Ali Tarakçı
Gazeteci
TT

Yalanın adı "gaz", doğruyu söylemenin adı "hainlik" oldu

İnsanlarımız artık neyin yalan neyin doğru olduğunu bilmiyor. Bilmek de istemiyor. Umursamıyor da... İnsanlarımız inanmak istediği yalan da olsa onu doğru kabul ediyor. Çünkü ancak umudunu yalanı doğru kabul ederek tazeleyebiliyor. Bu gerçeği en çok da bizi yönetenler biliyor. Gerçeklikten uzaklaşmanın adı topluma gaz vermek oldu. Ne söylersen sana inanacak ve sorgulamayacak milyonlar var.
Ancak yalanlara dayalı gaz vermenin büyütüldüğü iktidarlar ömürlerini böyle sürdürülebilir mi? Dünya tarihine bakın, sürdüremediklerini göreceksiniz. Sadece dünya tarihine değil, bizim yakın tarihimize de bakın yeter.
Doğalgaz ile gaz arasındaki fark ne? Doğalgaz, fosil yakıtlar grubundan hidrokarbon esaslı, yer altında gözenekli kayaların boşluklarına sıkışmış olarak ya da petrol yataklarının üzerinde gaz halinde büyük hacimler şeklinde bulunuyor.
Gaz ise, "tüpgaz" adıyla da bildiğimiz LPG (sıvılaştırılmış petrol gazı) ısıtma, pişirme ve aydınlatmada kullanılan yaygın bir enerji kaynağı.

Anlayacağınız gaz ve doğalgaz aynı şeyler değil. Hele bir de topluma gaz vermek var ki! Daha tehlikeli...
Belki bu gaz vermek, gaz çıkarmaya da benzemiyor. Gaz çıkarmak insan sağlığı için doğal bir olay ve olumlu bir şey. Ancak sürekli gaz verilen toplumlar gerçeklikten kopuyorlar. O zaman da eninde sonunda bir gün duvara tosluyorlar. Gaz verenler değil ama asıl gazı yiyenler bedel ödüyorlar.
***
Doğalgaz bulundu...
Bi sevindirik olanlar bi sevindirik...
İktidar yanlıları diyorlar ki, muhalefet sevinmiyor ve sevinmemek için çeşitli mazeret üretiyorlar.
Bütçe açığı kapanacak.
Daha çıkarılmayan doğalgaz rezervi ile dolaylı etkisi ile 100 milyar dolarlık bir Merkez Bankası rezervimiz oluşuyormuş.
Yetmez doğalgaz fiyatları düşecek ve gazı daha fazla yiyerek sınır tanımıyorlar.
Doğalgazı bedava kullanacağız.
Bu kadar gaz verince birileri de gerçeklikten kopunca, birileri itiraz ediyor. Sevinmiyor değiller, abartmaya karşılar...
İhtiyatlı yaklaşım sergilemek, söylenenleri eleştirmek hayal dünyasında gedikler açıyordu. Ve iktidar bunun hiç sorgulanmasını istemiyordu.
83 milyonun gerçeklik diye sunulan hayal dünyasında yaşamasını istiyordu iktidar.
***
Şunun altını çizelim; ülkenin topraklarında denizlerinde enerji kaynakları bulunması 83 milyonun hiçbir ferdini mutsuz etmez.
Ancak siz tüm gerçeklikten koparak topluma yalan söylemeye, yaşananları algı operasyonları ve manipülasyonlarla çarpıtırsanız birileri itiraz eder.
Siz her yıl enerji için ortalama 50 milyar dolar harcarsanız (ki, enerji ithalatı azalıyor. Üretim düşüyor ve insanlar tasarrufa gidiyor) doğalgaz ithalatına 15 milyar dolar ödüyorsanız, söylediğinizin hepsi doğruysa her yıl çıkaracağınız rezerv, "rekabet avantajını büyütecek ve cari fazla veren bir ülkemiz olacak" abartmasına itiraz etmemek vicdansızlık olurdu.
Damat Berat Albayrak ne demişti? "2020 yılı ilk altı aylık cari açığımız 19,8 milyar dolar." Enerji Bakanı, bulunan 320 milyar metreküp doğalgazın toplam fiyatının 64 milyar dolar olduğunu açıklamıştı. Çıkarmak için, ortaklar için hiç para harcamadığınızı düşünürseniz (ne de olsa hayatımızın gerçeklikten kopuşunun algı dünyasında yaşıyoruz) cari açığın altı ayını bile karşılaması mümkün değildi, bulunan rezervin her yıllık üretimi.
İşte bunu söylemek, iktidarı delirtiyordu. Çünkü itiraz edenler, gerçeklikten kopardıkları toplumun yeniden gerçeklikle yüzleşmesini sağlıyordu.
***
Neden birileri aşırı sevinirken birileri sevinemiyor?
Birileri neden hiç kuşku duymadan, sorgulamadan iktidar tarafından söylenen her şeye iman ederken, neden birileri söylenen her şeye kuşkuyla bakıyor?
Hem de hepimizin sevinebileceği umutlu şeyler karşısında...
Bunun birçok nedeni var...
***
İktidar kendisini destekleyen yüzde 50'yi konsolide edebilmek için; toplumun yüzde 50'sini temsil eden partileri, yerli ve milli olmamakla, “FETÖ'cü”, “PKK'lı”, “hain”, “terörist”, “içimizdeki İrlandalılar”, “düşmanlar”la işbirliği yapan işbirlikçiler olarak devasa devletin propaganda gücünü kullanıyor.
Sonra da hain ve düşman gördüğü muhalefeti, kendilerinin açıkladığı müjdelere kayıtsız, şartsız destelemedikleri için suçluyorlardı.
Anlayacağınız düşman olanlardan kendilerini desteklemesini istiyorlardı.
Kendilerinin yerli ve milli olduğunu iddia eden iktidar ve yanlıları IMF'nin 2001 krizinde ülke vatandaşlarına “dolar ile borçlanma, milli paran ile borçlan” dediğinde, o IMF düşman, kendilerinin yerli ve milli olduğunu iddia edenler ise 2019 yılından itibaren vatandaşlarından dolar ile borçlanmaya başlayınca daha yerli ve milli olmaya devam ediyorlardı.
***
Ekonomi küçülüyor, milletin kursağından geçen azalıyor, borçlar ve işsizlik büyüyor derken insanların hayatın zorlukları ve gerçekleri karşısında gelecekle ilgili umutları tükenirken, iktidar ise topluma gaz vererek gerçeklikten kopuşu hızlandırarak sorgulanamayan gazlarla oluşturulmuş umudu büyütüyordu.
Muhalefet ise buna itiraz ederek, toplumu gazlardan arındırılmış gerçeklerle buluşturuyordu. İktidarın muhalefetin tüm unsurlarına kızgınlığı aslında bundandı.
Son söz: Gazlarla oluşturulmuş umut sanaldır ve sürdürülebilirliği imkansızdır. Artık yolun sonuna gelinmektedir. Çünkü hayatın gerçekliği eninde sonunda gazlarla verilmiş sanallığı yener.