Hüda Huseyni
Lübnanlı gazeteci-yazar ve siyasi analist
TT

Çin yayılmacılığı İran tehdidinden ağır basıyor

ABD Patriot füze sisteminin Suudi Arabistan’da konuşlandırılması tarihi geçen ekim ayına uzanıyor.
İran’ın diğer petrol tesislerinin yanı sıra Suudi Arabistan’ın ana petrol işleme tesisi Abkayk’ı füzeleri ile hedef almasından birkaç hafta sonra füze sistemi Suudi Arabistan’a yerleştirilmişti.
Stratejik olarak, bu sistemin yeniden konumlandırılması İran tehdidinin kontrol altına alındığı anlamına geliyor.
Görüştüğüm bir ABD’li kaynak, ABD’nin iki alanda da caydırıcılığı gerçekleştirmesinin müthiş olabileceğini belirtti.
Son iki yılda ilk olarak ABD Körfez’e Patriot sistemlerini yerleştirdi, sonra geri çekti, ardından bir kez daha yerleştirdi. Şimdi kendisini yeniden konumlandırıyor. Zira ABD’nin ulusal güvenlik ve savunma stratejileri, Çin'i herhangi bir İran tehdidinden daha yüksek bir tehdit seviyesine yerleştiriyor. Bunun nedeni, Çin'in ekonomik gücü, ABD savunma tedarik zincirini zayıflatmak için gelişen stratejileri, yumuşak güç aracılığıyla benimsediği güçlü propaganda, bunun yanında Kore yarımadasındaki endişe verici nükleer programın, ABD’ye teşkil ettiği tehdit bakımından İran nükleer programının çok ötesinde olduğunun kesinleşmesidir.
ABD’li kaynak şunu da ekledi: Bu nedenle, Patriot füzelerinin geri çekilmesi “sürpriz” olarak değerlendirilmemeli çünkü Kim Jong-Un ya da onun öngörülemeyen rejiminden gelecek tehdidi önlemek için bir kez daha Doğu Asya'ya nakledilmesi gerekiyor.
Muhatabım şunları da söyledi: Gözlemciler bu adımı sorgulamadan önce ABD'nin Asya'nın süper gücüyle rekabet konusundaki endişelerini artıran birkaç Körfez devleti ile Çin arasındaki güçlü ilişkileri incelemeliler. Diğer bir deyişle, ilk tehlike ile yakınlaşmanızdan memnunsanız ikinci tehlikenin sizi anlamasını bekleyemezsiniz.
Bu adım atılmadan önce yetkililere bilgi verildi ve hiç kimsenin füze sistemlerini bölgeden başka bir yere nakletmek istemediği iletildi. Ancak Patroit füzelerinin sayısı sınırlı. Dolayısıyla ABD önceliklerini belirlemek ve tehdidin boyutuna göre sistemlerini nakletmek zorunda.
Konuşmacım ayrıca:  Ortadoğu da dahil olmak üzere dünyanın çeşitli bölgelerinde Çin'in artan etkisi konusunda ABD’nin gerçek bir endişesi var. Çin “ticari ilişkiler” bayrağını taşıyor ama gerçekte hedefi bunun çok ötesinde diye konuştu.
ABD, 2015 nükleer anlaşması temelinde alınan ve önümüzdeki ekim ayında sona erecek BM Güvenlik Konseyi'nin İran'a yönelik silah ambargosu kararının uzatılmasını sağlamak için güçlü bir şekilde hareket ediyor. 4 Mayıs Pazartesi günü her iki partiden yasa yapıcılar, Başkan Donald Trump idaresinden BM’nin İran’a uyguladığı silah ambargosunun uzatılması için baskı yapması talebinde bulundu.
Öte yandan, ABD’nin nükleer anlaşmadan çekilmesinin yıldönümü olan 6 Mayıs’ta İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani, ABD’nin silah ambargosunun uzatılması için yaptığı baskılara karşılık olarak, “Bunun ciddi sonuçları olacak” demişti. Ruhani ayrıca Tahran’ın belirlediği “özel şartlara” uygun olarak ABD’nin kendisi bunu talep etmediği sürece nükleer anlaşmaya geri dönmeyeceğini de ifade etti.
Bu arada, İran’ın Avrupalı ​​ortaklara hitap ederken kullandığı tehditkar söylem son aylarda da devam etti.
Geçen hafta Hükümet Sözcüsü Ali Rebii, nükleer anlaşmayı imzalayan tarafları silah ambargosunun uzatılmasının “bölge istikrarı için ciddi sonuçları olacağına” dair tehdit etti. Başka bir deyişle İran, yayılmacı ve askeri taleplerini yerine getirmek konusunda bölgeyi hala rehinesi olarak görüyor.
