Nebil Amr
Filistinli siyasetçi ve yazar
TT

Bir denge adamı: Şeyh Sabah

Liderler ve önderler için en önemli sınav, halklarını ve varlıklarını tehdit eden sert rüzgarlar estiğinde ya da yaşam alanları ve daha geniş olan çevreleri her türlü savaş ve kargaşa gibi büyük olaylara maruz kaldığında denge kurabilme ve doğru kararları verebilmelidir. Bu tür durumlar ülkenin büyük tehlikelere duçar olmasını önlemek için rasyonel bir politikayı gerektirir. Liderler böyle durumlarda kendileri için en iyi rolleri seçerler.
Kuveyt Emiri Şeyh Sabah el-Ahmed el-Cabir es-Sabah da bu sınavın üstesinden gelen Arap liderlerin arasında yer almaktadır. Onun için yapılabilecek en doğru tanımlardan biri, dengelerin alt üst olduğu bir zamanda ‘bir denge adamı’ oluşudur. Keskin kutuplaşmaların olduğu bir zamanda etkili bir diplomasiyle çalışmalar yürüten ve bunu dışişleri bakanı olarak görev yaptığı sırada gerçekleştiren bir adamdır. Emir Sabah, ülkenin karşı karşıya kaldığı bu karmaşayı sağduyulu bir şekilde ve akıllıca yönetti. Ona duyulan güven geleneksel bir arabulucu olmanın ötesinde bu güveni sağlayan en iyi niteliklere sahip olmasından kaynaklanıyordu.
Şeyh Sabah’ın diplomatik alandaki başarıları ve Körfez-Arap dünyasındaki liderlik rolünün önemi, bu özel koşullarda gözden kaçırılmamalıdır. Biz Araplar, daha önce tanık olmadığımız korkunç bir gerçeklikle karşı karşıya bulunuyoruz. Çeşitli krizler, zorluklar ve tehditlerle kuşatılmış bir durumdayız. Bunlardan bazıları tarihin en tehlikeli ve en maliyetli iç savaşlarını netice verirken, diğerleri ise herhangi bir konuda Arap dayanışmasının gerekliliğini aşikar hale getirdi.
Kuveyt, Filistin davasını başlangıcından itibaren destekledi ve halka yardım elini uzattı. Kuveyt’e gelen binlercesi bir mülteci olarak değil, misafir olarak ağırlandılar ve önlerinde onurlu bir çalışmanın bütün kapıları açıldı. Kuveyt onlara, sanki kendi ülkelerindelermiş gibi çalışma ve üretim için en iyi imkânları sağladı.
Filistin devriminin başlamasından korkulduğu ve bunu bir kibrit çöpü olarak tasvir edildiği bir zamanda Kuveyt, ‘başlangıçlar’ için ev sahipliği yaptı. Yaser Arafat da böyle söylerdi. Kuveyt, Filistin halkının devrime ve tüm faaliyetlere katılma hakkını tereddütsüz destekledi. Kuveyt'i ziyaret ettiğinizde dört bir tarafta Filistin’e ait olan ve onu hatırlatan birtakım şeylere tanık olursunuz. Federasyonlar, dernekler ve çeşitli sektörler, devrimin ve halkın yaşamında en etkili unsurlar arasındaydı. Devrim ne zaman herhangi bir tehditle karşı karşıya kalsa, Şeyh Sabah kendisine güvenilen bir ‘itfaiyeci’ rolündeydi.
Filistin’in hatalarından biri, Kuveyt'in işgalini kınama konusunda çekimser davranmasıydı. Ancak yine de yaptığı iyi şeylerden biri de bu konuda özür dilemek oldu. Şeyh Sabah ve devlet adamları, sorumluluk duygularından ötürü büyük bir hoşgörüyle bu özrü kabul ettiler.
Şeyh Sabah -Allah rahmet eylesin- bir milletin ve dünyanın yas tutmasını hak eden bir adamdı. Yaşadığı sürece hepimiz için vazgeçilmezdi. Kuveyt, halkı ve liderleri için geride bıraktığı ahlak ve vatanseverlik mirası ile her daim aramızda olacaktır.