Selman Dusari
Suudi Arabistanlı gazeteci, Şarku'l Avsat eski genel yayın yönetmeni
TT

Çözüm WhatsApp uygulamasını silmek mi?

Anlık mesajlaşma uygulaması ‘Telegram’ın, mahremiyeti ihlal eden yeni koşullar getirmesinin ardından mesajlaşma devi WhatsApp’ı tiye alışı oldukça dikkat çekiciydi. Telegram şirketi Twitter’daki resmi hesabı aracılığıyla yaptığı paylaşımda ünlü ‘ölüm (tabut) dansı’ video klibini yayınladı. Söz konusu videonun ön kısmında uluslararası tartışmalara neden olan yeni WhatsApp politikaları için onay talep eden bir form bulunuyor. Analistlerin gizlilik ihlali olarak tanımladıkları bu tartışmalı adım, ana şirket Facebook ile benzeri görülmemiş bir şekilde veri paylaşımında bulunulması nedeniyle kullanıcı verilerinin güvenliğinden endişe duyulmasına yol açtı.
WhatsApp’ın bu adımı, Twitter, Facebook, Apple, Google ve YouTube tarafından temsil edilen ve hesaplarını askıya alıp sildikten sonra ABD Başkanı Donald Trump ile şiddetli bir çatışmaya girmeye karar veren büyük teknoloji şirketlerinin önderlik ettiği başka bir savaşla aynı zamana denk geldi. Trump’ın söz konusu platformlarda herhangi bir şekilde varlığı engelleniyor. Kongre baskını olayı ve dolaylı olarak isyan çağrısında bulunma suçlamalarının ardından Trump’ın bunu hak edip etmediği bir tartışma konusu. Daha da önemlisi tüm bunlar, söz konusu şirketler tarafından atılan adımı haklı çıkaracak bir mahkeme kararıyla değil, tek bir kalem iziyle yapıldı. Bu da Trump’la hiçbir zaman iyi ilişkilere sahip olmayan Almanya Şansölyesi Angela Merkel’i, ifade özgürlüğüne gerekli kısıtlamaları getirme kararlarını özel şirketlerin değil kanun yapıcı tarafların vermesi gerektiğini söylemeye itti. Burada, bu uygulamaları kullanan herhangi bir sıradan kişi, kendine mantıklı bir soru sorma hakkına sahip: “Teknoloji devleri bunu dünyanın en büyük ülkesinin liderine yaptıysa ve onu bir gecede takip eden 88 milyon insanla iletişim kurmasını engellediyse, peki ya sıradan bir kullanıcıya nasıl davranır?” Endişelerini ortadan kaldıracak mı yoksa onu ezecek mi? Cevap kesinlikle herkesçe malum.
Bugün tüm sosyal medya kullanıcıları büyük bir ikilemle karşı karşıya: Bir yandan günlük ilişkilerinde, arkadaşları ve aileleri ile iletişimlerinde bu uygulamalara alışkınlar. Diğer yandan, mahremiyetlerinin ihlaline ve çaresizce kötüye kullanılmasına karşı savunmasızlar. Bu uygulamaları kullanmadan yapamazlar. Gizliliklerini şantaj noktasına kadar geçersiz kılan uygulamaları kullanmaya da devam edemezler. Bu, hükümetlerin, kullanıcılar hakkında milyarlarca hassas bilgiyi toplayarak, ulusal güvenliği bile etkileyebilecek bu uygulamalara alternatif aramadaki başarısızlıklarını uzun süredir gözden kaçırdıkları bir roldür. ABD, kısa video uygulaması ‘Tik Tok’un sahibi Çinli ByteDance ve ‘WeChat’ uygulamasının sahibi ‘Tencent’ ile herhangi bir ABD operasyonunu iki uygulamanın ‘büyük tehditler’ temsil ettiğini öne sürerek yasaklamadı mı?
Günler önce Beyaz Saray, sekiz Çin menşeili uygulama yoluyla mali işlemler ve para ödemeyi yasaklama kararı verdi. Bunun nedeni ise ABD hükümetinin federal çalışanlar hakkında doğru bilgileri takip etmek ve toplamak için kullanabilmesi yönündeki suçlama olduğu ifade edildi. ABD’nin adımına göre Çin bağlantılı uygulamalar, kullanıcılar hakkında büyük miktarda bilgiye erişebilir ve bunları toplayabilir. Bunlar arasında hassas kişisel bilgiler ve özel veriler de bulunuyor. Bu yüksek ihtimalle mümkün. Öyleyse, kullandığımız diğer uygulamaların aynı şeyi yapmasını engelleyen şey nedir?
Dünyayı kasıp kavuran teknolojik gelişmeler ışığında, hükümetlerin sosyal iletişim için kendi uygulamalarını geliştirmede çok geciktikleri söylenebilir. Büyük küresel teknoloji şirketlerinin durumu kontrol etmesine ve vatandaşlarının mahremiyetini ihlal etmesine izin verdi. Elbette ‘Telegram’ veya ‘Signal’ gibi benzer uygulamalara geçmek, geçici bir çözüm olduğu gibi ideal bir çözüm değildir. WhatsApp’ın gizliliği ihlal etme adımı kaçınılmaz olarak diğer uygulamalar tarafından da atılacak. Hükümetlerin, üniversitelerin, araştırma merkezlerinin ve uzman şirketlerin dünyanın milyarlarca insanı kontrol eden sınırlı sayıda sosyal medyaya maruz kalmasına, onlar hakkında, kıyafetleri, içkileri, ilişkileri ve kişisel davranışları hakkında en küçük ayrıntıları bilmesine izin vermek yerine sosyal medya uygulamaları çemberini genişletmekten başka seçeneği yok.
Bunun ulusal güvenlikler açısından en büyük tehlikeyi oluşturduğundan bahsetmeye bile gerek yok. Ancak uygun bir alternatifin olmaması nedeniyle adım atamıyorlar. Bu nedenle, hükümetler sosyal iletişim için aynı rolü oynayacak birden fazla uygulama sağlayarak vatandaşlarını korumazsa, kendimizi şu anda olduğundan daha kötü ve daha tehlikeli bir durumda büyük teknoloji şirketlerinin insafına bırakacağız.