Prof. Dr. Ahmet Abay
Akademisyen
TT

Allah’ın her şeyi gördüğünü bilmek

İnsanın azgınlaşmasını ve günaha yönelmesini kolaylaştıran en büyük faktörlerden birisi, kendisini müstağni görmesidir. Bu istiğna ona denetlenmeyeceğini ve kimsenin kendisini görmeyeceğini düşünmesine, yaptığının yanına kar kalacağını zannetmesine neden olmaktadır. Hâlbuki durum insanın zannettiği gibi değildir.
İnsanı yaratıp onu şekillendiren irade, daha ilk andan itibaren insana şu hakikati hatırlatarak ona göre hareket etmesini tavsiye etmektedir. Zira ibadet eden kulu engellemeye çalışan zihniyetin vahyin nazil olduğu dönemdeki temsilcilerinden birisi olan Ebu Cehil’e yaptıklarının ibadeti emreden mercii tarafından görülüp bilindiği hatırlatılır: “O bilmez mi ki Allah [her şeyi] görür?” (Alak 96/14). Hatırlatmanın ardından da yapılanın hesabının sorulacağı en üst perdeden dillendirilir: “Sakın ha; zannetmesin ki, yaptıkları karşılıksız kalacak! Eğer bu çirkin davranışlarına bir son vermeyecek olursa, onu perçeminden tutup cehenneme sürükleyeceğiz!” (Alak 96/15).
Vahyin mü’min şahsiyeti inşa projesinde “Allah’ın kullarının yaptıklarını görüyor, biliyor ve onlardan haberdar oluşu” başat konulardan birisi olarak Kur’an öğretisinde yerini alır.
Kur’an’a bakıldığında Allah’ın hem insanı ve hem de evrende var olan her şeyi gördüğünü, onlardan haberdar olduğunu ve her şeyi işitip bildiğini çeşitli şekillerde bildirdiğini görmek mümkündür. Alim, Latif, Habir, Semi Basir, Şehîd, Karîb, Hafîz, Rakîb, Muhît, Muheymin, Vekil, Hafî gibi sıfatların hepsi söz konusu hususla ilgili sıfatlardır.
Allah her şeyi görendir: Allah; kulları,[1] onların yaptıklarını,[2] onların günahlarını görür.[3] Bu görme öyle bir noktaya ulaşır ki her şeyi kapsar: “…Hiç kuşkusuz O, gökte ve yerde, bilip bilmediğiniz her şeyi görüp gözetmektedir.” (Mülk 67/19)
Allah her şeyi gören ve işitendir: Allah görmekle kalmaz her şeyi de işitir.[4]
Allah gören ve her şeyden haberdar olandır: Allah gören olmasının yanında Habir/her şeyden haberdar olandır.[5] Allah varlıkların yaptıklarından, [6] işledikleri günahlardan[7] haberdardır.  Zira Habir ismi; her şeyin içinden, yüzünden, gizli taraflarından, olanlardan ve olacaklardan önceden haber alması, mülkünde olup biten her şeyden haberdar olmasıdır. Ayrıca Habir; kendisinden gizli haberler saklı kalmayan, mülkünde olup biten her şeyden, hareket eden her şeyden, hareket eden her bir zerreden bile haberdar olan anlamındadır.[8]
Allah Latif ve Habirdir:[9] Her şeyden haberdar olmasının yanında, en ulaşılamaz, nüfuz edilemez ve lütufkar olan Latiftir.
Allah bilendir: Alim; her şeyi en ince detayına kadar, zaman ve mekandan bağımsız bir şekilde en derinlemesine bilen demektir. Zira Allah, insanın yaptıklarını, neyi gizlediğini ve neyi açığa vurduğunu,[10] ne kazandığını,[11] nefislerde[12] ve göğüslerde olanı,[13]  gece-gündüz yaptıklarını,[14] sözün açığa vurulanını ve gizleneni,[15] gizli açık ne varsa,[16] geçmişi ve geleceği,[17] karada ve denizdeki[18] ile göklerde ve yerde olanı[19] bilir.
Bütün bu veriler göz önünde bulundurulduğunda şunu ifade etmek mümkündür: Allah insanın sürekli murakabe ve gözetim altında olduğunu, düşündüğü, söylediği ve yaptığı her şeyin kayıt altına aldığını ve bunların karşılığını göreceğini bildirmektedir.
Dolayısıyla vahyin inşa ettiği her mü’min şahsiyet Allah’ın gözetimi ve denetimi altında olduğunu ve Allah’tan bağımsız bir hayat alanı olmadığını bilir ve ona göre hareket eder.
Allah’ın üzerimizde Rakib/Gözetici oluşunu bilmek ne hoş!

[1] Al-i İmran 3/15
[2] Bakara 2/237,265
[3] İsra 17/17
[4] Nisa 4/58,134; İsra 17/1
[5] İsra 17/17,30,96
[6] Bakara 2/234,271; Al-i İmran 3/153,180
[7] Furkan 25/58
[8] Kur’an’da Uluhiyyet, 139
[9] En’am 6/103; Hac 22/63
[10] Maide 5/99; Hud 10/5; Ra’d 13/42; Nahl 16/19,23
[11] En’am 6/3
[12] Bakara 2/235
[13] Neml 27/74; Kasas 28/69
[14] En’am 6/60
[15] Enbiya 21/110
[16] Bakara 2/77
[17] Bakara 2/255; Taha 20/110; Enbiya 21/28
[18] En’am 6/59
[19] Al-i İmran 3/29; Maide 5/97