Sevsen Şair
TT

Kurbanlar Savaşı

İran’ın tacizlerine uzun süredir ses çıkarmayan ABD, General Kasım Süleymani’yi öldürerek İran’a güçlü bir darbe vurmuş oldu.
Süleymani, kendilerini manevi olarak Ayetullah Hamaney’e bağlı gören Irak, Suriye, Lübnan ve Yemen’deki İran yanlısı Şii Arap milislerin komutanıydı. Lübnan’dan Irak’a geldiğinde tasfiye edildi.
Bugünden itibaren bölgede tansiyonun yükseleceği aşikâr, ancak olaylar İran topraklarında veya İran ordularıyla değil, Arap topraklarında ve İran'ın Bağdat’taki ABD Büyükelçiliği saldırılarında olduğu gibi Arapları kurban olarak topun ağzına sürmesiyle gelişecek.  Peki, Araplar içinde bulunduğumuz aşamanın öneminin farkına varıp geri mi çekilecekler? yoksa intihar eden balinalar gibi, gönüllü olarak kendilerini ABD-İran vekalet savaşlarının sahillerine mi vuracaklar?
Bağdat'taki Amerikan büyükelçiliği baskını, İran yanlısı Arap fedailerin önümüzdeki aşamada, ön saflara sürüleceğini, savaşın kurbanları ve yakıtı olacaklarını gösterdi. Özellikle İran’ın ABD Başkanı Donald Trump’un seçimi kaybedeceği yönündeki beklentileri yavaş yavaş tükenirken, olayların bu yönde seyredeceği öngörülebilir.
Görünen o ki İran’ı, geçtiğimiz yılın benzeri bir beş yıl daha kuraklık bekliyor. Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani’nin itirafıyla İran geçen yıl 200 milyar dolar zarar etmişti, peki Trump başkanlığa yeniden seçilirse önümüzdeki beş yılda kayıpları ne ölçüde olacak?
İran rejimi için ikinci acil mesele ise seçimlerin yaklaşıyor olması, Dini Lider Ayetullah Hamaney, bu kritik süreçte özel kurumunun dışındaki birinin başkan olmaması yönünde hazırlıklarını yapıyor.
Eski Cumhurbaşkanı adayı Mehdi Kerrubi’nin ifadesiyle, Hamaney şimdiden seçimleri dizayn etmiş durumda. İran gelecek ay parlamento seçimlerine hazırlanıyor, 2021 yılında ise cumhurbaşkanlığı seçimleri gerçekleşecek. Önümüzdeki ay düzenlenmesi beklenen seçimler, ABD yaptırımları ve halk gösterilerinin gölgesinde yapılacak, İran rejimi, gösterileri bastırmak için 1500 kişiyi öldürdü, 1000’den fazla kişinin de seçimlerdeki adaylığını reddetti.
Bu zorlu süreç, rejimin insanların gönlünü kazanması ve sadakatlerini güçlendirmesi gereken bir döneme işaret ediyor. İran yönetimi, yaptırımların gölgesi altındayken ve protestoları şiddet kullanarak bastırmışken, halkın da şikâyetlerinin arttığı düşünülürse yeni bir savaş başlatamaz. Dolayısıyla Kasım Süleymani suikastına yanıt vererek, halk üzerindeki baskıyı arttırmak istemez.
Bu nedenle Ayetullah Hamaney’in, ülkedeki parlamento ve cumhurbaşkanlığı seçimlerinin sonuçlarını netleştirinceye kadar, İran yanlısı Arapları, bir vekâlet savaşının kurbanları olarak öne sürmesi kuvvetle muhtemeldir. 
Irak, Lübnan, Yemen ve Suriye'de ‘devlet’ mekanizmasının çöktüğü bilinen bir gerçek, bu ülkelerde ne hükümet, ne meclis ne de ordu kalmış durumda. İran rejimi doğrudan ya da dolaylı yollardan bu durumun baş müsebbibidir, yöneticileri ayartarak ya da korkutarak, taraftarlarına verdiği silah, eğitim ve maddi desteklerle bu Arap ülkelerinin yönetimlerini ele geçirmeyi başarmıştır. Şimdi dilerseler bu ülkeleri cehenneme çevirebilirler. İran bu dört ülkede ciddi anlamda silah yığmış durumda, bu ülkelerde silah kaçakçılığı hala aktif, yani silahlar tükendikçe yenileri gelecektir. İran uzun süreli bir savaş başlatırsa, dini bir savaş verdiklerini dolayısıyla cennete gideceklerini düşünen bu bir avuç saf Arapı kullanmaktan çekinmeyecektir.
ABD büyükelçiliğini kuşatan sıradan Iraklıların coşkusunun aşırı olduğu açıktı, çünkü gerçekten de Büyük Şeytan’a karşı mücadele verdiklerini düşünüyordular. Cepleri İran parasıyla dolu olan Gazali, Mühendis ve Amiri’nin öncülüğünde, fakir adamlar ve kadınlar cennet özlemiyle kuşatmaya katıldılar, DEAŞ’ın gençleri kandırması gibi onlar da kandırılmıştılar.
İronik olan ise, Arap topraklarında konuşlandırılan İran cephaneliğinin büyüklüğü, depolama yerleri, ekipman sayısı ve liderlerinin hareketlerinin Amerikalılar tarafından yakından takip ediliyor olmasıdır.
Kasım Süleymani’nin suikastındaki yüksek isabet de bu bilginin doğruluğunu kanıtlar nitelikte. İran son dönemlerde karıncaların stoklarını taşıması gibi, bölgedeki silahlarını ABD’nin gözleri önünde yer değiştirdi. Bu taşınmanın ardından İran daha da cüretkâr olmaya başlamıştı ki, pençelerinin sökülme vakti geldiği anlaşıldı ve bölgedeki dengeler tekrar değişti. Saddam Hüseyin’in aptallıkları nasıl sonunu getirdiyse ve cephanelikleri yok edildiyse şimdi de İran’a sıra geldi. Ancak İran rejimi Saddam rejiminden daha akıllıdır, İran uzun süredir kurbanlıklarını hazırlamış durumda ki böylelikle kendi ordusunu ve kurumlarını kurtarabilmesi mümkün olacaktır.
Muhtemel bir savaşta vekillerini öne sürecek ve yıpratma taktiklerine başvuracaktır. Savaşın sonuçsuz olduğunu gördüğünde ise varlığını korumak için tavizler verecektir. O zamana kadar İran, Irak, Lübnan, Yemen ve Suriye’de Hamaney’in velayetine iman eden bütün Arapları feda etmekten çekinmeyecektir.