​Resul Tosun
Gazeteci Yazar
TT

​Mavi Vatan’a kurulan tuzak

İslam Âlemi’nin sürekli kendi güdümünde olmasını hedefleyen emperyalist güçlerin Akdeniz’in doğusunda kurdukları tuzak bozuluyor.
Mavi Vatan diye isimlendirilen Akdeniz’e en uzun sahili bulunan Türkiye bu tuzak ile güneyden kuşatılmaya ve haklarından mahrum bırakılmaya yönelik planlara maruz kalmıştır.
Bu planın ilk etabı emperyalist güçlerin bir oldu bitti ile Kıbrıs Rum kesimini bütün adanın temsilcisi olarak AB’ye kabul etmeleriyle start aldı.
Oysa Kıbrıs Türk ve Rumlardan oluşan iki cemaatin bulunduğu ve eşit haklara sahip olduğu bir adadır.
Rum kesimi üstelik AB ilkelerine ve kurallarına aykırı olarak kabul edilmiştir.
Bu adım ile emperyalist güçler Kıbrıs Türklerinin haklarını açıkça ihlal etmiştir!
Türkiye, Kıbrıs’ın üç garantör devletinden biri olarak Kıbrıs Türklerinin hukukunu koruma bağlamında bu oyuna şiddetle muhalefet etmiştir.
Sorunun çözülmesi için 2004 yılında Annan Planı’nı Türk tarafı kabul etmiş Rum tarafı ise veto ederek masadan kaçmıştır.
İkinci adım olarak da Kıbrıs Rum kesimi Kıbrıs’ın çevresindeki doğalgaz ve petrol arama işini Türk kesimini yok sayarak tek başına yürütmeye kalkışmış ve Yunanistan ve Mısır ile hem Türkiye’yi güneyden kuşatacak hem de Kıbrıs Türklerini haklarından mahrum bırakacak bir anlaşma imzalamıştır.
Bu anlaşma ile hem Kıbrıs Türk kesimi haklarından mahrum bırakılmakta, hem Türkiye mavi vatandan uzaklaştırılmakta hem Libya’nın deniz alanları işgal edilmekte hem de Mısır’ın 7 bin kilometrekarelik alanı Yunan’a peşkeş çekilmektedir.
Kıbrıs Rum kesimi uluslararası şirketlere bölgede hidrokarbon arama anlaşmaları yapmış ve emperyalist güçler arama işlemine başlamıştır.
İşte bu bağlamda Türkiye hem bu kuşatma eylemini kırmak hem de garantör devlet olarak Kıbrıs Türklerinin hukuku korumak için adanın dört bir yanında arama gemileri göndermiş deniz kuvvetleriyle de bu gemileri korumaya almıştır.
Türkiye’nin bu kararlılığını gören kimi şirkeler bölgeden uzaklaşmış ama Kıbrıs Rum Kesimi gerek AB’yi gerek bölgedeki şürekasını imdada çağırarak direnmeye başlamıştır.
AB, ABD, İsrail, Rusya ve Mısır Türkiye’ye karşı Rum kesiminin yanında yer almışlardır.
Türkiye bir adım daha atarak hem bu kuşatmayı kırmış ve emperyalist oyunu bozmuş hem de Libya ve Mısır’ın menfaatine koruma altına almıştır.
Türkiye ile Libya’nın meşru hükümeti arasında 27 Kasım 2019 tarihinde ‘Deniz Yetki Alanlarının Sınırlandırılması’ anlaşması imzalanmıştır.
Bu anlaşma ile bölgedeki dengeler alt üst olmuş ve emperyalist tuzak bozulmuştur.
Bu anlaşma ile Türkiye Libya ile denizden komşu olmuş, Türkiye’nin kuşatılması planı bozulmuş ve Rum kesiminin planları Türkiye’nin onayına muhtaç hale gelmiştir.
Bu anlaşma Türkiye ve Libya’nın haklarını koruyan bir anlaşma olmasının yanı sıra darbeci Sisi’nin Yunanistan’a bıraktığı 7 bin kilometrekarelik deniz alanını da Mısır’a iade etmektedir.
 Bu anlaşma ile bölgenin gaz ve petrolünü Akdeniz üzerinden Avrupa’ya göndermek için düşünülen boru hattının işlerliği artık Türkiye’nin onayına bağlı hale gelmiştir.
Anlaşma meclisten geçmiş cumhurbaşkanı imzalamış ve tescil için BM’ye gönderilmiş ve yürürlüğe girmiştir.
Türkiye hem alanda hem de masada gerekeni yapmış ve emperyalist projeyi tıpkı Barış Pınarı’nda bozduğu gibi burada da bozmuştur.
Artık uyuyan dev Türkiye uyanmış ve bölgede emperyalizmin planlarını işlemez hale getirmiştir.
İşin garibi emperyalizmin ileri karakolu olan İsrail, bölgenin hukukunu koruyan bu anlaşmaya karşı Yunanistan’ın yanında olduğunu ilan ederken anlaşmadan faydalanan üçüncü ülke olan Mısır yönetiminin İsrail ile birlikte hareket etmesidir!
Emperyalizmin kuklası olmak böyle bir şey işte!