Cibril Ubeydi
Libyalı araştırmacı yazar
TT

Nahda: Ya sizi yönetiriz ya da istikrardan mahrum kalırsınız!

Nahda Hareketi lideri Raşid Gannuşi, parlamento başkanı olarak kendisinden güvenoyunun çekilmesi için yapılan oylamada 97 evet oyuna karşılık kendi grubundan milletvekillerinin verdiği 16 hayır oyu sayesinde görevde kaldı. Gannuşi, demokratik bir mekanizma yani oyları önemli bir fark yaratacak bazı milletvekillerinin oylamaya katılmaması dolayısıyla gerekli sayıya ulaşılamaması sayesinde kurtulmuş olsa da, politik açıdan devrilmiş olduğu söylenebilir.
Oylamanın sonucu bir yana, 97 milletvekilinin Gannuşi aleyhine oy vermiş olmaları, Gannuşi, hareketi ve Tunus’u İhvanlaştırma (Müslüman Kardeşler) projesine karşı mevcut geniş çaplı muhalefetin altını çizdiği için yine de büyük bir başarıdır.
Gannuşi’nin gerçek adı, Raşid el-Hirrici’dir ve Müslüman Kardeşlerin İstanbul’da düzenlediği uluslararası konferansta örgütün siyasi büro başkanı görevine getirilmiştir. Böylece Gannuşi örgütün  ikinci adamı olmuştur. Halbuki kendisi Fransız Sorbonne Üniversitesi felsefe dalı mezunudur ve akademik düzeyde fıkıh ve şeriat ilmine vakıf birisi değildir. Ancak, Müslüman Kardeşler her ne kadar entelektüeller ve teknokratlar kulübü değil de dini bir grup olduğunu öne sürse de geleneği budur yani dini eğitim almamış kişileri başa getirmek. Nitekim son Mürşid Muhammed Bedii veteriner hekimdir. Muhammed Mursi ise mühendisti.
Gannuşi’nin şahsına olduğu kadar Nahda Hareketi’ne karşı da bir referandum sayılan güvenoyu oylamasından sonra Tunus’u “İhvanlaştırma” projesi büyük bir ret dalgası ile karşı karşıya bulunuyor. Nahda Hareketi içinde Gannuşi başta olmak üzere ilk saflarda yer alan yaşlılar, Nahda’yı “Tunuslaştırmak” yerine Tunus’u “İhvanlaştırmakta” diretiyorlar. Buna karşılık hareketin içindeki genç kuşağın, Nahda Hareketini Müslüman Kardeşlerden kurtarma ve tamamen Tunuslu bir harekete dönüştürme konusunda sesi hala kısık çıkıyor. Birçokları bunun yani Nahda’yı Tunuslaştırmanın imkansız olduğu düşünüyor. Bunun nedeni, yaşlı kuşağın inadının yanı sıra Mürşide biat dahil hareketin kabul ettiği tüm düşünceleri gözden geçirmesini gerekli kılmasıdır. Buna karşılık Nahda Hareketi ve lideri Gannuşi, ülke içindeki demokratik akımın Tunuslu bir hareket olması ve Müslüman Kardeşler ile bağlarını koparması taleplerini reddeden inatçı tutumunda diretiyor.
Gannuşi “parlamenter diplomasi” adını verdiği yeni icadı ile gerek Tunus cumhurbaşkanlığı kurumu karşısında gerekse birçok milletvekilinin oturumlarını yönetmekte başarısız olduğunda hemfikir oldukları parlamento içerisinde kendisini zor durumda bıraktı. Bu politikaya dayanarak Gannuşi, dış politikayı belirleme görevini parlamentoyu ortak etmeden sadece cumhurbaşkanı makamı ile sınırlayan tüm anayasa maddelerini ihlal etti.
Gannuşi’nin eylemleri nedeniyle parlamentoda gerçekleşen kritik yüzleşme ve bundan önce Nahda’nın bazı önde gelen liderlerinin istifası sonrasında, Nahda’nın gerilemesi ve Gannuşi’nin siyasi olarak devrilmesi artık kaçınılmaz hale geldi. Bütün bunlar, Gannuşi’nin siyasi partiler ile az da olsa yakınlaşma, uzlaşma ya da siyasi ortaklık sağlamaya çalışmadan sadece çatışmaya dayanan politikası ve yöntemi nedeniyle Nahda’nın bundan sonra herkesle bir çatışma hali içinde olacağını göstermektedir. Şu anda siyasi arenada Nahda Hareketi’ne yakın tek parti, kendine has bir siyasal İslam düşüncesini benimsediği için kendisinden çok da uzak olmayan Kerame Partisi’dir.
Nahda Hareketi’nin Sözcüsü İmad el-Humeyri’nin  “Mozaik” adlı radyo kanalına verdiği demeçte dillendirdiği tehditler göz önüne alındığında Nahda’nın Tunus’u kaosa sürüklemek istediği  sonucuna varabilir. Nahda Sözcüsü şunu söylemişti: “Tunus’ta Nahda’nın olmadığı bir hükümet ile istikrar olamaz.” Bu söz kaostan başka bir anlam taşımamaktadır. Nahda, Tunuslulara adeta şöyle demektedir: Ya sizi yönetiriz ya da istikrardan mahrum kalırsınız.
İstikrarın karşıtı kaostur. Libya, siyasal İslam’ın kaybetmesi durumunda ülkeyi nasıl bir kaosa sürükleyebileceğinin net bir örneğidir. Siyasal İslam demokratik sonuçları sadece bir durumda kabul eder; kendi lehine olduğunda. Aksi takdirde silahlarını kuşanır. Demokrasi ve seçimleri sadece bir kez yanabilen bir kibrit gibi gören Müslüman Kardeşler örgütünün Libya kolu da işte bunu yapmıştır yani silahını kuşanmıştır.