​Resul Tosun
Gazeteci Yazar
TT

Hakk galip gelir Hakk’a galip gelinmez!

Türkiye’ye uzaktan kumandalı iki terör örgütü musallat edildi. PKK ve FETÖ.
Hedef sadece Türkiye değil bölgeyi yeniden düzenlemekti.
Bölgede ciddiye alınacak başka devlet olmadığı için de bu iki örgüt öncelikli olarak Türkiye’ye musallat edildi.
Hedef Türkiye, Irak, İran ve Suriye’den kopartılacak toprak parçalarıyla İsrail’in güvenliğini temin etmekti!
Fikir babalığını İsrail’in yaptığı ABD ve Avrupa’nın desteklediği PKK eliyle gerçekleştirilmek istenen yarım asırlık bu sinsi plan Erdoğan liderliğindeki Türkiye sayesinde yer ile yeksan oldu.
Barış Pınarı Harekâtı kısa zamanda çok az bir maliyetle dünyadaki denklemleri/dengeleri alt üst etti!
***
Fakat PYD/PKK bitmedi. ABD, PYD’yi korumaya ve kollamaya devam ediyor, kırmızı bültenle aranan teröristleri Beyaz Saray’a davet ediyor, Suriye petrollerini ödül olarak vereceğini vadediyor.
Rusya da teröristlerle alenen resmi görüşme yaparak adeta onları meşrulaştırıyor.
Yani ittifak yapmış olsa da Türkiye, ABD ve Rusya’ya güvenemeyeceği gerçeğiyle karşı karşıyadır.
Ancak Türkiye tavrını gayet net koyduğu için desteklemekten vazgeçmemiş olsalar da hem Rusya hem ABD’ye PYD/PKK’ya karşı tavizsiz olduğunu göstermiş ve ikna etmiş oldu!
Yapılan iki mutabakat ile güvenli bölge hedefini tahakkuk ettirmiş oldu!
***
Fakat ne ABD ne Avrupa PYD/PKK ve FETÖ’yü desteklemekten vazgeçmediler. Aksine desteklerini artırdılar.
Bu iki terör örgütünü desteklemek için tüm dünya birlik oldu.
Ayrıca Türkiye içindeki ve dışındaki maşalar bu iki örgütü savunmakta yarışır oldular.
Güneydoğu’yu ‘vadedilmiş topraklar’ ilan eden PKK’nın siyasi uzantısı maalesef TBMM’de bile temsil edilip zehirlerini saçmayı sürdürürken, ana muhalefet partisi de FETÖ’nün söylemleriyle iktidara yükleniyor, PYD’nin terör örgütü olmadığını söyleyerek teröristlerle ağız birliği ediyor!
Allah’dan ülkede siyasi istikrarı temin eden başkanlık sistemi ve başında Erdoğan gibi yerli milli ve oyunları görebilen kararlı bir lider var da bunların hepsini göğüsleyip püskürtebiliyor.
***
İktidar hükümetiyle ve ordusuyla bir taraftan güvenliğimizi ve bölgenin istikrarını tehdit eden şer güçlerle mücadele ederken öte yandan sivil toplum örgütlerimiz ve TİKA gibi yerli kurum ve kuruluşlar terör örgütlerine karşı tam anlamıyla bir kamu diplomasisi yürüterek Türkiye’nin haklı davasını dünyaya duyurmaya çalışıyorlar.
Mesela medyada fazlaca yer almayan fevkalade önemli bir toplantıyı Diyanet İşleri Başkanlığı (DİB) yaparak dünyayı terör örgütlerine karşı ciddi şekilde uyarmıştır.
19-22 Ekim tarihleri arasında yapılan III. Afrika Müslüman Dini Liderler Zirvesi’yle 51 ülkeden; Bakan, Diyanet İşleri Başkanı, Dini İdare Başkanı, Baş Müftü, akademisyen, gibi dini kurum-kuruluş temsilcileri katılmıştır.
Bu zirve ile DİB hem sahih İslam konusunda ciddi uyarıların gündeme taşınmasına ev sahipliği yapmış hem de dini kullanan örgütlere karşı hassasiyet oluşmasına yönelik tespitleri sonuç bildirgesine yansıtarak önemli bir misyon ifa etmiştir.
***
Mesela sonuç bildirgesinin 14. Maddesi aynen şöyledir:
“İslam coğrafyasında ortaya çıkan ve İslam’ın muazzez kavramlarını istismar ederek şiddet ve terör uygulayan Boko Haram, eş-Şebab, DEAŞ ve benzeri örgütlerin arkasında kirli çıkar ilişkilerinin, sinsi küresel yapıların olduğu izahtan varestedir.
Bu bağlamda, İslam’ın hak, hakikat, rahmet ve merhamet ilkeleri, medeniyetimizin ilim, hikmet, ahlak, hukuk mefkûresi yeni nesillere iyi anlatılmalı ve öğretilmelidir.
Aynı şekilde, zahirî, parçacı, ayrıştırıcı ve tekfir edici yorumlarla geliştirilen ve İslam’ın rahmet dini olduğu gerçeğini göz ardı eden anlayışlara karşı İslam dünyası daha dikkatli olmalıdır.”
15. madde ise şöyledir;
“Gerçek yüzünü gizleyerek sevgi, müsamaha, kardeşlik gibi kavramlarla sempati oluşturup meşruiyet kazanmaya çalışan ama gerçekte yaşadığı topluma ve Müslümanlara ihanet etmekten ve her türlü kötülüğü yapmaktan çekinmeyen FETÖ terör örgütü, 15 Temmuz 2016 tarihinde Türkiye’de giriştiği hain darbe teşebbüsüyle ifşa olmuştur.
Allah ve Peygamber tasavvurunu, İslamî kavramları, insani ve vicdani değerleri tahrif ve tahrip eden bu din istismarcısı terör örgütü hem İslam dini için hem de yeryüzündeki bütün Müslüman varlığı için küresel bir tehdit ve musibettir.
Bugün özellikle Afrikalı Müslümanları hedef kitle olarak seçip yapılanmasını devam ettirmeye çalışan FETÖ terör örgütüne karşı dikkatli ve duyarlı olunmalı, propagandalarına asla itibar edilmemelidir.
Bu konuda, bütün Müslümanların bilinçli ve özverili bir biçimde işbirliği yapmaları ve mücadeleye devam etmeleri önemlidir.”

***
DİB bu organizasyonu ile hem sahih İslam’a vurgu yapmış hem istismarcıları ifşa etmiş hem de Afrika gibi büyük bir kıtayı uyararak tarihi görevini ifa etmiştir.
Evet, Türkiye hükümeti siyasetini belirlemiş ordusu silahlı teröristlere gereken cevabı vermiş Diyanet’i de bu arada sesiz sakin üzerine düşeni görevi ifa ederek tarihe not düşmüştür.
Bütün dünya artık görmüştür ki Türkiye eski Türkiye değildir. Emperyalist güçlerin baskısına boyun eğemeyen, ülkesinin ve bölgesinin çıkarlarını önceleyen kararlarını kendisi alıp uygulayan ve haklılığını dünyaya kabul ettiren bir Türkiye vardır.
Dünya bugünlerde Türkiye’nin takip ettiği politikalarla ‘Hakk galip gelir Hakk’a galip gelinmez’ düsturunun tahakkuk ettiği günler yaşıyor!