Prof.Dr. Bilal Sambur
Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Öğretim Üyesi
TT

Bir fundamentalist ideoloji: Selefilikten Selefizme

Selefilik Müslüman düşüncesi içinde uzun bir geçmişe sahiptir. Tarihsel olarak hadis merkezli bir din anlayışını esas alan ve aklı işlevsizleştiren bir akım olan Selefilik, günümüzde yeni bir biçimde ve muhtevada karşımıza çıkmaktadır.
Günümüz Selefizminin iddiası hadis merkezli bir dini anlayışı olmadığı gibi,   naklin akıldan üstünlüğünü savunmak değildir. Sahabe, Tabiün ve Tebe-i Tabiün gibi dini ideal şekilde yaşadığı kabul edilen önceki nesilleri takip etme amacı güttüğünü söyleyen iddia geleneksel Selefiliğin aksine modern Selefizm, böyle bir amaca sahip değildir.
Modern Selefizmi Hanbelilik ve Vehhabilik’le özdeşleştirmek de modern Selefizmi anlamlandırmaya yeterli değildir. Selefizm, fundamentalist bir ideoloji olarak karşımıza çıkmaktadır.
Tarihsel olarak Kur’an’ın müteşabih ayetlerinin yorumlanmasında akli yorumlamayı reddeden ve nassı esas alan Selefilik, dinin literal olarak anlaşılmasını savunmaktadır. Birçok dinde olduğu gibi Müslüman düşüncesinde de dinin literal yorumunu esas alan bir dini yaklaşım bulunmaktadır.
Günümüzde tartışılan sorun Selefilik olmaktan çıkmıştır. Selefilik adı altında bugün konuştuğumuz şey, bir izm, yani Selefizm olarak karşımızdadır. Günümüzde Selefiliğin fundamentalist bir ideoloji olarak Selefizm şeklinde anlaşılması gerekmektedir.
Bir fundamentalist ideoloji olarak Selefizm, militanlarını çok kolaylıkla şiddete ve silahlı mücadeleye motive etmektedir. Selefizm, militan radikal bir ideolojidir. Selefizmin tek vaadi, şiddettir.
Şiddeti kutsallaştıran bir teolojiyle militanlarını kan dökmeye ve silahı dinin merkezi haline getirebilmeyi başarabilmektedir.
Selefizmin merkezinde kalaşnikof vardır diyebiliriz. Selefizm, silah ve zor kullanarak Allah’ın dinini hakim kılma şeklinde bir iddiayla ve ütopyayla dindar kitleler için bir cazibe olmaya çalışmaktadır.
Bir şiddet ideolojisi ve teolojisi üreten Selefizm, dine ve insana dair her şeyi yakmayı ve yıkmayı hedefleyen pimi çekilmiş ve dünyaya atılmış bir bombadır.
Selefizm, Allah adına tek doğrunun kendisine ait olduğunu iddia eden totaliter bir ideolojidir. Hak ve hakikatin kendi tekellerinde olduğunu iddia eden Selefistler, kendi dışında kalan Müslümanları ve Müslüman olmayanları tekfir etmekte ve düşman ilan etmektedir.
Selefizm, Müslümanları iç düşman, Müslüman olmayan toplumları ise dış düşman olarak kategorize etmektedir.
Selefizm, sürekli olarak düşman üreten ötekileştirici bir ideolojidir. Selefizm ideolojisine göre kendileri dışında kalan herkes, Allah’ın dininin düşmanları olarak günah ve sapkınlık içindedir. Günahkar ve sapkınlar olarak herkesi ötekileştiren Selefizm, geleneksel dini referanslarla ötekileştirici, dışlayıcı ve yok edici tutumuna dini meşruiyet sağlamaktadır.
Selefizm ideolojisine bağlı grupların yayınlarında bol bir şekilde fıkıh, siyer, hadis ve tefsir kaynakları başta olmak üzere Müslüman düşüncenin klasik eserlerine referanslar verilerek yapmış oldukları eylemler meşrulaştırılmaktadır.
Selefizm, insanların sağlıklı bir dindarlık anlayışıyla ahlaki ve manevi açılardan olgunlaşmalarını hedefleyen bir ideoloji değildir.
