Bekir Uveyda
TT

Selam ey Beytüllahim

Beytüllahim, Noel havasına uymayan bir karamsarlıkla dolu bu günleri ilk kez yaşamıyor. Hz. İsa (a.s.) ve Allah’ın alemlerdeki bütün kadınlar arasından seçtiği ve tertemiz kıldığı annesi Hz. Meryem’in doğdukları yer olan bu şehir, farklı zamanlarda ve yüzyıllar içinde farklı milletlerden insanların yaptıkları nedeniyle birçok kez hüzün giysilerini giydi. Kimisi geçici olarak onu istila etti ve çok duramadı. Kimisi de kutsallığını ve yüce saygınlığını hiçe saydı. Yollarını kan gölüne çevirdi, barış ve sevgi peygamberinin beşiğinde barış ruhunu öldürdü. Bu trajediler ve kederler çoğu zaman Beytüllahim ile sınırlı veya mensubu olduğu geniş çerçeveyi, yani tüm Filistin halkını kapsayacak şekilde genişti. Kudüs kederden ağladığında, Gazze kanadığında veya Nasıra yaralandığında Beytüllahim’in de gözlerinden yaşlar akardı. İnsanın kardeşinin insana eziyetlerinin acısına katlanmak zorunda kalanlara merhamet ve zayıflara rahmet etmesi, büyüklenen, zorbalık edip zulmedenlere doğru yolu göstermesi için kullarına, merhametli yaratıcıya yalvaran dualar ağzından dökülürdü.
Beytüllahim bu yıl da kendisini Noel coşkusu ve sevincinden mahrum bırakan karamsarlık ve acı keder kıyafetini giydi. Çünkü dünyanın tamamı kederli bir Noel yaşıyor. Zira koronavirüs salgını, ruhlardaki sevinci ve mutluluğu öldürmeyi başardı. Onlar yerine, bu makalenin yazıldığı tarihe kadar sayıları 1 milyon 700 bini aşan (bu sayı her an artıyor) sevdiklerinin ayrılık acısını yerleştirdi. Bayram günlerinde genellikle coşku ve kutlamalarla dolu olan şehirler aylardır hayalet gibiler. İnsanların hemcinslerine karşı duydukları korku ve tedirginlikle kaplanmışlar. Herkes için öteki bir endişe kaynağına, semptomlarını taşımasa da hastalığı bulaştırması olası bir şüpheliye dönüştü. Korku tam anlamıyla insanları ele geçirdi. İnsanlar, sosyal mesafeyi korumadan maske takmaya, hatta kendi kendine sokağa çıkma yasağı uygulayıp evden ayrılmaya kadar bütün talimat ve önlemleri uygulasalar bile korkuyorlar.
Peki, ne zamana kadar? Hiç kimse kesin yanıtı bildiğini iddia edemez. Uzmanları etkinliği ve başarı oranı konusunda tatmin eden bir aşıya ulaşılması; gelecek yıl bahara kadar salgının sona ermesi veya en azından zararlarının ve yaygınlığının sınırlanması umudunun yakın olduğuna dair beklentiler yaratmıştı. Ancak çok geçmeden bu beklentiler yıkıldı. İngiltere’de birden mutasyona uğramış bir koronavirüs türü tespit edilmesiyle hayal kırıklığı egemen oldu. Daha da kötüsü, mutasyona uğramış yeni koronavirüs türünün keşfedilmesinin komplo teorilerinin yeniden yayılmasına ve öne çıkmasına katkıda bulunmasıydı. Elbette tarih, insanların sebeplerini açıklamakta zorlandıkları şeyleri anlayamamalarından kaynaklanan şaşkınlık ve kafa karışıklığının, bu tür düşüncelere kucak açan bir ortamı ortaya çıkardığını gösteren örnekler yönünden zengindir. İnsanların bilgisizliklerini yanılsamalardan ibaret bilgilerle de olsa gidermeye hazır oldukları durumlardan bahseden örnekler çoktur. Aniden ortaya çıkan virüsler ve hastalıklar gibi sıradan insanın anlayamadığı gizemlerle ilgili durumlarda bu kusur mazur görülebilir ya da tamamen reddedilebilir. Ancak binlerce yıldır gökyüzündeki güneş kadar parlak ve net bir durumu ele alırken bunların kabul edilmesi veya görmezden gelinmesi doğru mudur?
Kesinlikle hayır. Peki, örnek verebilir miyiz? Elbette, sadece Beytüllahim değil, kuzeyde Ras el Nafura’dan güneyde Refah’a kadar Filistinlilerin büyük büyükbabalarının kalıntılarını saklayan bu topraktaki hakları, bir güneş gibi gizlenemeyecek bir gerçektir. İsrail ve tüm siyasi renklerden liderlerinin – halkı demiyorum çünkü genelleme yapmak doğru değildir- hepsi veya iktidarda olan bazıları, son olarak Arap başkentlerin attığı barış adımlarını yanlış okuyarak Filistinliler ile barışın alternatifi sayarlarsa hata etmiş olurlar. Böyle bir anlayış, İsrail devletinin yaşı kadar uzun, acı, kahır ve zulüm yıllarının hatalarının sonuçlarını asla düzeltemez. Adil ve gerçek barışın etiketi açık ve nettir. Korona gibi belirsiz değildir. Tel Aviv normalleşme elini ilk önce samimi bir şekilde Filistinlilere uzatmalı. Ardından Filistinliler ve tüm dünyayla birlikte şunu tekrarlamalı: Ey Hz İsa’nın doğduğu şehir, sana selamlar olsun.
Gelecek Cuma günü Beytüllahim’de dünya barışı, din ve peygamber, ırk, cinsiyet ve renk ayrımı yapmadan (çünkü Yaradan tüm insanların Rabbidir) tüm insanların selameti için duaların yankılanacağı gece yarısı ayini düzenlenecek.