Mustafa Fahs
TT

Lübnan: Karşı devrim

Nakura’daki çadır ile Baabda Cumhurbaşkanlığı Sarayı arasında iki tarafıyla Lübnan siyasi sınıfı (iktidar ve muhalefet), zamanı, 17 Ekim 2019 öncesine geri alacak karşı devrim için son rötuşları yapıyorlar. Paris’in girişimine bağlılığı ile ABD yönetiminin İsrail ile deniz sınırlarını belirleme müzakerelerinin başlaması arzusunda, bileşenlerinin çoğu arasındaki ilişkiyi yeniden kurma hedeflerini gerçekleştirmek için aradıkları fırsatı buldular. Batmış bir hükümeti tekrar yüzeye çıkarıp hayata döndürme fırsatını.
Görevlendirme (hükümeti kurmak için) seçeneklerinin neredeyse Müstakbel Hareketi’nin meclis grubu başkanı Saad Hariri ile sınırlandırılması, Şii İkilisi’ndeki ortağı Emel Hareketi lideri Nebih Berri’nin İsrail ile müzakereleri yürütmesi yoluyla Hizbullah’ın sunduğu açılımla aynı zamana denk geldi.
Bu sınır açılımı dış ve iç faktörler sonucu gerçekleşti. Dış faktörler düzeyinde, Washington’un gösterdiği yaptırımlar sopası, egemen sınıfın boyun eğmesinin ve sınır belirleme müzakerelerinin başlamasını kabul etmesinin arkasındaki ana faktörlerden biridir. Washington ayraca üst düzey isimlerin de yaptırımlar listesi içinde yer alabileceğini ve istisna olmadıklarını ima etmişti. Bunun yanında, söz konusu sınıf içinde yer alan bazı isimler, on yıllar süren mali yolsuzluk ve siyasi tekelden sonra şeref ve onurlarından geride kalanı koruyacak gerekli güvenceleri elde etmeleri halinde yönetimden ayrılmak istiyorlar.
İç faktörlere gelince, siyasi sınıf, yönetimin “görev hükümeti” olarak adlandırılan hükümet üzerinde anlaşmaya varması halinde, uluslararası toplumun yeniden Lübnan'a güveneceği ve krizden çıkması için ona yardım edebileceği propagandası yapıyor. Bu sayede yeni hükümetin iki unsurdan yararlanacağının sözünü veriyor. Bunların ilki, Fransa’nın Lübnan’a sözünü verdiği finansal ve ekonomik yardımlar. İkincisi, sınırları belirleme sürecinin sona ermesinden sonra enerji sektörünün sağlayacağı finansal likidite ve yatırımlar. Bu vaatler, yönetimin, artık havada asılı duruyor gibi görünen, geçici de olsa, içinde bulundukları yaşam koşullarının yükünden kurtulmak için bir çıkış yolu arayan vatandaşların endişelerinden yararlanma enstrümanına dönüştü.
Pratik olarak, bu sınıf, sokaktaki ivmedeki düşüşten, ekonomik ve finansal krizin halkın ruh hali üzerindeki etkisinden yararlanarak, Ekim Devrimi ile hesaplaşmaya karar vermiş bulunuyor. Bu, onun için ittifakların ve uzlaşıların yıkılmasına yol açan siyasi çatlakları onarmak, çeşitli faktörlerin dayattığı yeni siyasi değişikliklerle orantılı olarak kendisini yeniden konumlandırmak için bir fırsattır. Ayrıca bu sınıf, tabanıyla ilişkisini yeniden düzenlemek, partisel ve mezhepçi cephelerini restore etmekte de acele ediyor. Bir yandan da söz konusu cephelerden ayrılanların ya da kendisine karşı çıkanların, alternatifler oluşturma veya mezhepçi güçlerin sunduğu kazanımların kaybını telafi edecek bir koruma ve kalkan sağlamakta başarısız oldukları propagandası yapıyor. Yönetim, karşıt propaganda söyleminde, devrimin kendisinin bir siyasi güce dönüşmekte, iktidar güçleriyle rekabet edebilecek bir liderlik çerçevesi teşkil etmekte, destekçilerine ikna edici programlar sunmakta başarısız olduğu argümanına odaklanıyor.
Karşı devrim savunucularının öncelikleri; mevcut ittifaklarla üzerinde uzlaşıya varılan ismi hükümeti kurmakla görevlendirmek, ancak hükümeti kurmasını, bölgesel ve küresel bir açılım gerçekleşene kadar ertelemek amacıyla yönetimi yeniden formüle etmektir. Dayanakları arasındaki ihtilaf ve çekişmelerin şiddetini hafifletmektir. Oysa bu bölgesel ve küresel açılım, büyük olasılıkla yönetimin bir yanılsamasından ibarettir. Yönetim, Fransa Cumhurbaşkanının 4 Ağustos patlamasının yankılarını ele almadaki tüm ataklığına ve aceleciliğine rağmen Paris’in yardımdan önce reform koşulundan vazgeçmemiş olduğunu unutmuş gibi davranıyor. Keza sınırları belirleme müzakerelerinde acele eden Washington da şu ana kadar yaptırımları iptal etmedi sadece bazılarını erteledi. Yine Washington, iyi niyetini göstermek veya başta Hizbullah olmak üzere iktidara, müzakere için attığı adımlara karşılık herhangi bir vaat ve kolaylık sunmakta acele etmiyor. Yönetimin güçlü, ekonominin istikrarlı olduğu 10 yıl önce vermediği teşvikleri Washington’un şimdi, yönetimin en zorlu krizini yaşadığı ve ekonominin çökmüş olduğu bir zamanda vermeyeceğine şüphe yok. Zira bu zorlu koşullar, müzakere taraflarından birine, zayıf olan diğerinden tavizler koparmak için güçlü kozlar sunacaktır.
Devrim, bu ayın 17’sinde ikinci yılına girerken, zamanı geri almaya hazırlanan karşıt devrimin tehdidi altında bulunuyor. Devletin kilit noktalarını ve toplumun hareketlerini kavramasına olanak tanıyan iktidar araçlarını idare ettiği göz önüne alındığında, yönetim, bu karşıt devrimi başarabilecekmiş gibi görünüyor. Kendisi şu anda sadece iktidarın menfaatlerinden payını garantiye alacak bir anlaşmayı bekliyor. Ancak, yönetimin provokasyon ve kışkırtmaları, kendisini yok sayma ve inkar etme kertesine vardığında uzun bir yol kat etmiş devrimin de kendi sürprizleri olacaktır.