Geçen hafta, korku dolu bir anda kendimizi bölgede yeni bir tehlikeli kriz karşısında bulduk. Belki de Yemen’in güneyinde daha şiddetli bir iç savaş başlıyor. Bu iç savaş 10 yıl sürebilir. Bu büyük anda tüm tarafların akıllı hareket etmesiyle iç savaştan kaçınıldığını görüyoruz. En azından şu an kriz bitti. Herkes, daimi çözümleri araştırmak için Cidde’ye gidiyor. Güney Geçiş Konseyi, açıklamalarda bulunarak devlet kurumlarını ele geçirmekten vazgeçti. Konsey yaptığı açıklamalarda Birleşmiş Milletler'in (BM) oluşturduğu biçimde meşru Yemen hükümetini kabul ettiğini duyurdu.
Aslında Güney Geçiş Konseyi, Suudilere güven verdi ve Birleşik Arap Emirliği’ni (BAE) büyük bir mahcubiyetten kurtardı. Daha da önemlisi Konsey kendini, halkını, güneydeki vatandaşları ve tüm bölgeyi -nedenlerine bakılmaksızın- söz konusu kararın yol açabileceği felaket sonuçlardan kurtardı.
Fakat tartışmalar doğal olarak durmayacak. Şarku’l Avsat gazetesinde Dr. Muhammed Rumeyhi ile Independent Arabia gazetesinde Dr. Saad el-Acmi mevcut anlaşmazlıkla ilgili makalelerini okudum. Kısacası, görüşleri uygun değil. Zira Rumeyhi ve Acmi, güneyin bağımsız olmasının en ideal çözüm olduğunu düşünüyor. Aynı şekilde Suudi aydınlar da Suudi Arabistan’ın çıkarının tek bir Yemen’de değil de iki ya da üç Yemen’de olduğuna inanıyor. Nitekim Cumhurbaşkanı Ali Abdullah Salih rejiminin 20 yıl yönettiği Yemen'deki tecrübe, Suudi Arabistan için zorlu ve eziyetli bir süreçti.
Kuveytli iki aydın arkadaşa devletlerin yapısıyla oynamak tehlikelidir. BM tarafından tanınan bir devletten meşruiyeti kaldırmanın ve bu devleti parçalamanın tüm bölge ülkelerini tehdit edeceğini söylemek istiyorum. Kuveyt de bu ülkeler arasında yer alıyor. Çünkü yasal olmayan ayrılığı kabul etmek, yasal olmayan ilhakla tamamen eşdeğerdir.
Ben, bağımsız bir devlet isteyen güneylilerin hakkına ve güney cumhuriyetinin kurulmasına asla karşı değilim. Ancak bunu ya Yemen devletiyle uzlaşarak ya da BM aracılığıyla meşru ve yasal yollarla gerçekleştirmeliler. İşte o zaman hepimiz güneyi bir devlet olarak kabul edeceğiz.
Birçok kimse, Güney Yemen’in aslında meşru bir devlet olduğunu dile getiriyor. Güney Yemen’in meşru bir devlet olduğu yakın geçmişte doğruydu. Onlar, bu ayrılığı BM mahkemesinde tasdik ettirebilir. O zaman onlara karşı çıkacak herhangi bir devlet olmayacaktır. Karşı çıkan bir devlet olursa da o devletin tutumunun bir değeri olmayacaktır. Aynı zamanda karşı çıkan devlet, güneylileri bu haktan da mahrum bırakamayacaktır. Önümüzdeki günleri tarihten, tarihteki devletten ve bu devletin tarihi köklerinden konuşarak geçirebiliriz. Bunun hiçbir kıymeti yok. Hiçbiriniz güneylilerin tek bir adam üzerinde anlaştıklarına asla inanmıyor. Hatta hiçbiriniz, ittifak içinde olanların bile devletin ismi, liderleri ve rejimi hakkında görüş birliğine sahip olduğunu düşünmüyor. Güneyde popülizmden destek alarak liderliğini ilan etmek için rekabet eden siyasi liderler mevcut. Güneyde kabile ve bölgecilik anlamında çelişkili oluşumlar mevcut. Ayrıca güneyde siyasi liderler, ağalar, sultanlar ve tüccarlar var. Hepsinin de yönetimde gözü var.
Allah, beklenmedik olayların şerrinden Yemen’i korusun. Grupların Cidde’de bir araya gelerek devlet içerisindeki ilişkilerin doğası noktasında anlaşmalarını, bağımsızlık konusunu daha sonraya bırakmalarını ya da bu konuda New York’ta mahkemeye başvurmalarını umuyoruz.
TT
Güneyliler ve Cidde Konferansı
Daha fazla makale YAZARLAR
لم تشترك بعد
انشئ حساباً خاصاً بك لتحصل على أخبار مخصصة لك ولتتمتع بخاصية حفظ المقالات وتتلقى نشراتنا البريدية المتنوعة