Sevsen Ebtah
Gazeteci ve yazar. Lübnan Üniversitesi'nde Arap Dili ve Edebiyatı Bölümü Profesörü
TT

Arap bilgeler nerede?

Ünlü Fransız analist Boris Cyrulnik’e bugün insanı karamsarlıktan koruyarak karantina, yalnızlık ve depresyonun üstesinden gelmesini sağlayan şeyin ne olduğu sorulduğunda “İki şey; bireysel tarih ve hayal” cevabını verdi. Zira bazı eski başarılar insanlığa motivasyon, dert tasa kaybolunca da daha fazlasını gerçekleştirmek için umut verir. Gelecek çözümleri zihinde canlandırarak hayal gücünü çalıştırma gücü evlerinde saklananların salgına karşı direnmesini sağlayacaktır.
Cyrulnik, insanlık tarihinin bu kritik döneminde toplumsal gidişat üzerine bir inceleme yazma ihtiyacı hisseden, yaşı 80’in üzzrinde olan Fransız düşünürlerden sadece biri. İnceleme deneyimine katılan yaşlı düşünürler daha sık ortaya çıkmaya başladı. Tabii bunların arasında yüzyıldan fazla bir süredir yaşananları irdeleyerek tekrar eleştirel bir değerlendirme yapan, bunları geleceğe farklı bir bakış açısıyla bakmak için fırsat olarak gören Arap bir isim yok.
Ancak Fransa'da, örneğin 80’inci yaşını kutlarken, fırtınalı olaylarla dolu bir yüzyılı okuyacağınız “Bir Yüzyıldan Diğerine” adlı geçiş hikayesini yayınlayan sol görüşlü filozof Regis Debray'ı bulacaksınız. Eski dünyanın ölümüne ve yenisinin doğuşuna tanık olmuş bir nesil adına konuşan Debray, ABD yüzyılından Asya yüzyılına, mektuptan Twitter mesajlarına, kırsal alanlardan yarı şehirleşmiş bölgelere, sanayi çağından hizmetlere, işgal ruhundan daha az ölümcül olmayan ihtiyati tedbirler prensibine, Cumhuriyetçi Fransa’dan ABD Fransasına, halk hükümetinden uzmanlar hükümetine ve erkek egemen zihniyetinden kadınların yükselişine kadar insanlığın geçiş sürecine değiniyor.
Bu kitapta büyük düşünür kendisi gibi filozof olan Edgar Morin’in adımlarını izliyor. Morin, Debray’dan daha önce, 90’ıncı yaşını geçtikten sonra, 100 yıl önce İspanyol Gribi’nin vurduğu bir tren istasyonunda annesinin ölümüyle başlayıp hürriyetini elinden alan ve onu hasta bir şekilde eve hapseden yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgınına kadar uzanan hayatına dair zengin, rasyonel bir inceleme yazmıştı. Kitap uzun ömrünü iki salgın arasında geçiren aydın bir düşünürün anılarıyla doluydu. Bu devrimci-yazarlar, bugün kitleleri tarafından büyük bir ilgiyle okunuyor. Çünkü yorum yapabilecek, devanın ne olduğunu söyleyebilecek veya en azından karmakarışık ve dağınık bir tabloyu izah edebilecek gözlere sahipler.
İnsanların kalplerine umudu yaymak, hasret kaldığımız bilge kişilerin görevidir. Burada bahsedilen şey yalan, uydurma umutlar değil. Daha ziyade önceki salgınlar, bunu takip eden çöküşler ve ardından ideolojik akımların, ekonomik dinamizmin ve daha insancıl siyasi blokların doğuşu gibi benzer olayları hatırlatmaktır...
İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra yeni düşünce şekilleri doğdu ve sanatlar çeşitli okullara ve ekollere tanıtıldı. Şu anki salgından sonra dünyanın şekil alacağı bir kalıp var. Ancak bu, geçen yüzyılın ortasındaki hiçbir şeye benzemiyor. Düşünür Jacques Attali’nin “demokrasinin mezar kazıcısı” olarak tanımladığı iletişim araçları, geleneksel bağımsız basının otoritesinin zayıflığına eklenen ve tedbir alınmazsa “gerçekliğin ölümüne” yol açabilecek yeni bir unsur. Dikkat edilmesi gereken şey, üç boyutlu görüntünün (hologram) önümüzdeki birkaç yıl içinde 5G teknolojisiyle yoğun bir çalışma temposunun başlamasıyla ne yöne evrileceğidir. Bu teknoloji insanlara aktarılan şeyleri şüphe edemeyecekleri ya da güvenilirliğini sorgulayamayacakları kadar gerçek bir şeymiş gibi gösterecek. Aldatıcı dalgalar günümüzde tanık olduklarımızla ölçülemez bir şekilde artacak.
Zorla gazete sayfalarının manşetine dönen bilgeler, yaptıkları bilimsel incelemelerle karamsarlığı yaymak istemiyorlar. Daha ziyade krizden çıkabilmek için hayati pencereler açmak istiyorlar. “Şüphe” en iyiyi aramak için altın bir fırsattır. “Değişmezlik” canlıların tabiatında yoktur. Çoğunluk buna dayanmayı seçiyorsa o zaman bu yok demektir. Ölüm bunun delilidir. Bu yüzden Cyrulnik dördüncüsü olmayan 3 çıkış seçeneği sunuyor: Eskiye dönme -ki bu değişmeyen bir cehennemin başlangıcı sayılıyor. Değişimler çoktan meydana geldiği ve onları inkar etmeye gerek olmadığı için erişilmesi mümkün değil. Ya da diktatörlere oy verme -bu kişilerin gittikçe büyüyen bir destekçi kitlesi oluşmaya başladı- veya yeni bir doğuşu seçme. Tek kurtuluş bu... Bunun için de ipleri ele alacak akıllara ve fikirlerini hayata geçirmelerine yardımcı olacak yenilikçi kimselere ihtiyaç var.
Avrupa’daki yayıncıların ve kütüphanelerin birbiri ardına gelen kapanma kararlarının neticesinde yaşanan çöküşlerden şikayetçi olmalarına rağmen kitap satışları artıyor ve eve hapsolanlar, yayınlananları okuyor, üzerlerinde düşünüyor ve takip ediyor. Gazeteler ortaya atılan fikirleri pazarlamaktan geri kalmıyor. Televizyon ve radyo istasyonları ilgiyle dinlenen, bunama ve yaşlılık kuruntuları ile suçlanmayan yaşlılara ışık tutma ve bilinçlendirme rollerini sürdürüyor. Bu karanlık zamanlarda “okuma mucizesinden” ve bedenler tutsak edilmiş ve kafa karışıklığı her yere hakim olmuşken zihinleri özgürleştirme gücünden bahsedenler var. Bu, alemimizde olup biten hiçbir şeye benzemeyen bir şey. Zira seçkinler buharlaşarak boğuk sesli trombonlara dönüştüler.
Salgınların bir rolü varsa o da hastalık, keder ve yoksulluğun ağırlığı altında şarlatanların maskelerini düşürmeye zorlamasıdır. Salgınlar ruhları ortaya çıkaran, standartları değiştiren ve soytarıları saçmalıklarını durdurmaya zorlayan bir trajedidir. Arap bilgeler var. Aydın kimseler hiçbir zaman çoğunluğu oluşturmadılar. Her türlü direnişi ve izolasyonu tatmış olan Edgar Morin’in de dediği gibi; aydın kimseyi her zaman büyük bir akımın karşısında yalnız bir şekilde ve herkes kendisini terk etse bile bu rolü kabul etmek zorunda kalırken bulacaksınız.