Abdurrahman Raşid
Suudi Arabistan’lı gazeteci. Şarku’l Avsat’ın eski genel yayın yönetmeni
TT

​İmajları ile vatandaşlarının güvenliği arasında hükümetler

Korkunç koronavirüs (Kovid-19) salgını en az hastalığın kendisi kadar tehlikeli bir siyasi krizi açığa çıkardı. Vaka ve ölü sayısını gizlemek konusunda bazı hükümetler, istatistikleri ve vaka sayısını kaydetme süreci ile oynamak, hastanelerden gelen bilgileri filtrelemek noktasına vardı. Bütün bunları gerek içerideki gerekse dışarıdaki parlak imajını korumak için yaptı. Felaket, sadece gizlemekle kalmayıp imajını karalayacak kararlar almaktan kaçınan ve güven verici açıklamalar yerine, inkâr eden ve salgını küçümseyen, kendisine yönelik bir komplo teorisi olduğu propagandası yapan açıklamalar yayınlayan ülkelerde daha büyüktü. Bu tür uygulamaların yarattığı tehlike, söz konusu ülkelerin – özellikle dünyada uzantıları olan ve nüfus yoğunluğu yüksek olan ülkelerin- vatandaşları ile sınırlı kalmadı, onları aşıp diğer devletlere de zarar verdi.
Dünyanın felaketin büyümesinin ve insanlığı daha büyük ölçüde tehdit etmesinin önüne geçmenin tek yolu olduğu için işbirliği çağrısında bulunduğu bir zamanda, ABD ve Çin birbirlerine karşı büyük bir propaganda savaşına sürükleniyorlar. Sosyal medyada, Çin’in büyük tıbbi başarıları ve performansı hakkındaki haberlerin karşısında ABD’nin kasıtlı karalama kampanyası yer alıyor.  ABD Başkanı Donald Trump’ın, Çinli mevkidaşı ile telefonda görüşüp işbirliği yapma kararı aldıklarını söylemesine rağmen bu kampanya devam ediyor.
Söz konusu işbirliği kararı, ABD ve Çin liderlerinden her birinin konuşma yaptığı ve küresel kolektif eylemler için büyük bir çerçeve oluşturan G20 zirvesinden sonra geldi. Kral Selman bin Abdulaziz’in başkanlık ettiği bu zirve, Suudi Arabistan’ın talebiyle kararlaştırılan resmi tarihten yedi ay önce istisnai bir şekilde düzenlendi. Uluslararası işbirliği bir zorunluluktur çünkü salgın ne Çinlidir ne de bir Batı komplosudur. Aksine dünyanın dört bir yanında insanların güvenliğini tehdit eden pandemik bir virüstür.
Şimdi birçok hükümet, salgınla bağlantılı istatistik verileri gizlemenin ve onlarla oynamanın bedelinin ağır olduğunu anladığı için geri adım atıyor. Sınırları kapatmak vb. kesin kararlar almanın önemine inanıp bu yönde adımlar atan diğer ülkelere onlar da katılıyor. Oysa daha önce dünyaya kendi kendini izole etmiş ya da yönetim olarak başarısız görüntüsü vermemek için bundan kaçınıyorlardı. Sonuç; eyleme geçmekte daha isteksiz olan ülkelerde salgının diğer ülkelere nazaran daha da yaygınlaşması ki bu diğerlerinin daha korunaklı olduğu anlamına gelmiyor. İran, iki ay boyunca yalan bilgiler verdikten, büyüklük tasladıktan ve faaliyetlerini durduracak kararlar almayı ret ettikten sonra şimdi söylemlerini ve kararlarını düzeltmeye çalışıyor. ABD hemen kuvvetlerini birçok askeri üsten ve sıcak noktadan geri çekti. Virüse yakalanma riskini azaltmak için aynı zamanda Irak’taki diplomatlarını da çekti.
ABD başkanlığı başlangıçta salgını ciddiye almadı ama sonrasında kendisi için gerçek bir tehlike karşısında gördü ve durumu düzeltmek için harekete geçti. ABD’de federal devletinin sınırlı yetkileri nedeniyle kararlar almak daha karmaşık ve zordur. Buna rağmen rakip Cumhuriyetçi ve Demokrat Partiler anlaşmazlıklarını bir kenara bırakıp- ki bu az görülen bir tablodur- Kongrenin çatısı altında birlikte çalışma konusunda anlaştılar. Ülkedeki sağlık ve ekonomik durumu kurtarmak için bir dizi kararlar yayınladılar. Çünkü bu koşullarda büyüklenme veya kısır çekişmenin bir anlamı yok.
Krizin derinliği ile ömrünü bilmediğimiz ve başka dalgalarla salgının geri dönme olasılığı olduğu göz önüne alınırsa, doğru rakamları açıklama ve zor kararlar alma cesaretine sahip olmayan hükümetler diğerlerine göre daha büyük bedel ödeyecekler. Doğruluk bir erdem değil gerekliliktir. Çünkü Dünya Sağlık Örgütü (WHO) ve uluslararası anlaşmalar, başkalarından daha çok zarar gördüğünü açıklayan ülkelere zaten az sayıda mevcut tıbbi ekipman ve ilaçlardan vermektedir. Nitekim daha önce rakamları gizleyen bazı ülkeleri, gerçekleri açıklamaya ve imajları yerine vatandaşlarının sağlığını korumayı seçmeye sevk eden şey de bu olmuştur.