Prof.Dr. Bilal Sambur
Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Öğretim Üyesi
TT

Kurban materyalizmi mi? Kurban maneviyatı mı?

İnsanlığın en eski dini ritüellerinin başında kurban gelmektedir. Kadim zamanlardan beri insanlar, Tanrı’ya ve kutsala yaklaşmak için değişik kurban ritüellerini icra etmektedirler. Kurban ritüeli, İslam’da da çok önemli bir yere sahiptir. Putperestliğin her çeşidini reddeden İslam, kurbanın sadece Allah rızası için kesilmesini ve ihtiyaç sahiplerinin yararlanması için insanlarla paylaşılmasını emretmektedir. Kurban, saf bir şekilde Allah’a kulluk ibadeti  ve insanlara hizmet  faaliyeti olmalıdır. Allah’a kulluk ve insanlara hizmet, kurban ibadetinin arkasındaki iki önemli değerdir.
Kurban ibadeti,  vahşi bir şekilde hayvan  boğazlama ritüeli değildir. Özensiz,  vahşi ve acımasız bir şekilde  hayvanlara işkence ederek yapılan kesimler,  bütün  canlıları ve insanları incitmektedir. Kurban,  canlılar ve insanlar  konusunda duygulu, duyarlı, ahlaklı ve  akıllı  olma farkındalığını arttırmayı amaçlayan bir ibadettir. Hayvanlara ve insanlara şefkatli ve duyarlı davranmayı bilmeyen insanların, kurban kesimleri birer vahşet, işkence ve acımasızlık pratiğinden   ileri geçememektedir. Kurban bayramında insanlarla, hayvanlarla ve bütün canlılarla  akla, ahlaka ve  duyarlılığa dayalı bir ilişkiyi nasıl geliştireceğimiz üzerinde ciddiyetle düşünmeye ihtiyaç vardır.
Kurban bayramında kurban edilecek hayvanın belirlenmesi,  maliyetinin  ödenmesi,  kurban payına girilmesi, etin  hazırlanması ve dağıtılması gibi hususlar için uzun hazırlıklar yapılmaktadır. Kurbanın etinden, kemiğinden ve derisinden maksimum düzeyde yararlanmak için  herkes bir yarış içine girmektedir. Kurban etinden nasıl yararlanılacağı konusunda  ciddi zaman ve enerji sarf edilmesine rağmen, Kuran’ın kurban ibadetiyle insanda gerçekleşmesini istediği ibadet, ahlak ve maneviyat bilincinin ve  pratiğinin oluşumu için  çok ciddi  emek harcanmamaktadır. Kurban edilen hayvanın  etinden nasıl yararlanılacağı hususunun birincil nitelikte öncelikli ve önemli konu haline gelmesi, kurban materyalizmi  olarak niteleyebileceğimiz bir olumsuzluk halinin doğmasına neden olmaktadır.
Kuran, kurban materyalizmini şiddetle reddetmekte ve kurban materyalizmi dediğimiz yozluk karşısında insanlığı uyarmaktadır. Allah, insanlığı  Allah rızası için  bütün insanlara, canlılara ve çevreye yararlı olacak  işler yapmaya ve ahlaki bir hayat yaşamaya davet etmektedir. Kuran, kurban materyalizminin  Allah katında hiçbir değeri olmadığını ve Allah katında değerli olanın insanda meydana gelen manevi ve ahlaki gelişme olduğunu şu şekilde ifade etmektedir: “Onların etleri de kanları da Allah’a  asla ulaşmaz; fakat sizin takvanız O’na  ulaşır. Onları size bu şekilde boyun eğdirir ki, sizi hidayete erdirdiği için Allah’ı yücelterek anasınız. Güzel düşünüp güzel davrananlara müjde ver.”(Kuran, 22:37) Kurban, insan için büyük bir meydan okumadır. Kurban, insanın  varoluşsal olarak kendi kendini  ahlak, adalet ve akıl çerçevesinde  değiştirip değiştirmeyeceğini test eden önemli bir ritüeldir.
Kurban materyalizminin sonucunda kurban, bir ibadet ve maneviyat pratiği olmaktan çıkmış bulunmaktadır. Kurban materyalizmi, kurbanı büyük bir ekonomik sektör haline getirmiştir. Kurban kesmenin farz olmadığı ve sadece mali açıdan zengin olan kişilerin kurban kesmekle yükümlü olduğu gerçeği unutularak herkesin kurban kesmesi yönünde bir sosyal atmosfer oluşturulmaktadır. Kurban derisi rantından pay kapmak için tarikatlar, cemaatler, dernekler, vakıflar ve kişiler birbirleriyle yarışmaktadırlar. İnsanlar adına kurban keseceklerini iddia eden kurumlar, insanlardan büyük miktarlarda paralar toplamaktadırlar. Kurban materyalizmi, kurbanın insanın insana ve Allah’a yakınlaşması için yapılan bir ibadet olduğu gerçeğinden insanları gafil bırakmaktadır.
Kurban, kişinin Allah’la, insanla ve kainatla yakınlaşmasını, buluşmasını ve tanışmasını amaçlayan bir ibadettir. İnsanın insanla, Allah’la ve çevreyle buluşmasına, tanışmasına ve yakınlaşmasına hizmet etmeyen bir pratiğin sahih anlamda ibadet olarak nitelenmeyeceği, kuru ve verimsiz bir ritüalizmden ve materyalizmden öteye gitmeyeceği açıktır. Her gün kediler ve köpekler başta olmak üzere   hayvanlara karşı yapılan tecavüzlere, işkencelere ve öldürmelere  şahitlik ediyoruz. Her gün büyük rantlar uğruna çevrenin ve doğanın tahrip edilişini görüyoruz. Her gün erkeklerin, vahşi bir şekilde kadınları öldürmeleri haberlerini okuyoruz. Irkçı, sömürgeci ve ayırımcı nedenlerle her gün yeni savaşların ve çatışmaların üretildiğini takip ediyoruz. 
Kadına, doğaya, hayvana bitkiye ve çiçeğe şefkat ve saygı göstermeyen kişilerin, büyük yıkım ve vahşet makinelerine dönüşme olgusuyla karşı karşıyayız. Kurban ibadetinin amacı, bir hayvanı  kesmek için bizi harekete geçirmek değildir. Kurban ibadetinin amacı, bizi  Allah’tan, insanlıktan ve doğadan  uzaklaştıran ve yabancılaştıran her türlü kötülükten arınmaktır. Cinsiyetçilik, ırkçılık,  fanatizm ve şiddet bizi insanlıktan ve Allah’tan uzaklaştırmaktadır. Bu Kurban bayramında içimizdeki ırkçılığı, cinsiyetçiliği, kabileciliği, fanatizmi, ataerkilliği, şiddeti, nefreti ve ayrımcılığı kurban edelim. Kadına karşı nefreti ve şiddeti kurban etmek, bizi Allah’a ve insanlığa yakınlaştıran sahici bir insani arınma  olacaktır. Kurban bayramında insani eşitlik temelinde kadına karşı ayırımcılık saplantısından arınabiliriz.  Gerçek anlamda insan olmanın yolunun kurban materyalizminden kurban maneviyatına doğru gelişme şeklinde bir meydan okuma, hepimizin önünde durmaktadır.