Türki Dahil
Gazeteci yazar
TT

Cömert olana kadar elindeki her şey az hükmündedir

Gönül gözüyle bakmayana cömertliği tanımlamak ne kadar da zordur.
Bazıları cömertlik nedir bilmez, infakı malın eksilmesi olarak görür.
Nefsindeki hastalık ihtiyaç sahibinin ihtiyacını karşılamaktan imtina etmesi, iyiliğin peşinde koşmamasıdır.
Müzakere etmeyi seven bir arkadaşım bana sordu: Bir şair hissettiği bazı duyguları nakledebilmesi için yoksulluk çekmiş ya da üzüntü görmüş olması mı gerekir? Bunları tecrübe etmemiş bir şair bu türden duygularını yansıtamaz mı?
Ben net bir yanıt getirmek iddiasında değilim ama bir gün dahi yoksulluk görmemiş cömert insanlar bilirim, ama kimin muhtaç olduğunu kestirebilmesi ve ihtiyacını karşılayabilmesi için ihtiyaç sahibinin neler hissedebileceğini bilmesi gerekir. Bazı şeyler ancak tecrübe edildiğinde bilinebilir.
Bu gerçekliği bilen ilk kişi ben değilim. Yüce Allah bu gerçeği bizlere ayetlerle bildirmiştir.
Basiretli göz kimin muhtaç olduğunu görebilendir. Yüce Allah şöyle buyurur: “Dilenmekten çekindikleri için, bilmeyenler, onları zengin zanneder.” (Bakara,2/273)
Fakirin çekingenlik halini bilemeyen kimseler cahil olarak nitelenmiştir. Cehaletin zıddı ilimdir. Esas marifet, fakir istemeden önce onun ihtiyaç sahibi olduğunu bilebilmektir.
Fetanet, ruhların derinliklerindeki çalkantıları ve neye ihtiyaç hissettiklerini bilebilmektir. Şairler şiirlerine, nadiren şikayet ve özür dileyerek başlarlar. Ancak elimizde bir tane dahi olsa bu türden bir şiirin varlığına delildir. Hele bir de birden fazla ve dillerde dolaşılıyorsa… Çocukların ebeveynleri, bu türden çalışmalara erken dönemde rehberlik etmeleri gerekir. İhmal ederek başarı elde edilemez. Şiir, Arapların divanıdır (kültür hazinesidir).
Hayatlarının yazıya dökülmüş halidir. Her türlü edebi güzellik şiirdedir. Daha kaliteli bir yaşam için de rehberdir.
Bahsedeceğimiz şairimiz el-Mukanna el-Kindi, hayatını son derece verimli yaşadı. Onun bu güzelliği İsfahânî’nin el-Egani adlı eserinde iddia ettiği gibi sadece kanaatkar ve cömert olmasından veya asil bir soydan gelmesinden ya da savaşçı olmasından kaynaklanmıyor.
Bu konuda Cahız’ın görüşünün daha isabetli olduğunu düşünüyorum. Yani bereketli ve cömertlikle dolu bir hayat yaşaması savaşa her an hazırlıklı olmak istemesindendir.
Arkadaşımızın cömertliği şu sözlerle ne de güzel anlatılmıştır: "Cömertlikte muhteşemdi. Dilenciyi geri çevirmezdi. Babasının bıraktığı bütün malı harcadı. Amcasının oğulları paralarını korudular ve ona üstünlük tasladılar. Amcasının kızıyla evlenmek istedi ancak bütün malını harcadığı için vermediler.”
Onu kınamada ileri gittiler. Böyle cömert ve kanaatkar birini neden geri çevirmiştiler ki… Elbette bu durum arkadaşımızın zoruna gitti, dünyası başına yıkıldı. Kendini teselli etmeye çalıştı. Her Arap gibi duyguları şiir ile ifade etti. Kendisine üstünlük taslayan amcasının oğulları onun bu özelliğini görmüş oldular. Bakın ne diyor şairimiz:
İnsanlara borçlandığım için beni kınıyorlar
Ama bilmiyorlar ki bu cömertliğim bana övgü olarak geri dönecek
Arkadaşımız aynı zamanda hoşgörülü. Son derece de cömert.
Aynı ithamlara başkaları da maruz kalmıştır.

