Robert Ford
ABD'nin Eski Şam Büyükelçisi
TT

Cezayirliler şimdi özgürlük sonra da seçim istiyor

Cezayir sokaklarındaki protesto hareketlerinin üzerinden üç ay geçti. Bu hareketlerin barışçıl olmasına, Cumhurbaşkanı Abdülaziz Buteflika’yı devirerek 5’inci kez cumhurbaşkanlığını kazanmaktan alıkoymasına ve şu ana kadar Cezayir’in iç işlerine yabancı bir devletin müdahale etmediği gerçeğine rağmen ülke yine bir çıkmaza girdi. Açıkçası kendisine verilen rolün farkında olan geçici Cumhurbaşkanı Abdulkadir bin Salih gerçek otoritenin kaynağı olan Cezayir Genelkurmay Başkanı Ahmed Kayid Salih’in talimatlarını uyguluyor. Genelkurmay Başkanı, sokaktaki protesto hareketlerinin itirazlarına rağmen önümüzdeki 4 Temmuz’da cumhurbaşkanlığı seçimlerinin yapılmasında ısrarcı. Genelkurmay Başkanı Kayid Salih, 20 Mayıs’ta seçimle ilgili olarak açık ve net bir konuşma yaptı. Salih konuşmasında cumhurbaşkanlığı seçimlerinin zamanında yapılmaması halinde Cezayir’in tam bir felaketle karşı karşıya kalacağına dikkat çekti.
Siyasi rejim, Buteflika’nın gidişinden sonra geri dönmeye çalışıyor gibi. Buteflika’yı 5’inci dönem cumhurbaşkanlığı için destekleyen siyasi partiler 4 Temmuz’da cumhurbaşkanlığı seçimlerinin yapılması konusunda hemfikir gibi. Ulusal Kurtuluş Cephesi’nin lideri Buteflika’yı destekleme yanlışından dolayı geçen ay Cezayir halkından özür diledi. Ulusal Kurtuluş Cephesi, 21 Mayıs’ta Cezayir ordusuna ve 4 Temmuz’daki cumhurbaşkanlığı seçimlerin tam desteğini dile getirdi. Birkaç yıldır başbakanlık görevini yürüten ve şu an yolsuzluk suçlamalarıyla karşı karşıya kalan Ahmed Uyahya liderliğindeki Demokratik Ulusal Birlik Partisi ise ordunun görüşünü ve cumhurbaşkanlığı seçim kararını onayladı. Buteflika ve rejimin bazı tanıdık yüzleri, Cezayir’in siyasi sahnesinden ayrıldı. Fakat ordu ve siyasi müttefikleri Buteflika ve eski siyasetçilerin yerinde kalmaya devam ediyor. Yapılması beklenen cumhurbaşkanlığı seçimleri, bu göreve yeni bir simanın gelmesini sağlayabilir. Fakat bu seçimler, ülkenin yönetim sisteminde gerçek bir değişiklik meydana getirmeyecektir.
Cezayir protesto hareketi, bu politik oyunun farkında Cezayir halkı, geçen çeyrek asırda farklı siyasi partilerin aksine birçok seçimle şahit oldu. Geçmiş referandumlar ve seçimler herhangi bir sonuca götürmediğinden dolayı şu an halk sokaklarda. Aynı cumhurbaşkanı, aynı başbakanlar, aynı bakanlar kurulu üyeleri, aynı ekonomik sorunlar, aynı iskân krizi, aynı işsizlik oranları, aynı yolsuzluk düzeyleri, aynı zulüm ve aynı baskı var... 21 Mayıs’ta Vahran şehrindeki protesto yürüyüşünde bir öğrenci, Cezayir gazetelerinden birine “Aynı rejim aynı sonuçları doğuruyor” açıklamasında bulundu. Cezayir halk protestosunun bilinen bir lideri yok. Yine protesto hareketinin, Genelkurmay Başkanı Kayid Salih de dâhil tüm üst düzey yetkililerin hükümetten ayrılması dışında belirli bir programı bulunmuyor. Cezayir muhalefetinden bazı aydınlar, ordu ve halk hareketi arasında müzakere yapılmasını öneriyor. Muhalefet ve sivil toplum, yeni bir cumhurbaşkanı ya da ülkenin yeni başkanlık konseyiyle geçici hükümetin kurulmasını sağlayabilir. Yeni yönetim kadrolarında hemen reformlara başlayacak ve daha sonra da seçimleri yapacak bağımsız isimler bulunabilir. Fakat Genelkurmay Başkanı Kayid Salih, 20 Mayıs’ta bu öneriyi de reddetti.
