Hamad Macid
TT

Selefi Yahudi

Başlıktaki ifade bana ait değil. Avusturya'nın başkenti Viyana'daki Kral Abdullah Dinler ve Kültürler Arası Diyalog Merkezi Yönetim Kurulu’nda Yahudileri temsilen bulunan bir meslektaşımız tarafından latife olarak zikredildi. Kendisi, Ortodoks Yahudilik mezhebine olan mensubiyeti kapsamında böyle bir ifade kullandı.
Ortodoks Yahudilik, Talmud'un yasalardan oluşan kısmı Halaha’ya sıkı sıkıya bağlılığıyla diğerlerinden ayrılan dini bir mezheptir. Bundan dolayı bazı batılı oryantalistler, araştırmacılar ve basın mensupları, Selefiliğe mensup olanları ‘Ortodoks Müslüman’ olarak tanımlamaktadırlar. Selefilik, uluslararası basın ve ilmi literatürde Vehabilik ile eşanlamlı olarak kullanılır. Bu mezhebe mensup kimseler anlayışlarında Peygamber dönemini ve onu takip eden üç asrı referans alarak akıdevi ve şeri hususlara ilişkin bir tutum benimserler. Bu yaklaşımlarında Peygamber’in “İnsanların en hayırlıları benim asrımda yaşayanlardır. Sonra bunları takip edenlerdir, sonra da bunları takip edenlerdir” hadisine dayanırlar. Benzer bir durum Ortodoks Hristiyanlık için de söylenebilir. Kısaca Ortodoksluk, farklı dinlerde ve mezheplerde ilk nesil tarafından anlaşıldığı ve uygulandığı şekliyle inanca bağlılık anlamına gelir.
Viyana'daki Dinler ve Kültürler Arası Diyalog Merkezi Yönetim Kurulu, oturumlarını cumartesi günü yapmaktan kaçınır. Çünkü Ortodoks Yahudiliğin yasalarından biri de cumartesi günleri araba, uçak, tren ve asansör gibi modern araçlarının kullanılmamasını öngörür. Fakat muhtemelen doğu veya batıdaki bir dizi ülkede Ortodoks Yahudilerin aileleriyle birlikte cumartesi günü seyahat ettiklerine rastlamışsınızdır.
Selefi Yahudi Hahama şunu sordum: “Bir Ortodoks Yahudi New York'taki bir gökdelenin 90. katında yaşıyorsa nasıl 2 bin 700 basamağı inip çıkacak?” Bu sorum karşısında gülümsedi ve şöyle cevap verdi: “Durum böyleyse gerçekten ciddi bir sorun var. Ortodoks Yahudi’nin yüksek katlı binalarda oturmaktan kaçınması gerekir.”
Dikkate değer bir husus, Kuran’da Hıristiyanların Müslümanlara Yahudilerden daha yakın olduklarının ifade edilmesidir. Fakat bununla birlikte helal haram gibi hukuki meselelerin ayrıntılı olarak açıklanması hususu göz önünde bulundurulduğunda Yahudi hukukunun İslam hukukuna daha yakın olduğu görülür. Hıristiyanlıkta böyle bir şeyi bulamayız. İsrail’de çekilen fotoğraflara baktığınızda, kadınların ‘frumka’ adını verilen ve baştan ayaklarına kadar uzanan siyah elbiseler giydiklerini görürsünüz. Ayrıca yüzlerini de ‘Haredi burka sect’ adındaki bir burka ile kapatıyorlar. Şayet haberlerde bu kadınların Yahudi olduğu söylenmemiş olsaydı fotoğrafın Suudi Arabistan şehirlerinden birinde çekildiğini düşünürdüm. Bundan dolayı İsrail basını bu kişileri ‘Taliban anneleri’ diye nitelendirdi. Bu kadınlar sıkı muhafazakar mezhep olan Harediler’e mensupturlar. Yahudiliğin tüm ayinlerini yerine getirir ve günlük yaşamlarında Yahudi hukukunu ince ayrıntılarına varıncaya kadar uygularlar.
Dinlerin ve mezheplerin dünyasına girmek, karşılaştırmaklar yapmak ve değerlendirmelerde bulunmak oldukça keyifli ve faydalıdır. Pek çok insan bunlardan habersizdir. Bu konudaki bilgisizlik rahatsız edici sonuçları doğuracak şekilde ön yargılara yol açar. Bu yargıların çoğu da genellikle öznel olmakla birlikte gerçekçi değildir.