“İstifa mektubu cebimde” bu sözler Irak Başbakanı Adil Abdulmehdi’ye ait. Irak'ta siyasi arenaya giren politikacılar için siyasi sigorta poliçesi.
Abdulmehdi, Irak’ta Şii köktendinci partilerin dördüncü Başbakanı. Tabii Liberal Şii İyad Allavi’yi saymaz ve Abdulmehdi’nin eski Marksist geçmişini görmezden gelirsek.
Her ne kadar kendisini bağımsız gibi takdim etmeye çalışsa da Abdulmehdi'nin Yüksek İslam Konseyi ve Hikmet Akımı ile yakın irtibatını biliyoruz.
Bağdatlı aristokrat bir ailenin saygın bir akademisyeninin kendini bu şekilde bağımsız olarak tanıtmaya çalışması alçakgönüllülük, siyasetten imtina etmek veya kişisel bağımsızlık ile açıklanabilir. Ancak ekim ayında başlayan ve bölümleri yazılmaya devam eden Irak’taki halk ayaklanmaları Irak'taki politik yüzlerin birçoğunu perişan etti.
Abdulmehdi’nin, gösterilerin büyümesinin ardından, İran'a bağlı milislerin liderlerinin edepsizliklerine ve yaptığı açıklamalara kıyasla düşük tansiyonda açıklamalar yapmasına rağmen, yönetime geldiği günlerden daha az masum olduğu ortaya çıktı.
Abdulmehdi, sadece kendi hükümetine karşı değil İran’a bağlı partilerin Irak’ı yönetmeye başlamasından bu yana ortaya çıkan siyasi duruma karşı olan halk ayaklanmalarını hafife aldı.
Yolsuzluk ve işsizliğe karşı yapılan protesto gösterileri ekim ayında başladığı sırada Abdulmehdi, insanlara televizyondan okumak üzere istifa mektubunu hazırlamıştı. Ancak, Irak’taki İran’a bağlı grupların baskıları sebebiyle istifa mektubunu okuyamadı.
Kasım Süleymani, Abdulmehdi hükümetinin düşmemesi için şahsi olarak çaba gösterdi.
Resmi rakamlara göre 1-6 Ekim tarihleri arasındaki ilk protesto dalgasında en az 157 kişi öldü. Göstericilerin çoğu Bağdat’ta gerçek mermi ile öldürüldü.
Abdulmehdi şimdi istifa etmesi İranlı grupların istemediği bir şey. Bu durum, Lübnan Başbakanı Saad Hariri'nin istifasında olduğu gibi Irak'ın siyasal anlamda hasta olan bedenine panzehir olmayacak. Hariri’nin istifası Lübnan halkının öfkesini dindirmede de başarısız olmuştu.
Problem, siyasi sistemin ve Irak ve Lübnan yöneticilerinin anlayışında yatıyor. Buradaki ve oradaki insanlar bu üzücü gerçeğin farkındalar. Lübnan’da insanlar “Hepiniz hepiniz demek!” şeklinde slogan atarken, Irak’ta: “Hepiniz hırsızsınız” şeklinde slogan atıyorlar.
İhtiyaç duyulan kıymetli, murad edilen ise pahalıdır.
Irak'ta ve Lübnan'da insanlar tam anlamıyla canlarını ve mallarını feda ediyorlar, ne yazık ki bu Irak'ta çok daha fazla oluyor.
Bağdat ve Beyrut hükümdarları krizin özünü tanımayacak ve halkın öfkesinin kaynağını görmeyeceklerdir.
Çünkü ehemmiyetsiz şeyler ve formaliteler onların dikkatlerini dağıtıyorlar. İnsanlar tüm fedakarlıklarına rağmen tünelin sonunda bir ışık görmüyorlar. Ama korkunç ve destansı bir şiirsel sahnede eylemlerine devam ediyorlar. Allah kendisinden yardım istenilendir.
TT
Abdulmehdi'nin istifası: Bıçak kemiğe dayandı!
Daha fazla makale YAZARLAR
لم تشترك بعد
انشئ حساباً خاصاً بك لتحصل على أخبار مخصصة لك ولتتمتع بخاصية حفظ المقالات وتتلقى نشراتنا البريدية المتنوعة