En meşhuru Hatem-i Tai’dir. En güzeli ise Urve b. el-Verd’dir. Hatem-i Tai de en az El-Mukanna' kadar ithamlara maruz kalmıştır. İtham aynı ithamdır, yani gereğinden fazla cömert olmak. Hatem cömertlikte bir adım öndedir. Cömertlik şerefini ondan daha iyi temsil eden yoktur. Yaratılış itibariyle cömertlik felsefesine ondan daha fazla inanan olmamıştır. Cömertlik onun karakterinin bir parçasıydı. İhtiyaç sahibi olanların sıkıntısını gidermek onun vazgeçilmez tavrıydı.
El-Mukanna' el-kindi kabilesinin kendisini kınamasından şikayet etmektedir. Hatalı olduklarını tatlı bir dille anlatmaya çalışıyor. Zira yaptıklarından pişman değildir. Başkalarının övgülerini almayı arzu etmektedir. Şiirleri hep bu tema üzerine değildir. Şiirlerinin tamamı da elimize ulaşmamıştır. Şiirlerinde Kanaat, tevekkül, sabır, haya, cömertlik, doğruluk temaları işlenir.
Kibir, İnsanlar ve Yüce Allah hakkında su-i zanda bulunma, korkaklık ve hased gibi kalbi hastalıklar hakkında da uyarılar yapar. Zihin dünyası ve ahlakı mükemmeldi. Asil bir sülaleden gelmekteydi. Babasından kalan mülkü feda etmişti. Tek istediği cömertliğinin devam etmesiydi. Bunu şöyle anlatır:
Ben onların yapmadıklarını yapıyor, insanların eksiklerini tamamlıyorum
Zira onlar kınanma korkusuyla benim gibi davranamadılar.

Amca oğullarının kendisini kınamasından şikayet etmiyor. Ancak onların bir türlü yanaşmadığı cömertlik hasletini bir görev olarak görüyor. Ortada bir eksiklik ve boşluk olduğunu görüyor ve bunu tamamlamaya çalışıyor. Atalarının şanını korumak, iyiliği devam ettirmek istiyor. Kuru bir yakınma değildir bu. İnsanların görevlerini ihmal etmelerini hazmedememektedir.
El-Mukanna' o kadar cömert ve kanaatkardır ki cimrilikten nefret eder ve cimrilere cömert olmaları konusunda nasihat etmekten de geri durmaz:
"Tüm cimrileri cömert olmaya teşvik edeceğim
Bu teşvikim işe yarar mı bilemem!
Malım eksilmiş olabilir ama cömertliğim arttı,
Allah’ın verdiği rızık bu eksikliği giderir,
Mal infak etmek, parayı azaltır ama kişiyi yüceltir
Nice zayıflar sonradan güçlü olmuşlardır
Cimri, bir yumurtayı bile kolay kolay veremez
Mutlaka bundan büyük bir acı duyar,
Sanki verirken cimrinin derisi bıçakla yüzülür"

El-Mukanna' el-Kindi’nin arzu ettiği şeyin gerçekleşmesi kolay değildir. Cömertliğin hazzına varmamış ve bunu tecrübe etmemiş birinin bu teşvike kulak vermesi zordur. El-Mukanna' el-Kindi’nin büyük bir atı vardır. Evinin kapısını önüne bağlar, gelen misafirler için kullanırdı. Gelen misafirler için masayı öyle donatırdı ki harfler bu sofrayı anlatamaz. Ancak kendi yazdığı şiirden bunu anlamaya çalışalım:
Misafir ağırladığım bir evim var, hiç kimse bu evin kapısından geri döndürülmez.
Sofra etle donatılır, Serdenin üstüne özel karışım sos dökülür (Serde; et, ekmek, et suyu karışımı özel Arap yemeği)
Görkemli bir atım vardır, kapıda bağlı durur
Her gelen misafirin hizmetinde kullanılır.

Hazırlamış olduğu yemeğin çeşitliliği bir tarafa, atını dahi misafirlerinin hizmetine adaması ne kadar çarpıcıdır. Bu onun her konuda üstün meziyetlere sahip olduğunu gösterir. belki de bir benzeri dünyaya gelmeyecek. Cömertliği kendisinin ayrılmaz parçası kılmıştır. Pek çoğumuzun dilinde şu şiir vardır, ancak pek azımız onun el-Mukanna' el-Kindi’ye ait olduğunu biliriz:
"Ağırlayacak bir evim olduğu sürece misafirin kölesiyim
Benim karakterime bu türden bir kölelik ne de güzel yakışıyor"

Şairimizin şanı hala devam etmektedir. Şiirlerinde mana derinliği olduğu gibi akıcı bir üsluba da sahiptir.
Sistematik bir dizilim de göze çarpar. Hadramut bölgesinin medar-ı iftiharı el-Kindi ile oranın halkı ne kadar övünse azdır.