Bekir Uveyda
TT

​Korkunç dünya

Zorlu geçen bir günün ardından evinin kapısını kapatıp ardından insanların geneli gibi endişe ve korku duymadan ve hiçbir engel olmadan ailen ile bir sofra etrafında dizilip aileyi ilgilendiren bazı özel konular ile dünyanın farklı bölgelerinde ve uzak noktalarında yaşananlar hakkında sohbet edebiliyorsan şanslısın. Ayrıca, sen ve ailenin tamamı gün geçtikçe daha korkunç bir hale gelen, gecenin başka bir toplumun korku ve kaygılarının artması için daha fazla gerekçe sunduğu dünyada şanslı olan kişiler arasındasınız demektir.
Kendisini oluşturan metotlar değişip ortaya çıkma nedenleri farklılık gösterse de yaratılıştan bu yana var olup bilinmeyen bir tarihe kadar da sürecek olan ve bütün insanları endişelendiren bu korkular ortak bir noktada buluşmaktadır. Kurunun yanında yaşın da yanmasına neden olacak yangını engelleyecek önlemlerin alınmaması durumunda güven duygusu kaybolup korku duygusu giderek yayılacaktır.
Dünyanın farklı bölgelerinde birçok şeyin nasıl yönetildiğini biraz dikkatle incelemek, insanın tereddütsüz korku hislerine kapılan herkesle aynı duyguları paylaşması için yeterlidir. Örneğin; çocuğunuzu okula hazırlarken arabada bir silah ya da tabancanın varlığından emin olmak, çocuğunuzun kıyafetleri, çantası ve beslenmesi ile ilgilendiğiniz gibi günlük rutininiz haline gelmişse şunu sorgulamamız gerekmez mi: Kendi halkları arasında çıkan savaşlarla sınanan vatan ve ülkeler ile korkunun ele geçirdiği bu ülkeler arasında ne fark vardır?
İngiltere’de ise çok daha farklı bir korku biçimi artan bir şekilde görülmektedir. Bunu ortaya çıkaran da son zamanlarda öncekinden acil bir hale gelen bir sorudur: Brexit girdabı İngiltere ile İngilizleri nereye götürüyor? Dünden önceki günün (Pazartesi) akşamı parlamentoda milletvekillerinin oylamasının sonucu ne olursa olsun bu ülke, bir dağın tepesinde üstünde gökyüzü altında okyanus kaderin onu nereye sürükleyeceğini bilmeden rüzgâra karşı duran biri gibidir.
Bilinmeyenden kaynaklanan korku çok zordur. Kaderin rahminde gerçekleşecek bir şeyin alın yazısını belirlemesini bekleme deneyiminden geçen herkes bunu iyi bilir. Her öğrenci sınava girme korkusunu, sınav bittikten sonra da çok daha zor olan sonuçların açıklanmasını bekleme deneyimini yaşamamış mıdır? Evet, işte dünyanın beşinci en güçlü ekonomisi de bu durumdadır. Ülke, şaşkınlığın koyu karanlığında el yordamı ile bir çıkış yolu aramakta ve büyük olasılıkla bir müddet kendisine eşlik edecek geleceğin fırtanalarından korkmaktadır. Bu, uzun ya da kısa sürebilir ama mutlaka İngilizler ve onlarla birlikte ülkelerindeki Avrupalılar ile Avrupa’daki İngiliz vatandaşlarının korkularını haklı gösterecek bir etki de bırakacaktır.
Bir arkadaşım bana geçen Cuma namazında, bir İngiliz güvenlik uzmanının İngiltere’nin kırsal kentlerinden birinde bulunan bir caminin vaizinin ilk saflarda yer aldığı cemaate yaptığı konuşmayı dinlediğini anlattı. Bu uzman; camiyi ana caddeye bakan girişinden ve farklı açılardan kontrol ettikten sonra caminin güvenli olduğunu söyleyerek cemaatin korkularını yatıştırmış ama Yeni Zelanda’nın Christchurch şehrindeki iki camide yaşananların burada tekrarlanmayacağını kesin bir şekilde söylemenin de mümkün olmadığını belirtmiş.
Daha sonra başka bir güvenlik uzmanının söz alarak cemaate bu tür saldırı durumlarında güvenlikleri için yapmaları gerekenler hakkında bilgi verdiğini de ekledi. Bir önceki Cuma gününde ise üst düzey bir polis memurunun camiyi ziyaret ettiğini ve cemaate yaptığı konuşmada herkesin terör ve aşırılığa karşı olduğunu söyleyerek “Birlikte onlara karşı duracağız” dediğini anlattı.
Daha sonra arkadaşım bana şu soruyu sordu:  Arap ve İslam şehirlerinde kilise, sinagog hatta bazen camiler gibi ibadet yerleri Müslüman olduğunu iddia eden aşırılık yanlısı grupların saldırılarına maruz kalsa acaba bu ülkelerin hükümetleri, karşı taraftakilerin korku duygularını azaltmak ve kendilerine güven aşılamak amacıyla bunun gibi önemli bir adım atar mıydı?
Geçmişte yaşanan ve gelecekte yaşanabileceklere, insanların içinde korku uyandıran birçok felakete rağmen ve her ne kadar dünyada insan aklının kabul edemeyeceği kadar korkunç görünse de umut ve insanların içindeki iyiliğin kazanacağı duygusunun üstün gelmesini sağlamak çok önemlidir.