Unutmamalıyız ki Cezayir’deki bazı belediyeler, halk hareketini destekliyor. Bir siyaset bilimci, 18 Mayıs’ta Cezayir televizyonunda 1500 belediyeden 400’ünün yeni cumhurbaşkanlığı seçimlerinin yapılmasına karşı çıktığını dile getirdi. Buna ek olarak Cezayir’de binlerce hâkim de halk protesto hareketine katıldı ve Cezayir seçim yasasına göre yapılması iddia edilen seçimlere destek olmama sözü verdi.
Abdulkadir bin Salih hükümeti ve Başbakan Nureddin Bedevi, seçim organizasyon komitesi oluşturmadı. Burada 74 Cezayir vatandaşının adaylığını açıkladığına ancak listede meşhur siyasi isimlerin yer almadığına işaret etmeliyiz. Zira politikacılar, aday oldukları zaman protesto hareketi tarafından sert eleştirilere maruz kalacağını çok iyi biliyor. Muhalif partiler ve sivil toplum, 4 Temmuz’da cumhurbaşkanlığı seçimlerinin yapılmasının imkânsız olduğu konusunda hemfikir.
1995-1997 yılları arasında Cezayir’de çalıştım. Söz konusu dönemde hükümet ve ordu seçim yapmakta ısrar ederken Cezayir muhalefeti ise seçimlerin yapılmasının imkânsız olduğunu savunuyordu. O seçimler, belediyelerin ve hâkimlerin seçimlere karşı çıkmasından değil, aksine terör gruplarının seçim sürecine katılan herkese suikast yapacağını açıklaması nedeniyle zorlu ve sıkıntılıydı. Gerçekten terör grupları, çok sayıda hâkime ve seçim gözetmenine suikast düzenledi. Neyse ki Cezayir şu an bu tarz şiddet eylemleriyle karşı karşıya değil. Protesto hareketi, şiddet eylemlerinden kaçınmak, barışçıl gösteriler düzenlemek, sokaklarda ve yollarda durumu kontrol eden polislerle güzel ilişkiyi muhafaza etmek için son derece dikkatli davranıyor. Fakat bu demek değildir ki Cezayirliler düzenlenmesi halinde gelecek seçimlerde oy kullanacak. Zira önde gelen birçok Cezayirli isim, Genelkurmay Başkanı Kayid Salih ve ordusunun 4 Temmuz’da seçimlerin yapılması konusunda ısrar etmesi halinde ülkenin yeni bir krizle karşı karşıya kalacağına dikkat çekti. Cezayir halkının çoğunluğunun seçimleri boykot etmesi bekleniyor. Dolayısıyla yeni cumhurbaşkanı, meşruiyeti ya da gerekli halk desteğini elde edemeyecek. Cumhurbaşkanı, ordunun saldırısına ya da rejim değişikliği girişimine meydan okuma yetkisine sahip olamayacak. Bu nedenle ordu ve müttefikleri, ne pahasına olursa olsun bu seçimleri yapmaya özen gösteriyor.
Irak, Suriye ya da Cezayir’de seçimler aracılığıyla mevcut krizleri çözebileceklerini düşünen bazı Batılı şahsiyetlerin, Cezayir halkının “Acele işe şeytan karışır” atasözünü yansıtan mevcut tutum hakkında ne düşündüklerini öğrenmeye yoğunlaşmaları gerekiyor. Bazen herhangi bir halk için özgürlük ve demokrasi istediğiniz zaman boş yere seçimler yapılmadan önce rejimi düzeltmek için yavaş hareket etmeniz ve beklemeniz gerekir.  
*Şarku’l Avsat’a Özel