​Resul Tosun
Gazeteci Yazar
TT

Davutoğlu’nun parti kurma serüveni

İhraç kararı alınmadan önce partiden fiilen kopmuş olan Davutoğlu’nun istifası geç kalmış ama doğru bir karardır.
AK Parti hükümetlerinde danışmanlık, bakanlık ve başbakanlık yapmış birinin görevi dönemiyle ilgili aşağılayıcı eleştirilerin aynı zamanda partiye ve genel başkanına yapılmış olduğu kanaatindeyim.
Siyasi ayrılık sebebiyle itibar suikastı yapılmasını da doğru bulmuyorum.
***
Siyaset bazı iyi insanların ayağının kaymasına sebep olan bir alandır. Ayağı kayanların sonuncusu maalesef Davutoğlu’dur.
Davutoğlu İslami camia içinde yetişmiş en kaliteli ilim ve fikir adamlarından biridir. Ama siyaseti okuyamaması sebebiyle bugün çok sert eleştirilere maruz kalmaktadır.
Siyaseti okuyamadığı için maalesef ilmi ve fikri tarafı da görülmez hale gelmiştir.
Siyaset böyle bir alandır.
Daha önce yazdığım gibi Davutoğlu’na yazık olmuştur.
Başbakanlıktan ayrıldıktan sonra sessizliğini korusaydı ve bir ilim/fikir adamı olarak görüşlerini lisan-ı münasiple kamuoyuna duyursaydı, saygınlığını koruyacak fikirleriyle yine hizmetine devam edecekti.
Oysa şimdi fikirlerine de itibar edilmeyen bir insan konumuna düşmüştür.
***
Parti kurmaya gelince. Elbette bu konuda hiçbir yasal engel yoktur ve parti kurmak her vatandaş gibi onun da hakkıdır.
Ancak Davutoğlu’nun, siyasi boşluğun bulunmadığı bir ortamda, üstelik bir fikir adamı olarak kendi partisine karşı geliştirdiği muhalefet diliyle başarı elde edemeyeceğini görememesi şaşırtıcıdır.
Türkiye’nin sorunları ve çözüm odaklı projelerden bahsetmeyip, sadece AK Parti’yi eleştirerek çıkılan yolun daha başında kaybedildiğinin neden farkında değildir?
Halbuki benzer çıkışların akamete uğradığını biliyor olması lazım.
***
Mesela CHP ile girdiği seçimlerde Bülent Ecevit en yüksek oyu (yüzde 41) almış olmasına rağmen, partisinden ayrılıp DSP diye bir parti kurduğunda eski desteği bulamamıştır.
DSP sadece 1999’da ABD’nin Öcalan’ı teslim etmesi sebebiyle yüzde 21 gibi bir oy almış, ama 2002 seçimlerinde yüzde bire düşmüştür! Oysa kendisi CHP’nin en başarılı genel başkanıydı ve CHP’liler de onu seviyordu. Ama seçmen CHP varken DSP’ye oy vermedi!
Fikir adamı kimliğiyle parti tabanının tutacağına inanıyorlarsa, bu konuda da yanılıyorlar. Camiamızın üstadı kabul edilen Sezai Karakoç’un bir partisi yok mu? Var. Siyasetteki ağırlığı nedir?
Kaldı ki Davutoğlu önemli bir fikir adamıdır ama Karakoç’un yanında ancak çırak sayılır!
Ciddi çözüm önerileriyle meydana çıksa dahi vatandaş nezdinde sorunları çözebileceği kanaati oluşmayınca ciddi fikirlerin de pek faydası olmuyor. 
Mesela Besim Tibuk Liberal Parti’nin genel başkanı iken son derece orijinal ve mantıklı öneriler getiriyor ve fikirlerini ustaca anlatıyordu. Ama millet Erdoğan’da gördüğü ışığı onda göremedi.
Sonuçta Besim Bey örnek bir tavır sergileyerek genel başkanlıktan istifa etti.
***
AK Parti’nin kuruluş vetiresini gerekçe gösterenler de yanılıyorlar. AK Parti kurulmadan önce toplumda Erdoğan ne zaman parti kuracak diye büyük bir beklenti vardı. Çünkü Erdoğan İBB başkanlığında liyakatini ispat emiş ve böylece gönüllere taht kurmuştu.
Şu anda ne Babacan’ın ne de Davutoğlu’nun kuracağı muhtemel partiler böyle bir beklentiye muhataptır.
Her ikisi de Erdoğan’ın gölgesinde siyaset yapabilmişlerdir!
***
Bu bağlamda Davutoğlu’nun kuracağı partinin de hiçbir açıdan başarılı olma ihtimali yoktur.
Parti kurmak kolaydır, ancak onu yaşatmak öyle zannedildiği gibi kolay değildir.
Benzer şekilde kurulan nice parti bir iki sene içinde sadece ekonomik sıkıntılar sebebiyle kapılarına kendileri kilit vurmuştur.
Davutoğlu güzel konuşur, güzel şeyler anlatabilir, ama partisini bir iki sene içinde karşılaşacağı problemleri görünce girdiği yolun ne denli zor bir yol olduğunu da görecektir.
***
Dolayısıyla benden dost tavsiyesi, zararın neresinden dönülürse kardır. Bence parti kurma işinden vazgeçip, siyasi söylemleri de bir kenara bırakarak camia içinde “fikirleriyle ağırlığı olan Davutoğlu’na dönmesi” hem kendisinin hem toplumun huzuru için daha faydalı olacaktır.
Ayrıca kurulacak partilere en fazla Erdoğan’ı yıpratmak isteyen emperyalist güçler sevinecektir.
Davutoğlu istemese de emperyalist çevreler onun hareketini destekleyecek ve teşvik edecektir ki bu da kendi bilgisi ve rızası olmasa da emperyalistlerin ekmeğine yağ sürmek demektir.
İstifa toplantısını canlı yayınlayan kanallara bakarsa, bunu net olarak kendisi de anlayacaktır!