Semir Ataullah
Lübnanlı gazeteci - yazar
TT

Televizyon göçü mevsimi

Televizyondaki bazı yüzler günlük hayatımızın bir parçası olur. Bize haberleri veya başyazıları okurlar. Onlardan neler yaşandığını ve durumumuzu öğreniriz. Sundukları haberler bizde endişeye yol açsa bile güven veren yüzler vardır. Lübnan'da bu yüzlere çokça rastlarsınız.
Beyrut'ta siyasi programlar arasında en popüler olduğunu düşündüğüm “Sare el-Vakt” veya “Kelam en-Nas” gibi farklı programları ve yüzleri takip ediyorum. Sunucu Marcel Ghanem olduğu sürece isim veya kanalın bir önemi yok. Ghanem, ister yerel halktan isterse de göçmen olsun bağımsızlar, tarafsızlar veya entelektüeller gibi Lübnanlı tüm grupları etrafında toplayan siyasi bir lider haline geldi.
Son zamanlarda bazı meslektaşlarımın gün içinde birden fazla iş yaptığını fark ettim. Örneğin onlardan biri bir oalayı analiz ediyor,  bir talk-show sunuyor ve ardından haber bültenini okuyor . Bu, profesyonellik söz konusu olduğunda bir noksanlığa işaret etmez. Herkes birinci sınıftır. Bu, azalan bütçelerin ve hiçbir şekilde akla hayale gelmeyen ekonomik bir felaketin kanıtıdır.
Mısır, İngiltere ve Körfez'deki televizyonlara büyük bir Lübnanlı göçü var ve muhtemelen bu tek dalga olmayabilir. Lübnan, Irak'tan sonra televizyonu tanıyan ikinci ülkeydi. Birçok kimse -gazetecilerin daha önce yaptığı gibi- deneyimleriyle birlikte Körfez'de yükselen endüstriye göç etti. Arap ekranı neredeyse tek bir şey gibi oldu. Rekabet yoğunlaştıkça profesyonellik gelişti. Bir izleyici olarak kendimi herhangi bir niyet yahut ilgi olmaksızın siyasi olarak birbiriyle çelişen üç ayrı kanaldaki üç yüze bağımlı olarak görüyorum.
El Cedid kanalındaki Samar Ebu Halil, verdiği mutlak güvenle ve hayranlık uyandıran performansıyla haber stüdyosunu bir tahta çevirdi. MTV’deki Nebila Avad, haberlere ve başyazılara çocukça bir güven katıyor. Dalia Halil ise programlarda sakin, profesyonel ve itibarını koruyan Grace Kelly gibi görünüyor.
Unutkanlık belasına düşme korkusu nedeniyle erkek sunuculardan hiçbirinden bahsetmedim. Özellikle bana bazılarının iyi boksörler olduğu ve bazılarının da karate ve kung fu yaptıkları söylendiğinden beri böyle. Sonuncusunun ne anlama geldiğini bilmiyorum. Belki de günaydın demektir ya da bir menü. Bu durum bana Çince öğrenmek zorunda olduğumu hatırlatıyor. Bu yıl Çin'de kaç öğrenci olduğunu biliyor musunuz? 200 milyon. ABD nüfusunun dörtte üçüne denk geliyor. Birkaç yıl sonra 200 milyon mezun olacak. Amerika'nın neden korktuğunu anladınız mı?