Hamad Macid
TT

İran'ın sızma girişimleri

Hamas ve Filistinli direniş örgütlerinin General Kasım Süleymani’nin ardından sergiledikleri tutum utanç vericiydi. Bu liderler, İran’dan aldıkları askeri ve mali destek karşısında sembolik bir taziye yayınlamakla yetinmediler, Filistin’de taziye çadırları açtılar, protesto gösterileri düzenliyerek, İran’a heyet üstüne heyet gönderdiler. Böylelikle Süleymani’nin Suriyeli, Iraklı, Lübnanlı ve Yemenli kardeşlerine karşı yaptığı korkunç katliamları da yok saymış oldular.
Hamas’ın açıklamasının utanç verici tarafı, İsrail gibi ırkçı bir işgale direnirken, dört Arap ülkesini (Irak, Suriye, Yemen, Lübnan) vahşice işgal eden ırkçı İran müdahalesine sessiz kalınmış olmasıdır. Hamas, yüzbinlerce Yemenli, Suriyeli, Iraklı kurbanın karşısında nereye gizlenecek, milyonlarca göçmenin yüzüne nasıl bakacaktır. Tüm bu trajedilerin yaşanmasının başlıca müsebbibi İran’ın ırkçı mezhepçi yayılmacı yönetimi ve onun bölgedeki kılıcı Kasım Süleymani’dir.
Acı veren hususlardan biri de; bazılarının Hamas’ın eleştirilmesine tahammül göstermemesidir. Bu kişilere göre Hamas zorluklar içinde mücadele veriyor, eleştirenler ise rahat yataklarında, zengin sofralarında ve konforlu konutlarında atıp tutmayı tercih ediyor. Bu bahane, Sovyetler Birliği’nin Afganistan’ı işgalinin ardından bölgeye giden cihatçıların da eleştirilmemesi için kullanılmıştı. Dediklerine bakılırsa bu insanlar konfordan vazgeçip nice fedakârlıklarla ölümü göze almıştı, ancak zaman içinde eleştirenlerin ne kadar haklı olduğu görüldü. İran’la yakınlaşan Hamas’ın eleştirilmesine tahammül göstermemek, peygamberlere has olan masumiyet sıfatını bu örgüte atfetmek anlamına gelir ki bu da kabul edilemez.
Bağımsız bir bakış açısıyla mantıklı bir değerlendirme yaparsak; İran’ın sinsice Arap ülkelerine sızdığını görürüz. Hamas’ın mezhepçi, terörist İran rejimiyle kurduğu şüpheli ilişki, Katar-İran uyumu, Türkiye-İran yakınlaşması, Umman ve İran arasındaki sıcak ilişkiler yanı sıra Irak ve İran’ın birlikteliği, tüm bunlar kanaatimce İran’ın sızma operasyonlarını nasıl başarıyla gerçekleştirdiğini göstermektedir. İran rejimi az bulunur siyasi dehasıyla, Ortadoğu’daki iç ihtilaflardan ve siyasi kutuplaşmalardan yararlanmayı çok iyi becermiş, bu ülkelere sızarak düşmanlarını büyük ölçüde alt etmiştir.
İran rejimi, diş kurdu gibidir. Bilindiği üzere diş kurtları bakteri ve mikroplar nedeniyle ürer. İran rejimi de iç ihtilaf mikroplarının varlığında Arap ülkelerine sızarak kendine yer edinebilme imkanı bulmuştur. Bölgede etkin olan ülkelerle ihtilaf halinde olan güçleri bulur ve destekler, asıl amacı ise istikrarsız ortamlarda etkinliğini arttırmaktır. Bu uyarıyı bile isteyerek kendini acımasız kurdun kucağına atanlar için değil, kendini gizleyen sinsi bir düşmandan korunmak isteyenler için yapıyorum.