İbrahim el-Muallim’in Dar el-Shorouk Yayınevi’nden gönderdiği Mısırlı meşhur yazarların kitaplarının kapaklarında bir gerçeği fark ettim. Tüm kitapların kapağında yazarın fotoğrafı vardı. Fotoğrafın şekli de aynıydı. Taha Hüseyin, Mustafa Lütfi Menfeluti ve Abbas Mahmud el-Akkad gibi yazarlar, fes, sarık ya da takke takıyordu.
Tevfik el-Hakim, Zeki Necip Mahmud ve Ahmed Lütfi es-Seyyid gibi yazarların fotoğrafı, başını sağ elinin avucuna koymuş, düşünen adam vaziyetinde yazarın kendisini temsil ediyor. Yazar, sıradan bir şahıs değil, düşünen bir adamdır. 20’inci yüzyıl Arap yazarlarının fotoğraflarını hatırlıyorsanız, hepsinin de bu şekilde poz verdiğini görürsünüz.
Çevresindeki ışığı kontrol etmek ya da karanlığı artırmak için fotoğraflar, stüdyo içerisinde çekilirdi. Her gün stüdyoya gidemezdiniz. Bunun için karakterinizi yansıtacak bir fotoğraf gerekliydi. Eğer bir düşünürseniz, usul ve yöntem değişmiyordu.
Fransız heykeltıraş Rodin, 1904 yılında ‘düşünen adam’ heykelini yaptığından beri düşünürlere taklit edecekleri bir model sundu. 1918 yılında Cibran Halil Cibran, heykeltıraşla tanıştığı Paris’te yaşıyordu ve fotoğraf çektirmek için stüdyoya giden ilk kişiydi. Daha sonra arkadaşı ve dostu Mihail Nuayme kendisini taklit etti. Düşünen adam resmi, fotoğraf sanatı gelişene kadar yayılmaya devam etti. Profesyonel görünmek için çenenizi bir sağa bir sola çeviren fotoğrafçının talimatlarına göre artık oturmanıza gerek yoktu.
Hayatta yazılarınızın yanında ya da kitaplarınızın kılıfında neredeyse tek bir fotoğraf yayınlanır ve sizinle birlikte insanların hafızasına girerdi. Ahmed Şevki’nin fotoğrafı da zihinlerimizde bu şekilde kaldı. Emîrü’ş-şuarâ’nın kısa boylu olduğunu daha sonra öğrendik. Cibran ya da Nuayme’nin boyunu da öğrenemedik. Çünkü diğer fotoğrafları da New York Parkı’nda oturarak çekilmişti. Ameen Rihani de aynı şekilde poz vermişti.
Aynı şekilde kâğıt da sıkıntılıydı. Fotoğrafın yayınlanması için fotoğraf olduğu gibi bakıra işlenirdi. Baskı işlemini kolaylaştırmak için bakır, tahtaya yapıştırılırdı. Her gazetenin matbaa raflarında muhafaza edilen bir fotoğraf arşivi bulunurdu. Editör bakıra, İmparator Wilhelm ise bir makama sahipti.
1960’lara kadar bazı gazetelerde durum, bu şekilde devam etti. Allah rahmet eylesin, meslektaşımız Edip Baki, Halep gazetelerinden birisini yayınlamak için gece geç vakitlere kadar uykusuz kaldı. Bu arada kendisine 14 yaşında bir kız çocuğun ölüm haberi ulaştı. Gazeteyi yenileyip değiştirmek istedi. Aklına haberi fotoğrafla birlikte yayınlamak geldi. Fotoğraf arşivini araştırdı ve genç bir kızın fotoğrafını buldu. Gazeteye arşivden bulduğu genç kızın fotoğrafını koydu ve uyumaya gitti.
Ertesi gün öğlen vakti, gazeteye gitti. Burada insanların toplandığını, gazete sahibinin ofisinin kalabalık olduğunu ve kapısının önünde polisin beklediğini gördü. Edip, ince ve nazik bir şekilde ne olduğunu sordu. Kendisine, “İngiltere Başkonsolosu, ölen kızın yerine Kraliçe Elizabeth’in fotoğrafının yayınlanmasını protesto etmeye geldi” şeklinde yanıt verildi.
TT
Düşünen adam
Daha fazla makale YAZARLAR
لم تشترك بعد
انشئ حساباً خاصاً بك لتحصل على أخبار مخصصة لك ولتتمتع بخاصية حفظ المقالات وتتلقى نشراتنا البريدية المتنوعة