Bu arada, radikalizm yanlısı İran medya organları Tahran’daki Avrupalı diplomatların hareketlerine güvenlik kısıtlamaları getirilmesini talep etti. Alman büyükelçisini İsrail lehine casusluk yapmakla suçladı. Bu suçlama, Almanya’nın İran tarafından desteklenen Hizbullah’ın topraklarındaki faaliyetlerini yasaklamasından sonra geldi.
Aynı zamanda Suudi Arabistan Kralı Selman bin Abdulaziz ile ABD Başkanı Trump arasında bir telefon görüşmesi de gerçekleşti. Her iki lider, “iki ülke arasındaki güçlü savunma ortaklığının” altını bir kez daha çizdi. ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo da ABD’nin Suudi Arabistan’a desteğinin devam ettiğini vurguladı. Beyaz Saray Sözcüsü, Suudi Arabistan Kralı ve ABD Başkanının küresel enerji piyasasındaki istikrarın önemi konusunda anlaştıklarını ve “ABD ile Suudi Arabistan arasındaki güçlü savunma ortaklığının” altını çizdiklerini ifade etti. Bunun yanı sıra ciddi bölgesel ve ikili meseleleri, G20 ve G7 liderleri olarak işbirliklerini görüştüklerini belirtti.
Bir başka gelişme de, ABD'nin İran Özel Temsilcisi Brian Hook, ABD’nin İran’a yönelik silah ambargosunun uzatılmasına yönelik yeni kararın Çin veya Rusya tarafından veto edilmemesini sağlamak için çalıştığını söyledi.
ABD’li kaynağıma dönüyor ve kendisine, “Çin, Patriot füze sisteminin nakledilmesi adımının boyutlarının farkında mı diye soruyorum. Bana şu yanıtı veriyor: Çin’in bu adımı anladığını ve Kuzey Kore’nin nükleer silah elde etmemesi gerektiğine inanmamızı istediğini düşünüyorum. Çünkü ticaret anlaşması müzakerelerine zarar vermek istemiyor. Geçen perşembe günü Çin ve ABD tarafları arasında gerçekleşen telefon görüşmesinde, ABD büyük olasılıkla Çin’den tesislerinin denetimine izin vermesi için Kuzey Kore’yi etkilemeye çalışmasını istedi. Başkan Trump, gerektiğinde İran’a karşı savaş açma yetkilerinin kullanımını sınırlayan ve Kongre tarafından kabul edilen karar tasarısına karşı veto hakkını kullanırken, diğer yandan da Patriot füze sisteminin Körfez bölgesinden çekilerek Çin’e karşı Asya’ya kaydırılması için bir adım attı. ABD’li muhatabım, ABD Başkanı'nın kararının Kuzey Kore'nin eylemlerine dayandığını ve İran ile hiç ilgili olmadığını söyledi. ABD hükümetinde Ortadoğu meselelerinden sorumlu kişilerin bu adımdan mutlu olmadıklarını itiraf etti. Ama bu sistemin başka bir yerde konuşlandırılmasının bir daha Körfez bölgesine geri dönmeyeceği anlamına gelmediğini de sözlerine ekledi.
Kuzey Kore liderinin belirsiz yokluğu Washington, Pekin ve Seul’u endişelendiriyor. Kuzey Kore’nin balistik füzeleri ABD topraklarına ulaşabilecek bir menzile sahip. Dahası, Çin de kritik bir durumda ve korona salgınının tüm dünyaya yayılmasının sorumluluğundan nasıl kurtulacağını bilmiyor.
İran’a gelince, konuştuğum ABD’li kaynağın da belirttiği gibi, ABD İran devrimini 40 yaşına geldiğinde -kaldı ki İran devrimi 44 yaşını geçti- yaşlı kabul edilen futbolcular gibi emekliliğe sevk etmek istiyor.
İran ise eski Irak İstihbarat Başkanı Mustafa el-Kazimi liderliğindeki yeni Irak hükümetinden yüz çevirmesinden ve Çin’in İran’dan petrol ithalatını durdurmasından sonra petrolünü Venezuela’nın altını ile değiştirmeye çalışıyor. Rusya’nın Suriye’deki varlığının kendi etkisini sınırlamaması için Banyas limanındaki depolama tesislerinde petrolünü depoluyor.
İran genişledi ama çemberi tamamlamaya çalıştığında donanmasına ait Cameran firkateyni yine kendi donanmasından Konarek adlı firkateyni ıskartaya çıkardı (İran donanmasının gerçekleştirdiği bir tatbikat sırasında yaşanan kaza).
Bir futbolcu, ayakları onu hayal kırıklığına uğratıp kaleyi tutturamamaya başlamadan önce kaç gol atar?