Abdurrahman Raşid
Suudi Arabistan’lı gazeteci. Şarku’l Avsat’ın eski genel yayın yönetmeni
TT

Beşşar'ın tuhaf kararları

Beşşar'ın tuhaf kararlarıEsed rejiminin sona ermesinin üzerinden bir yıl geçti. Değişim muazzamdı ve yankıları henüz bitmedi. Birinci yıl dönümü yaklaşırken, akıllarda birçok soru var ve en önemlisi: Beşşar Esed ve rejimi, iktidarının en başından itibaren neden İran'a bağımlı hale geldi?

Bana göre, bu tehlikeli politikayı izlemeseydi, şimdi Moskova'da sürgünde olmayabilirdi. Sadece 2011'de protestoların patlak vermesinden itibaren değil, 20 yılı aşkın bir süre devam eden iktidarını gözden geçirdiğimde, bu kanaatim daha da güçleniyor.

Esed rejimi, kendisine karşı devrimden 8 yıldan fazla bir süre önce, bölgesel olarak İran ile siyasi ve askeri düzeyde aktif bir şekilde iş birliği yapmıştı. Tahran ile koordinasyon halinde, Suriye'yi, Amerikalıların Irak işgalinin ardından gizli operasyonların merkezi haline getirdi. O dönemde İran, Beşşar'ı direniş üssü olarak kullanırken aynı zamanda Saddam Hüseyin rejiminin kalıntılarını ortadan kaldırmak için Amerikalılarla iş birliği yaparak kurnazca çift taraflı bir oyun oynuyordu.

Esed ile operasyonların başlamasından önce yaptığım bir röportajda, “Irak'ı yeni bir Vietnam'a” dönüştürme sözü vermişti. Amerikalıların Saddam Hüseyin'i devirdikten sonra rejimini değiştirmeyi planladığı yanılsamasına kapılmıştı. Gerçekte ise Washington, Şam'a hiç ilgi göstermemiş ve Suriye'yi İsrail için bir güvenlik tamponu olarak görerek onu hedef almamıştı.

2004-2009 yılları arasında Suriye, binlerce Iraklı, Arap ve cihatçı silahlı örgüt için bir eğitim sahası ve geçiş yolu haline geldi. Bunlar, Suriye'den Anbar ve Selahaddin gibi güvenlik sorunları yaşayan şehirler aracılığıyla Irak'a kaçırılıyordu. Bu operasyonlar, İran'ın Washington ile müzakere pozisyonunu güçlendirmeyi başardı ve yıllarca devam etti.

Diğer bir cephede ise Esed, rejimini, çok sayıda muhalif gücü ortadan kaldırarak ve İran'ın vekili Hizbullah'ın tam kontrolü ele geçirmesini sağlayarak Lübnan'daki İran politikalarına hizmet etmek için kullandı. İran, Lübnan'ı İsrail ile yaşanan bölgesel çatışmada en büyük ağır silahlı cephe haline getirmek için çalıştı.

Dera'da ve ardından Suriye'nin geri kalanında protestoların patlak vermesiyle, Suriye rejiminden zarar gören ülkelerin yeni hareketi kısmen desteklemesi bekleniyordu. Devrim başarılı oldu ve rejim, İran'ın Lübnan, Irak, Afganistan ve Pakistan'dan getirdiği on binlerce savaşçıyla onu kurtaran hızlı müdahalesi olmasaydı çöküşün eşiğindeydi.

Devrilmekten kurtulmanın akabinde Beşşar, Tahran ile ilişkilerinin stratejik önemine daha da ikna oldu ve rejimin kaderinin İran'ın kucağında daha güvende olduğuna inandı. Aslında, Tahran ile ilişkisi başından beri zehirliydi, kendisi için bir yük ve bir tehlikeydi.

Politikaları, bölgesel güç dengesini ve içine girdiği tehlikeli oyunu kavrayamadığını gösteriyor. Devrimden önce Tahran ile ittifak kurmak zorunda değildi. Babasının ölümünün ardından iktidara geldiğinde Avrupa ona kapılarını açtı ve ılımlı eksen ülkeleri onu hemen kabul etti. Suriye'de babasının rejimine muhalif birçok güç de iktidara gelişi konusunda iyimserdi.

Beşşar'ın, söylenenin aksine, dişçi muayenehanesinden doğrudan iktidar koltuğuna geçiş yaptığı doğru değil. Aslında Hafız Esed'in son yıllarında, başkanlıkla ilgili faaliyetlere perde arkasından katıldı, önemli toplantılarda hazır bulundu ve yönetim meselelerine vakıf oldu. Sonraki kararları, Beşşar'ın Tahran, Riyad, Moskova ve Batı'daki rejimler ile iyi ilişkileri koruyan ve Baas rejimi ile Türkiye'ye karşı dikkatlice hesaplanmış bir denge kuran babasına hiç benzemediğini ortaya koydu. Hafız, azınlık rejiminin güvenliğinin sağlanmasında hayati önem taşıyan İsrail'den faydalandı. Baba, 1990'da Saddam Hüseyin'e karşı savaşta Amerikalılarla iş birliğini de memnuniyetle karşılamıştı. Beşşar ise tam tersini yaptı.

Soğuk Savaş'ın bir ürünü olan Suriye'deki Esed rejiminin ömrünün, Beşşar iktidara gelmeden önce neredeyse sona erdiğini de belirtmek gerekir. Beşşar'ın iktidara gelişi, küçük bir fırsat penceresini açık bıraktı ve onun da Soğuk Savaş'ın sona ermesi ve bölgesel ilişkilerin tek bir baskın uluslararası güç altında değişmesi ile uyumlu bir şekilde konumlanması gerekiyordu. Ancak, iktidardaki son gününe kadar her adımda yanlış kararlar aldı. Son bilgiler, Moskova'nın rejimin çöküşünden yaklaşık on gün önce, Ahmed eş-Şara güçlerinin Halep kırsalında hızlı bir askeri harekât başlatıp oradan Şam'a doğru ilerlemeye başladığı sırada Beşşar'dan “vazgeçtiğini” doğruluyor. Rusya, rejimin çöküşünün kaçınılmaz olduğunu fark etmişti.

Beşşar'ın devrilişi bölge ve dünya çapında yankı buldu. İran ve müttefiklerinin gözleri önünde çöktü ve bu sefer hiçbir şey yapamadılar. Onun ülkeden ayrılmasıyla İranlılar geri çekildi ve stratejik öneme sahip bu bölgedeki emperyal projeleri suya düştü. Suriye katil bir rejimden kurtuldu ve bunun bölgesel yankıları halen devam ediyor.