Cibril Ubeydi
Libyalı araştırmacı yazar
TT

Libya’da ateşkes: Memnuniyet ve şüphe arasında!

Libya Ulusal Mutabakat Hükümeti’ne bağlı güçler ile Libya Ulusal Ordusu arasında, Türkiye tarafından şüphe ile karşılansa da uluslararası arena tarafından daha önce benzeri görülmemiş bir memnuniyetle karşılandı. Kalıcı ateşkes anlaşması, ‘paralı askerlerin’ üç ay içinde ülkeden çıkarılmasının önünü açıyor. Bazıları ise 90 günlük sürenin çok uzun olduğunu ve bunun anlaşmanın ihlaline yol açabileceğini düşünüyor. Özellikle Türkiye Cumhurbaşkanı'nın anlaşmaya yönelik muhalefetinin boyutunu gösteren açıklamalarının ardından bazı taraflar bu anlaşmanın bozulacağına inanıyor. Zira Erdoğan, anlaşmanın ‘güvenilirlik açısından zayıf’ ve ‘üst düzeyde bir anlaşma değil daha ziyade delegeler arası bir anlaşma olduğunu’ söyledi.
Erdoğan'ın, iki partiyi eşit derecede temsil eden üst düzey generaller arasında imzalanan bir anlaşmaya ilişkin dile getirdiği şüpheler, Erdoğan'ın Libya'daki rolü hakkında birçok soruyu gündeme getiriyor. Erdoğan, Suriye'den getirdiği paralı askerlerle, Trablus'taki siyasi İslam milislerine sağladığı silah ve insansız hava araçlarıyla ve hükümete iki kat bedel ödetmesiyle ülkede siyasi ve askeri sahneyi karıştıran başlıca unsurdur. Erdoğan'ın anlaşmanın güvenilirliği hususundaki şüphesi, paralı askerlerinin Libya'daki varlığının tehdit edilmesi dolayısıyla anlaşmayı bozma arzusunu yansıtıyor. Nitekim anlaşma bu paralı askerlerin üç ay içinde ülkeden çıkarılmasını öngörüyor.
Erdoğan'ın karşı çıktığı bu anlaşmada, paralı askerlerin ülkeden çıkarılması için uzun bir süre öngördü ve bu durum onun ateşkesin bozulması konusundaki şüpheleri artırıyor. Aynı şekilde ABD Büyükelçisi, Libya'da paralı askerlerin yayılması meselesini Rus “Wagner” grubunun Libya'dan çıkışıyla ilişkilendirerek şöyle diyor:  “Libya'nın batısındaki Suriyeli ve diğer savaşçıların çekilmesini isteyenler, Wagner Grubu’nun doğuda varlığını sağlamlaştırmaya devam etmesi halinde böyle bir şeyin gerçekleşmesini umut etmesinler.”
Ateşkes, Birleşmiş Milletler (BM) tarafından terörist olarak sınıflandırılan gruplara uygulanmaz. Ortak Askeri Komite, Libya'nın tüm bölgelerini ve şehirlerini birbirine bağlayan yolların ve kara geçişlerinin açılması konusunda anlaştı.  Ayrıca 5+5 Ortak Askeri Komitesi, UMH Enformasyon Bakanı’nın medyada nefret söyleminin ve iç savaş hakkındaki konuşmaların durdurulması kararı alır almaz azledilmiş müftüye bağlı “Trablus Devrimcileri” milisleri tarafından kaçırılmasına ve alı konulmasına rağmen medyada provokatif ve gerginliği artıran söylemlere son verilmesi ve nefret söyleminin durdurulması gerektiği konusunda anlaştı. Pek çok gözlemci bu durumu, daha anlaşmanın mürekkebi kurumamışken yaşanan bir aksilik olarak değerlendirdi. Zira hükümet, bir bakanının ve iki oğlunun kaçırılması karşısında sessiz kaldı. Bu durum milislerin gücünü ve ellerinin nereye uzandığını göstermesi açısından önemlidir. Siyasi bir cepheden başka bir şey olmayan hükümet, İhvan-ı Müslimin tarafından Libya’nın zenginliğinin yağmalanmasını meşrulaştırmak için kullanıldı.
Ateşkes anlaşmasının gelmesiyle birlikte siyasi İslami gruplar bir an bocaladılar ve anlaşmanın ardından yeniden mevzilenmeye ve renk değiştirmeye başladılar. Öncelikle Zaviye ve ardından Mısrata grupları toplu halde istifa ettiklerini açıkladılar. Sonra Libya’daki İhvan-ı Müslimin’den benzer açıklama geldi. Bu durum bir dizi soruyu da beraberinde getirdi: İstifa hangi makama takdim edildi? İstifalar ne derece ciddidir? Özellikle Temsilciler Meclisi’nin örgütü suçlayan bir yasa çıkarmasının ardından bu kimseler örgüte üyelikleri dolayısıyla sorumlu tutulacaklar mı?
Libya Devlet Yüksek Konseyi Başkanı Halid el-Mişri ile başlayan Müslüman Kardeşler'in toplu istifası, bunu siyasi bir takıyye olmaktan çıkarmıyor. Özellikle de örgüte olan bağlılığın, örgütten çıkma durumu söz konusu olduğunda kişinin kanıyla bedel ödemesini gerektiğinden böyle bir durumun gerçekleştiğine nasıl inanabiliriz? Müslüman Kardeşler'in örtüsü altından çıkma girişimleri, siyasi bir takıyyeden başka bir şey değildir. Bu, Müslüman Kardeşler'e yönelik genel toplumsal nefretin doğal bir sonucuydu ve grubun batan gemiden atlamasına neden oldu.
Son olarak şeytanların fısıldadığı vesveseye rağmen ateşkes anlaşmasına bağlı kalınması, ülkede istikrar ve toplumsal barışın sağlanması için önemli bir adım olacaktır.