Selefizm, bir hakimiyet ideolojisidir. Selefizmin başında, ortasında ve sonunda tahakküm etme amacı vardır. Hakimiyet kurmayı kendisinin varoluş amacı sayan Selefizm, dini bir anlayış olmaktan ziyade faşizm, nasyonalizm ve Komünizm gibi modern döneme ait din içiymiş gibi gözüken ama din dışı  totaliter bir ideolojidir. Selefizmin hegemonik doğasını ihmal ederek onu anlamak mümkün değildir.
Hegemonik bir ideoloji olan Selefizm, tarikatlarla bir iktidar savaşı içindedir. Tarikatlar ve Selefizm, siyasal ve ekonomik iktidarı elde edebilmek için sosyal iktidarı ele geçirmeye çalışmaktadırlar. Sosyal iktidar için tarikatlar mürit sayılarını arttırmaya çalışırken, Selefist akımlar ve yapılar da militanlarını ve sempatizanlarını arttırmanın peşindedirler.
Tarikatlar ve Selefistler, birbirleriyle müşteri kapma yarışı içindedirler. İnsana ve topluma, Selefist olma veya mürit olma şeklinde iki seçenekten biri dayatılamaz. Selefist veya mürit olmak, Müslüman insan olmak demek değildir. Müslüman, insanlığını akıl, adalet ve ahlak doğrultusunda iyileştiren, geliştiren ve olgunlaştıran kişidir.
Müslümanın önünde sahih anlamda insan olma seçeneği vardır. Tarikatlar ve selefist ideoloji, kişinin ahlaklı, akıllı ve adil bireyler olma amacına artık hizmet etmemektedirler.
Tarikatlar ve Selefist yapılar, ekonomik çıkarlarını genişletmeye, siyasal alanda nüfuzlarını derinleştirmeye ve topluma tahakküm etmeye çalışan ağlar haline gelmişlerdir.
Selefistlerin  silaha ve şiddete dayanan özelliğini gösterip onların panzehirinin tarikatlar olduğunu söyleyip,topluma ölümü gösterip sıtmaya razı etmekten farksızdır.
Selefizm, din ve şeriat adına despotizm olarak ifade edilebilecek bir rejim kurmayı vaat etmektedir. Selefizmin en nefret ettiği şey, demokrasidir. Selefist ideoloji, demokrasiden küfür rejimi olarak söz eder.
Demokrasinin Müslüman toplumlarda yerleşmemesi için küfür silahını kullanan Selefizm, despotizmin bütün unsurlarını bünyesinde barındırmaktadır. İslam’ın demokrasiyi küfür olarak gördüğünü iddia eden Selefizm, despotizmin İslam’a ve insan onuruna uyup uymadığı konusunda ise hiçbir şey söylememektedir.
Selefizm, cihat, hicret ve İslam devleti etrafında dönen bir retorik kullanmaktadır. Selefizme göre, din ve hayat, cihattan ibarettir. Cihat, silahlı mücadele, ölme ve öldürme demektir. Cihat için Müslümanın küfür toplumundan Müslüman topluma, küfür devletinden İslam devletine hicret etmesi gerekmektedir.
Selefizmin en büyük ütopyası, yeryüzüne hakim olan bir İslam devleti kurmaktır. Selefizme göre İslam devleti, Müslüman olarak yaşamanın olmazsa olmazıdır. İslam devleti olmadan Müslüman olmak mümkün değildir.
Cihat, hicret ve İslam devleti kavramları etrafında üretilen ideolojinin ve teolojinin, Selefizmi birçok kişi için cazibe merkezi haline getirdiğini ve insanları din adına eylemde bulunmaya motive edebildiğini söyleyebiliriz.
Selefizm, dine rağmen din adına ve dindarlara karşı ortaya çıkmış modern bir totaliter ideolojidir. Din adına ortaya çıkan Selefizm, kendisini dinin yerine ikame ederek mutlak doğru din olduğunu iddia etmektedir.
İslam ve Selefizm birbirleriyle bağdaşmamaktadır. İslam, ahlak ve ibadete dayanan fıtrat dinidir. Selefizm ise dine rağmen dini kullanarak hakimiyet kurmak isteyen totaliter bir ideolojidir.
Selefizm, sadece kendi militanlarını ve sempatizanlarını gerçek Müslüman kabul ederken, kendisi dışında kalan Müslüman toplumları ise küfürle suçlamaktadır.
Selefizm, Müslümanlara karşı olan bir ideolojidir. Dine rağmen din adına ortaya çıkan ve insanları topyekun düşman olarak konumlandıran Selefizm, insanlık durumumuzda derin bir krizle yüz yüze olduğumuz anlamına gelmektedir.