Semir Ataullah
Lübnanlı gazeteci - yazar
TT

Ev sahibinin yokluğu

Basil Akl, bizi dizi yeteneğe sahipti, bunların en önemlisi de el Masiya müzik grubunun (1950-80’li yıllarda Arap dünyasında öncü bir rol üstlenen bir müzik grubu) lideriymiş gibi bunları yönetebilme yeteneğiydi. Bu yetenekler sayesinde, ister Doğu isterse Batı'da üstlendiği görevlerle en önde gelen Filistinli diplomatlardan biri haline geldi. Önde gelen isimlerin çoğu çatık kaşlılığı ve somurtmayı direnişçi olmanın olmazsa olmaz şartı gibi görürken Ebu Emin (Basil Akl) muhataplarını gülümsetir, her telefon konuşması ya da toplantıyı bir fıkra ile bitirir, arkadaşlarına bu şekilde veda ederdi.
Birçokları, başarılı bir avukat, düşünür ve entelektüel olan Basil Akl’ın, bir Filistinli lider Arap veya yabancı bir ülke ile gereksiz bir sorun çıkardığında, bunu çözmek için elinden gelen her şeyi yaptığını bilmez. Çoğu zaman bir gerekçesi ve anlamı olmayan bu davranışları açıklamak için söz konusu ülkeyi ziyaret ederdi. Filistin davası ile halkının bundan mümkün olan en az zararı görmesi için krizi çözmeye gayret ederdi.
Basil Akl, başta Suudi Arabistan Kralı Selman bin Abdulaziz olmak üzere pek çok Arap liderin saygı ve takdirini kazanmıştı. Filistin davası ile ilgili haberleri nasıl dikkatle takip ederse onlarla ilgili haberleri de öyle takip ederdi. Dünyada Filistinlilerin haklarını pekiştirmek için özel olarak Kral Selman’a güvenirdi. Nitekim bu bağlamda, iki yıl önce Beyrut Amerikan Üniversitesi’nde katıldığı geniş çaplı konferans sırasında, Filistin davasının ulaştığı kritik durumla ilişkili olarak Kral Selman bin Abdulaziz’den bir dizi ricada bulunmuştu.
Basil Akl, Yaser Arafat'ın siyaset ve açılımlarında, özellikle de Filistin Kurtuluş Örgütü (FKÖ) ile Avrupa başkentleri arasındaki bariyerlerin aşılmasında temel roller oynadı. Çabaları sonucu İngiltere ile FKÖ arasındaki ilk görüşme gerçekleştiğinde, bu başarının arkasındaki isim olmasına rağmen her zamanki mütevazılığıyla Yaser Arafat, katılımcıları karşılarken kendisi uzakta bir köşede durmuştu. O, hiçbir zaman başarıyı kendisini mal edip bununla övünmezdi. Bu temel ve önemli görevini mevcut Devlet Başkanı Mahmud Abbas zamanında da sürdürdü. Kendisi ile ne zaman görüşsem mutlaka Ramallah’tan veya o sırada Mahmud Abbas nerede ise oradan kendisine bir arama gelirdi. Mahmud Abbas Lübnan’ı her zaman halktan biriymiş gibi ziyaret ederken, İsmail Heniyye ziyareti sırasında omuzlarda taşındı. Kendisini taşıyanlara bir kez daha Sayda, Sur ya da Nakura’dan Filistin’i kurtarmayı vaat etti.
Basil Akl’ın en önemli özelliği, Arap hassasiyetlerini anlama, Batı'nın hassasiyetlerini ve endişelerine karşı anlayışlı olma becerisiydi. Birinci sorumluluğunun, davasının onurundan taviz vermeden ve halkına verdiği sözden bir an bile vazgeçmeden muhataplarına güvence vermek olduğunu düşünürdü. Filistin halkının başına gelenlerle ilgili birçok hikâye duydum ve okudum.
Bir keresinde de Basil Akl Kudüs’ten döndüğünde bizlere ailesinin şehirdeki evini kontrol etmeye gittiğinde başına gelenleri anlatmıştı. Anlattığına göre evin bulunduğu binaya ulaştığında satılık olduğuna dair bir ilanın asılı olduğunu görmüş. Zili çalmış. 1948’den beri evi işgal eden kadın kapıyı açmış. Basil kendisine: Ailemin evini satışa çıkardığınızı biliyor musunuz demiş. Kadın: Tabi ki biliyorum, peki siz uygun bedeli ödeyebilir misiniz?