve reklam için projeler hazırlanır, devlet sektörü ile organizatör organlar arasında koordinasyon sağlanırsa özel sektör farklı katılım sistemleri aracılığıyla büyük kalkınma projelerine de katkıda bulunabilir.
Üçüncüsü; Kalkınma için en önemli finansman kaynaklarından biri, yabancı ve diğer yatırımlar aracılığıyla özel finansman akışının sağlanmasıdır. BM Batı Asya Ekonomik ve Sosyal Komisyonu’nun (UN-ESCWA) bir çalışması dikkat çekiyor; Arap ekonomisine yapılan her 1 dolar yatırıma karşılık 1,8 dolar, Arap dışı ülkelere kaymaktadır. Bir kısmı yabancı ortaklar aracılığıyla yurt dışına çıkmaktadır. Arap dünyasına bir bütün olarak gelen yabancı yatırımlar düşmüştür ve artık küresel finansal kriz öncesi seviyelerde değildir. Ayrıca yurtdışındaki Arap mevduatının hacmi de banka mevduatı cinsinden artmıştır. Arap ekonomisi aynı zamanda yurt dışında çalışanlar için tam bir finansman kaynağıdır.
Dördüncüsü; Küresel resmi kalkınma yardımları yılda ortalama 150 milyar dolardır. Gelişmiş ülkeler gelirlerinin yüzde 0,7’lik kısmını düşük gelirli ülkelere bağış yapmayı taahhüt etmişlerdir. Onlardan istenen bu taahhütlerini yerine getirmeleridir. Çok az ülke bu taahhütlerini yerine getirmektedir. Ancak Arap bölgesinin payı, son yıllardaki düşüşün ardından tekrar artmıştır ve bu yardımlar, temel olarak insani alanlara ve mültecilere kaydırılmıştır.
Beşincisi; Birçok Arap ülkesinde borcun artmasıyla birlikte, farklı finansman kaynaklarının nasıl koordine edileceğini belirlemek ve borç yüklerini azaltırken büyümeyi hızlandırmak için katılım sistemlerini harekete geçirmek gerekli hale gelmiştir. Dünya Bankası ve Uluslararası Para Fonu (İMF) tarafından hazırlanan ortak bir rapor, ülkelerin teknik borç analizi yapabilme kapasitesini artırarak, kamu borç yönetimi gereksinimlerini nasıl ele alacaklarını, borcun büyüklüğünü ve etkisini açıklığa kavuşturmak için analiz ve bilgiye dayalı sistemlerini nasıl güçlendirebileceklerini ana hatlarıyla açıklamaktadır.
Rapor ayrıca Devlet kurumlarının kapasitelerinin artırılması ve kamu borç yönetimi alanındaki politikalarının koordine edilmesi meselelerini de ele almaktadır.
Altıncısı; Arap dünyasında bölgelerarası ticaret, toplam ticaret hacmine kıyasla oldukça mütevazı kalmıştır. En iyi ihtimalle ortalama yüzde 10’u geçmemektedir. Mesafeler yakın olmasına rağmen taşıma ve lojistik maliyetleri bölgelerarası ticareti zayıflatmaktadır. Arap bölgesel ticareti kolaylaştırma önlemlerinin ortalama oranı yüzde 56'yı geçmemektedir. Gümrük dışı engelleri ve hizmet ticaretindeki zorlukları da buna ilave etmek gerekir.
Bilgi teknolojisi ve dijital ekonomi, eğer verimli bir şekilde kullanılırsa, Arap bölgelerarası ihracat ve ithalatının patlaması adına önemli fırsatlar sunmaktadır. Günümüz dünyasında, Arap ekonomilerinin, yeni sanayi devriminin gereksinimlerine ve elektronik platformlara dayalı ekonomik faaliyetlerin uyumluluğuna, ağlar ve bunların büyük veritabanlarına katkıda bulunan entegre bir elektronik ticaret stratejisine sahip olmaları zorunludur. Üretim sektörleri bu sisteme entegre edilebilirse, ödemeler daha rahat ve güvenli yapılabilecek, ticari faaliyetler kolaylaşacak, müşteriler korunacak, hizmetlerin kalitesi ve rekabet ortamı artacaktır.
Yedincisi; Dördüncü Sanayi Devrimi'nin kendini iyiden iyiye hissettirdiği bir dünyada, veritabanı ve bilgi teknolojisi kullanımı olmadan ve önceki endüstriyel devrimlerde bir benzeri görülmemiş yenilikler ve ürünlerden faydalanılmadan sürdürülebilir kalkınma hedeflerine ulaşmak mümkün değildir. Bu bağlamda, bilgi yasaları Avrupa’da olduğu gibi revize edilmelidir. Zira Avrupa’da ‘Verilerin Korunmasına İlişkin Genel Düzenleyici Kurallar’ şeklinde bir düzenleme yapılmıştır. Veri ve bilgiye ulaşmada kurumsal yetkinlik her aşamada gözden geçirilmelidir.
Yeni sanayi devriminden faydalanma ve bir sonraki dalgasına uyum sağlama hususunda rehberlik edebilecek üç yeni rapor var. Bunlardan ilki, 2018’de Dünya Bankası’nın yeni İnsan Sermayesi Endeksi’ne ilişkin bir rapor olup, ülke ekonomilerini detaylı eğitim ve sağlık göstergelerine göre sıraladı. Singapur, Güney Kore ve Japonya'nın ilk üçte yer alması ve doğal kaynaklar açısından en zengin 157 ülke arasında listesinin alt taraflarında bulunması şaşırtıcı değildi. Arap dünyası, sınırlı istisnalar dışında, bulunduğu konuma yakışmayan bir performans gösteriyor. Diğer iki raporda da çoğu Arap ülkesinin konumu iyi değildi. Vergi ve danışmanlık hizmetleri sağlayıcısı KPMG'nin Hazırlık ve Uyum Endeksi, hükümetlerin, iş dünyasının ve sivil toplumun değişimin sunduğu fırsatları yakalama kapasitelerini analiz eden bir rapor ortaya koydu. ‘The Economist’ kurumu bilgilerin birleştirilmesine dair bir rapor yayınlandı. Bilgi ağının kullanımı, dijital ekonominin altyapısı, patentler, ARGE harcamaları da dâhil olmak üzere fikir ve yeniliklere açıklık açısından her ülkenin teknolojik potansiyeli hakkında rapor veriyor.
Bunlar, diğer BM üye devletleri gibi, Arap ülkeleri tarafından benimsenen Kalkınma Finansmanı Eylem Planı ile uyumlu Arap kalkınma finansmanının 7 temel unsurudur. Kalkınma için finansmanın plansız finansal anlaşmalardan veya düzensiz harcamalardan geleceğine inananlar hata ediyor. Bilakis, tutarlı politikalar, verimli ve güçlü kurumlar ile bütünleşmiş bir yaklaşıma dayanılmalıdır. Yatırımları çekmek, üretim birimlerini ve hizmetleri geliştirmek, istihdam sağlamak, halka yarar sağlayacak büyümeyi sağlamak için yerel kalkınma öne çıkarılmalıdır. Her ülkedeki farklı şehirler ve bölgeler arasındaki rekabet ancak bu şekilde sağlanabilir.